23.09.2023 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban
“Gözüme önce hep kusurlar çarpar, bilinçsiz kusurlara öneri getiririm. Bilinçli kusurlara öfkelenirim, öfkelenirsem bundan faydalanmayı seçer ve yazarım. Cehalet bir numaralı avımdır, öfkemin membaıdır, kitlendiğim hedef, yazmamın en güçlü motivasyon kaynağıdır.”
FATİH SELVİ
Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.
Röportaj: Fatih Selvi – Ümit Yaban
Ümit YABAN: Sayın Fatih Selvi, ilk kitabınız “Köstebek Etkisi“ni kutlarım. Öteki Yayınevi’nden elimize geçti. Çokça içimize, belki de içinize baktıran şahane öyküler okuduk, tebrik ederim. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Fatih Selvi kimdir?
Fatih SELVİ: Edebiyatla kurduğum ilişki kovalamaca şeklinde geçti yıllarca. Bunu birkaç kez daha anlattım, yazar olmadan yaşayabilmeyi denedim, olmadı. Öylesi çok ama çok sıkıcıydı. Hayatımın soru işaretlerinden, belirsizliklerden, ümitsizliklerden arındığı bir rehavet noktasında kaçacak hiçbir yerimin kalmadığını kabullenip tuşların başına geçtim.
Edebiyatı kutsamak, yazarlığı bir tür büyücülük şekli olarak tariflemek istemem. Bu bir kafa içi yaşama biçimidir. Yazar hayatın sonsuz ayrıntısını rafine edebildiği kadar eder ve elde ettiği özütü kaleminin ucuna sürer. Yazar kişisi dünyasını kelimelerinin hizmetine adayan, geçmişi, hayalleri, düşünceleri; algılayabildiği, hafızasına kaydedebildiği, duyumsadığı her şeyi edebiyat malzemesine çevirmeye çalışan bir zihin işçisidir. Çıkardığı ürünü estetik bir biçimde okura sunar, bir tür alışveriş gerçekleşir. Güzeli yakalayabilmişseniz ve şanslıysanız bir parça takdiri hak edersiniz, o kadar.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Fatih SELVİ: Yıllarca şiirle uğraştım. Günümüz şiirinin işlevselliği yitmiş, okurla bağı tamamen kopmuş bir tür olduğuna kanaat getirerek düzyazıya odaklandım. (Peki itiraf edeyim, şiirde beceriksizdim, şansımı metin yazarlığında deneyeyim dedim). Çünkü fena halde anlaşılmak istiyordum.
Bir editör desteği veya atölyeyle bağlantım olmadı, olsa nasıl olurdu, fikrim yok. Açıkçası herkese güvenemedim. Birinden destek alarak yazı yazmanın yazdıklarımı yaralayacağına, bozacağına dair bir takıntım da var. Özgün olmaya çalışıyorum. Buna istinaden öykülerimde çeşit çeşit edebiyat tepkimeleri deniyorum. Modern, postmodern teknik ve biçemlerde öyküler yazıyorum. Bunları birbirleriyle melezlediğim de oluyor. Elime yüzüme bulaştırıyor olabilirim, bilemiyorum, okur notumuzu verir artık.
Ümit YABAN: Yazım ve yayınevi bulma safhalarında zorluklarla karşılaştınız mı? Kitabınızı raflarda gördüğünüz o ilk ân neler hissettiniz?
Fatih SELVİ: Yayınevleri öyküye tok. Öyle böyle bir tokluk da değil. Mevcut şartlarda çok az yazar zorluk yaşamadan kitabını eline alıyor. Ben de bu zorluğu yaşayanlardanım. Yine de elimden geleni yapmanın huzuru var üzerimde.

Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı? Malum yaşam büyük bir koşuşturma, bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?
Fatih SELVİ: Süre tutmuyorum ama temel ihtiyaçlar haricinde kalan tüm zamanımı yazmaya ayırabildiğim günler oluyor. Geneldeyse mesai saatlerindeki boşluklardan, evdeki zaruri faaliyetlerden kalan boşluklardan faydalanıyorum. Odama kapanıp kendimi münzevi bir dervişe benzetmenin verdiği salakça bir hazla boş duvarlardan öyle cümle süzmekten acayip hoşlanıyorum. Sonra odaya birden Yusuf giriyor, baba senle saklambaç oynayalım mı, diye soruyor, bütün büyü bozuluyor. Oyun bitip oğlum gidince yeniden efsunlanıyorum. Böyle böyle yolumuzu buluyoruz işte.
Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarları gerçekten çok merak ediyorum. Bizimle paylaşırsanız sevinirim.
Fatih SELVİ: Dünya Edebiyatında Cortazar öykücü olarak pirimdir. G. Marquez, Nabokov, Woolf, Proust, Faulkner romanda kıymetlilerimdir. Türk Edebiyatında romanda A. Hamdi’yi, öyküde Korkut Kabapalamut’u beğenirim.
Ümit YABAN: Sizi izlediğimiz kadarıyla hicvi yazılarınızda da günlük hayatta da seviyorsunuz. Bunca iyi öykünün çıkışı eleştirel bir bakış açısıyla dünyayı gözlemlemek olabilir mi?
Fatih SELVİ: Hiciv baba mesleği. Çocukluğumdan itibaren beni bu günlere hazırladı sanırım, sağ olsun. Misal matematikten zayıf mı aldım, babam aferin sana, yüksek not alıp milletin moralini bozmaman iyi olmuş, derdi. Salağa bak, demezdi. O ironik ortamdan böyle bir malzeme çıktı haliyle.
Gözüme önce hep kusurlar çarpar, bilinçsiz kusurlara öneri getiririm. Bilinçli kusurlara öfkelenirim, öfkelenirsem bundan faydalanmayı seçer ve yazarım. Cehalet bir numaralı avımdır, öfkemin membaıdır, kitlendiğim hedef, yazmamın en güçlü motivasyon kaynağıdır.

Ümit YABAN: Edebiyata karşı hassaslığınız öykülerden okura geçiyor. Her yaptığınız işte bunca sorumluluk ve hassasiyet ile mi ilerliyorsunuz?
Fatih SELVİ: Hayatımın çoğu evresini vurdumduymaz, sorumsuz, tembel, haşarı, isyankâr, küstah damgaları yiyerek geçirdim. Okuldan hep nefret ettim, bana zorla bir şeyler öğretilmesinden tiksindim. Ya çevremi ya kendi hayatımı sabote ettim ben de. Bedelini de misler gibi ödedim. Beni yazara dönüştürebilecek kadar örselendiğimi anladığım zaman topumla, tüfeğimle edebiyat meydanına daldım. Şu an sorumluluktan ziyade adanmışlıkla yazıyorum. Edebiyatı ciddiye alıyorum, çünkü ben sevdiklerimi ciddiye alırım ve onlar için yapabileceklerimin sınırı pek yoktur. Edebiyat yazar için bir anlamda namus meselesidir fikrimce, yazdığı her kelimenin vebali boynunadır, milyonlarca insana ulaşma potansiyeli olan edebiyatın layıkıyla icra edilip yazarın elinden gelenin en iyisi şeklinde okura ulaşması gerekir. Bu fikirler ışığında didaktik, tebliğci olmaktan kaçınan bir sorumluluk duygumdan bahsedilebilir.
Ümit YABAN: Köstebek Etkisi yayınlandıktan sonra ah keşke farklı yapsaydım dediğiniz aşamalar oldu mu? Yeni dosya hazırlığınız var mı? Var ise o da öykü kitabı mı olacak?
Fatih SELVİ: Halimden memnunum. Keşke kelimesinden nefret ederim, geçmişime şöyle bir kafamı çevirdiğimde keşkeler dilimin ucuna çokça uğrasa da onları hemen yutuveriyorum. Kitabın basılacağı gün yapabileceğimin en iyisi o an için oydu. Çok çalıştım, hâlâ da tempomu koruyorum. Köstebek Etkisi tüm güzellikleri ve kusurlarıyla kendi yoluna gidecektir, içim rahat. Aksilik olmazsa pek yakında ikinci kitabım çıkacak, öyküler olacak yine.
Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.
Fatih SELVİ: Söyleşi için teşekkürler. Fırsat verdiğiniz için minnettarım.
“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin
23.09.2023 © Novelius Edebiyat