ölümden uzak bir yer

İnceleme: Ölümden Uzak Bir Yer

13.11.2022 © Novelius Edebiyat

Yazan: Mehmet BAHÇECİ

novelius edebiyat Ölümden Uzak Bir Yer, Yazar ve Akademisyen Kerem Eksen‘in 2022 Nisan ayında Yapı Kredi Yayınları‘ndan çıkan roman türündeki son eseri. Kısa sürede ikinci baskısını yapan bu etkileyici romanı sizler için incelemeye çalıştık. 

2013’de yayımlanan Buradayız ve 2017’de görücüye çıkan Uyku Krallığı isimli romanlarıyla edebiyatseverlerden olumlu eleştiriler alan Kerem Eksen, son eseri Ölümden Uzak Bir Yer’de, o alıştığımız Kerem Eksen çıtasını çok daha yukarılara taşımış gibi görünüyor. Bu itibarla, bu yazımızda hem son romanın analizini hem de Kerem Eksen romancılığının seyri hakkındaki naçizane düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Ölümden Uzak Bir Yer neler vadediyor, konusu nedir, bunlara değinerek başlayalım. 

Romanın kahramanı Sait ve eşi Ömür Manisa’da yaşamaktadır. Her ikisi de öğretmen olan kendi hallerindeki bu genç çift, tüm uğraşılarına rağmen çocuk sahibi olmayı başaramamışlardır. Ayrıca Ömür, yakın geçmişte oldukça ciddi bir hastalıktan kalkmıştır. Hatırlanmak bile istenilmeyen bu sarsıcı sürecin izdüşümlerini romanın daha hemen başlarında görebilmek mümkündür. Aile ve yakın çevre ilişkilerinin buhranlı ortamından, buralardaki çatışmalardan, buralardaki kırgınlık, umut ve sevinçlerden beslenen roman adeta karakterlerin iç dünyalarına ayna tutuyor. Ömür’ün hamileliğini kocası Sait’le paylaşmasıyla başlayıp, Yusuf’un doğumuyla devam eden roman, genç çiftin başlarından geçen sıra dışı bir olayın akabinde oldukça ilginç bir hâl alıyor. Gizem ve psikolojik gerilim unsurlarının devreye girdiği romanımız, tadını ve temposunu çoktan bulmuştur. Dil ve üslup gibi konuları söylemeye dahi lüzum yok zira Kerem Eksen romanlarında bunlar hep ortalama üstü olmuştur. Yani bu yönüyle de şaşırtmayan, beklentileri fazlasıyla karşılayan bir eser, Ölümden Uzak Bir Yer.  

Okurların keşif haklarını gasp etmemek adına konu bahsini burada bitirelim. 

kerem eksen

Yeni roman, alıştığımız Kerem Eksen tarzını pek çok yeniliklerle getirmekte. Belki de en çarpıcı olanlarından biri anlatıcı yönünde yaşanmış. İlk iki romandaki kahraman anlatıcı, yeni romanda yerini üçüncü tekil kişi anlatımına bırakmış. Edebiyat dünyasına romanla adım atıp, o türde de devam eden yazarın, “romancılık” kariyerindeki en bariz değişiklik, işte bu anlatıcı tarafındaki değişiklik olsa gerek. 

Ölümden Uzak Bir Yer’de diyaloglar tırnak içinde ya da konuşma çizgisiyle verilmek yerine ara cümleler halinde metne yedirilmiş. Böylece, çoklu ses kalkmış, anlatıcının ve karakterlerin sesi tek bir sesmişçesine okurların kulağına fısıldanmış. Karakterlerin sürekli “dedi” diye biten ve bir noktadan sonra okuru sıkma potansiyeli gösteren diyalogların da önüne geçilmiş böylece. Pek sık rastlamayan bu yöntemi sevdiğimizi ve herhangi bir karmaşaya mahal verilmediğini de ekleyelim. 

Buradayız da edebiyat sevdalısı genç Selim’in ilk romanını yazma sürecini, ailesi ve yakın arkadaşları ile yaşadığı yer yer sorunlu ilişkileri okumuştuk. Yaşam mücadelesinden çok soyut hülyaların peşinde koşturan bir genç görünümü çizmekteydi Selim. Keza Uyku Krallığı’nın Tarihçi Fikret’ i de, bu anlamda, Sait’ten çok Selim’e yakın konumlanmaktaydı. Ölümden Uzak Bir Yer’in Sait’ine gelirsek, durum epeyce değişiyor. Ortalama yurttaş profiline çok daha yakın bir karakterle karşılaşıyoruz. Sait’in, çalışmak, evini geçindirmek, para biriktirmek, çocuk sahibi olmak, ailesini bir arada ve mutlu tutabilmek gibi daha sıradan, daha anlaşılır ve daha yaşamsal kaygıları var. Ayrıca son romanda dini terminolojinin belirgin şekilde devreye sokulduğu da bir gerçek. Batıl ya da değil, Ömür’ün hocaya gitmesi, seküler anlayıştaki Sait’in ezanda huzur bulması, cumaya gitmeye başlaması, kader ve mucize gibi konuların öne çıkarılması… Hâsılı bu ve benzeri dinsel ögelerin romanda yer bulması, Kerem Eksen romancılığı açısından dikkate değer bulduğumuz genişlemelerdir. 

Diğer yandan, her tercihin, alternatif bir maliyete yol açacağı da bilinen bir gerçektir. Garsonun, “Tatlı ister misiniz?” sorusunu, “Sütlaç,” diye yanıtlayan birinin, Ekmek Kadayıfında aklının kalması gibi… Bu açıdan baktığımızda, vazgeçilenler, tatlı örneğindekine benzer bir yoksunluk yaratıyor. Bunun en bariz örneği, siyasal ve toplumsal analizlerin, irdelemelerin, yeni romanda yok denecek ölçüde az olmasaydı. Ve öncekilerin aksine yeni romanda sanat ve edebiyat dünyasından referans eserlere de yer verilmemiş. 

Buradayız, oldukça kısa bir dönemde cereyan eden olayları içerirken, bir sonraki romanda ise, (Uyku Krallığı) geriye bakışlarla, daha çok anıların yâd edilmesi gibi yöntemlerle zaman konusunun halledildiğini görüyoruz. Aynı çerçevede, Ölümden Uzak Bir Yer’i değerlendirdiğimiz vakit, yaklaşık otuz, otuz beş yıllık bir periyotla karşılaşıyoruz. Olaylar kronolojik sıra gözetilerek okura sunulmuş ve gerekli görülen yerlerde de zamanda sıçramalar yapılmış. Örneğin Yusuf’un dört, beş yaşlarındaki hâlini okurken, takip eden bölümde on beşli yaşlarda karşımıza çıkması gibi. Velhasıl, son roman, zaman konusunda da seleflerinden farklılaşmayı başarmış. 

Şimdi biraz da romandaki anlatım zenginliği üzerine bir şeyler söyleyelim. Hatta bunu eserden spesifik bir örnek vererek somutlaştıralım…

“Ev de bir başka güzel. İlk haftalardaki kıyametten sonra doğum öncesinin sessizliğine geri dönülmüş- ama hayır, sadece sessizlik değil bu, etrafa yayılan bambaşka bir şey, hayat dolu (belki o da hep oradaydı, hep vardı ve Sait yeni yeni fark ediyor.) Ömür’le ve oğlanla beraber sakince hareket ediyorlar şimdi, her şey ölçülü, sesler alçak, jestler yumuşak. Ocaktaki çorba bile tam taşacakken durup Ömür bekliyormuş gibi geliyor Sait’e.” S.29

Sait’in zihninde dolaşarak ilerlediğimiz romanda, Yusuf’un doğumuyla başlayıp takip eden haftalara damgasını vuran kasvetli hava, Sait, Ömür çiftinin Çanakkale’ye yaptıkları ziyaret sonrası dağılmaya başlıyor. Bir duygu değişikliği durumu söz konusu yani. Sinirli ve gergin karakterlerin nasıl da ılımlı ve pozitif olmaya başladıklarının okura geçirilmesi gerekiyor. Elbette maharet bunu yumuşakça ve hayatın olağan akışına uygun şekilde yapabilmekte. Kitabın yirmi dokuzuncu sayfasından alıntıladığımız “taşmak üzere olan çorba” örneğiyle bu bahis öyle güzel anlatılmış ki… Sıradanlığın içindeki muhteşemliği, o muhteşemlikteki detayları yakalamak… Kısacık anların, saliselik görüntülerin aslında bizlere çok şeyler söylemesi… Yazar, kesinlikle fotografik bir hafızaya sahip olmalı. Ve tıpkı bir yönetmen edasıyla verilen nice hoş enstantaneler barındırmakta roman.

Romanda insanı tedirgin edici bir gerilim havası var. Her şey yolunda giderken bile kötü bir şeyler olacak hissi okurun yakasını bırakmıyor. O kadar ki, karakterlerden biri, tüm ev halkını zehirlese ya da bir karakter diğerini bir anlık öfkeyle uçurumdan aşağı itse, pek de şaşırmazdık. Bu tekinsizlik hâli romanın sonlarına kadar kâh artarak kâh daha dengeli, her daim varlığını hissettiriyor. 

Sait’in içinde kopan fırtınalar, oğlu Yusuf’la kurduğu, daha doğrusu kuramadığı baba, oğul ilişkisi, Ömür’le, tahammül ve özverilerle geçen evlilik hayatları, hastalıklar, akrabalık ilişkileri, evlat yetiştirme gibi ciddi meselelerin yanı sıra, gündelik hayatın sorunlarıyla baş etmeleri, evet, tüm bunlar ve çok daha fazlası roman içinde önemli yer tutmakta. 

Yusuf’un özel durumu, akla hayale gelmedik çok orijinal bir noktaya bağlanmış final bölümünde. Doğu Avrupa’ya yapılan seyahatte keşfedilen o belli belirsiz ormanlık alan, o tuhaf bölgenin esrarlı, mistik havası, buraya kadar zaten beğenimizi kazanan romana adeta sınıf atlatmış. 

Belki de ölümden uzak bir yer sahiden vardır. Belki de asıl mesele orayı bulmak da değil de arayışta olmaya, kişisel menkıbemizi gerçekleştirmek üzere yolda olmaya devam etmektedir. Kim bilir…

Toparlamak gerekirse, Ölümden Uzak Bir Yer, bu yıl okuduğumuz en iyi, en orijinal metinlerden biriydi. Mutlaka okunmalı.

Diğer eser incelemelerimiz için lütfen tıklayınız…

Kerem Eksen Hakkında:

KEREM EKSEN
"Kerem EKSEN"

Kerem Eksen 1976 İstanbul doğumlu. Üniversitede sosyoloji ve felsefe eğitimi aldıktan sonra doktorasını “Trajik Hata ve Augustinusçu Ahlak” başlıklı teziyle 2010’da tamamladı. Bu esnada yoğun olarak tiyatroyla uğraştı, Fransızca ve İngilizceden çeviriler yaptı. 2011’den bu yana İstanbul Teknik Üniversitesi’n­de öğretim üyesi olarak felsefe dersleri vermekte, ayrıca “Express” dergisine ve 1+1 Express internet sitesine katkı sunmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Kitapları: “Buradayız” (roman, Alef Yayınları, 2013; Everest Yayınları, 2020); “Uyku Krallığı” (roman, Everest Yayınları, 2017), “Ölümden Uzak Bir Yer” (roman, YKY, 2022)

13.11.2022 © Novelius Edebiyat, Mehmet BAHÇECİ

İnceleme: Ölümden Uzak Bir Yer” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın