meltem dağcı

Röportaj: Meltem Dağcı | Mehmet Bahçeci

18.07.2023 © Novelius Edebiyat

novelius edebiyat Dünyanın Öteki Yüzü adlı kitabıyla edebiyatseverleri selamlayan Sevgili Meltem Dağcı konuğumuz. Oldukça farklı öykülere imza atan yazarımıza geniş bir yelpazede sorular hazırladık.

MELTEM DAĞCI  |  MEHMET BAHÇECİ RÖPORTAJI

Mehmet BAHÇECİ: Öykülerinizde okurları sürreal atmosferlerin içine çekiyorsunuz. Konu seçimleriniz alışılmışın dışında. Yazım ve yayıncı bulma aşamasında, tür odaklı kaygılarınız oldu mu? İthaki Yayınları ile nasıl kesişti yolunuz? Öyküleriniz nerede duruyor, nasıl tanımlıyorsunuz onları?

Meltem DAĞCI: Öykülerimi beraber çalıştığım editörüm Melisa Ceren Hasmaden ile dosyamın hangi yayınevi için uygun olacağı konusunda fikir alışverişi yaptık. Bilimkurgu öğeleri içeren öykülerden oluştuğu için aklımıza ilk gelen yayınevi İthaki olmuştu. Öykü dosyamı tek bir yayınevine gönderme ve sonucunu bekleme kararı almıştım. Bu dosyanın yerinin orası olması gerektiğine inancım bu yöndeydi. Kitaplarını okuyup takip ettiğim bir mecra olduğu için yayınevi seçiminde açıkcası zorlanmadım. İlk kitabım şu an nerede duruyor sorusunu zaman gösterecek bana da. Sorunuzun devamına şunları da ekleyebilirim. Farklı dünyaların/evrenlerin kapılarını aralamak isteyen okurların bu türü seveceğini düşünüyorum.

Mehmet BAHÇECİ: Hayal gücünüzün beslendiği kaynakları merak ediyorum. Yazın dünyası ve Beyazperde’den kimleri okuyor/izliyorsunuz?

Meltem DAĞCI: Görsel hafızam beni düşünmeye ve ardına kurguya iteliyor çoğu zaman. Görselliğin ön planda olduğu görüntü/fotoğraf/resim/film karesi gibi anlara daha dikkat kesiliyorum. Bakmak ile görmek arasında fark vardır. O bakışın derininde bir imge ruhuma dokunuyorsa oradan bir şey çıkartabilirim. Görsellikten çokça bahsetmişken kurguyu ve hikâyeyi besleyecek kaynaklarımdan biri de anlaşıldığı üzere sinema diyebilirim. Sinemayla birlikte kadın çalışmalarını içeren her şey. (görsel ya da işitsel) Diğer sanat dalların birbiriyle içiçe olması ayrı bir hayranlık uyandırıyor. Bu durumun böyle olmaması bana anormal gelebilir ya da benimseyemem. Okuduğum kitaplar dönemsel olarak değişiyor. Bilimkurgu ve fantastik yazarların kitapları, kaynak kitaplar, günümüz çağdaş öykü yazarları arasında gelip gidiyorum. Zihni ezbere götüren şeyler kısmından sıyrılmak için okumalarımı değiştirebiliyorum. Benzer tür okumak bazen sıkabiliyor açıkcası. O vakit hemen başka bir kapıyı aralıyorum. Margaret Atwood, Ursula K. Le Guin, Charlotte Perkins Gilman, Ray Bradbury, Asimov, Onur Bütün, Mine Söğüt gibi kadın yazarların çoğunlukta olduğu bu isimler etkilemiştir beni. (ilk aklıma gelen isimler bunlar)  İzleme kısmına gelirsem yönetmen ve oyuncu isimlerini pek aklımda tutan biri değilim. Ama şu yönetmenler elbette hafızamda; Nuri Bilge Ceylan, Tarkovski, Yorgos Lantimos gibi yönetmenlerin filmlerini çok seviyorum. Bununla birlikte festival filmlerini ayrıca önemsiyorum. Bu filmlerdeki atmosfer ve karakterin işleniş biçimlerine dikkat ederim.

MELTEM DAĞCI

Mehmet BAHÇECİ: Ne faydalı yumurtalarmış bunlar derken, “Damgalı Yumurtalar” adlı öykünüz bambaşka bir yöne evrildi. Nasıl doğdu bu tuhaf öykü?

Meltem DAĞCI: Bu öykünün hikâyesini şöyle aktarayım. Sevdiğim yazar ve şair arkadaşım Nalan Çelik sosyal medya hesaplarından birinde yumurta ve damga ile ilgili çarpık gerçekliği hissettiren birkaç cümle paylaşmıştı. Yazdığı cümleler direkt ezberimde değil şu an açıkçası ama okuyunca hemen kendisine yazmıştım. Bu cümleleriniz beni çok etkiledi, öyküsünü yazacağım diye konuşmuştuk. Fikrin hoşuna gittiğini belirtmişti. Öyküyü çağıran ilk imge buradan parladı. Öykünün geri kalan kısmı başka notlarım ve kurguyla bütünleşti.

Mehmet BAHÇECİ: Bir hayli türetme isim var kitabınızda. Örneğin: Anneteyze, Ast Teğeti, psikososyoşifa, fontele ilk aklıma gelenler. Ayrıca Lamuş, Wo, Mun gibi bazı özel isimler de bu başlıkta zikredilebilir. Kelimelerle oynamayı sevdiğinize mi yormalıyız bu durumu? İsim türetme konusunda nasıl bir yol takip ediyorsunuz?

Meltem DAĞCI: Hemen hemen her öykümde türettiğim kelimeler mevcut. İlgili öyküde paragrafın öncesi ve sonrasına bakıldığında kelime anlamının tahmin edilebileceğini düşünüyorum. Kelimelerle oynamayı seviyorum, evet. Söz, büyüdür nihayetinde. Karakterlerin isimleriyle ilgili de şunları belirtmek isterim. Kimi karakter adını bilinçli olarak tercih ettim kimisini de öyküye göre fonetik açıdan benimsemiştim. Çoğunlukla aklıma gelen ilk isimler.

DÜNYANIN ÖTEKİ YÜZÜ

Mehmet BAHÇECİ: Damızlık Birliği, en sevdiğim öykülerinizin başında geliyor. Bu öykünüzü okuduktan sonra malum deniz canlısını araştırma gereği duydum. Doğurganlık dişilere has diye bilirdik ama meğerse istisnaları da varmış. Gelelim sorumuza: Okur geri dönüşlerinde hangi öyküleriniz öne çıkıyor? Zor olacak ama kaleminizle tanışmamış birine kendi öykülerinizden üçünü önermeniz gerekseydi, hangileri olurdu? Ve neden?

Meltem DAĞCI: Erkeği doğum yapan tek canlı türü denizatı. Öyküdeki bu metafor, hikâyenin içerisinde birden fazla formda kendisini gösteriyor. Okur geri dönüşlerinde en çok Cansız Mankenler, Damızlık Birliği, Yeraltı Odaları, Bir Kar Tanesi en beğenilenler arasında yer alıyor. Sözünü ettiğiniz öykümü ben de çok seviyorum. Sevdiğim ilk üç öyküyü sorduğunuz için geri kalan iki tanesini paylaşayım: Kâğıt Yiyen ve Bir Kar Tanesi.

Mehmet BAHÇECİ: Edebiyat Haber sitesinindeki “Yazarın Odası” köşenizde konuklarınıza sorduğunuz bir soruyu biz size yöneltelim: Yazı yazarken vazgeçemediğiniz ritüelleriniz nelerdir?

Meltem DAĞCI: Öykü yazarken sessiz ortam ve sade kahve tercih ederim. Öyküyü düzeltme günlerinde ise dinlendirici meditasyon müzikleri ve yine kahve, bazen kırmızı şarap. Ve muhakkak öyküyle ilgili notlar aldığım defterim önümde açık vaziyette durur. Arada göz ucuyla bakıp yoklama yapmam gerekebilir. O defterin açık ve kenarımda durması beni rahatlatır nedense. Yazı ve hikâye haritam orada çizilidir ve ihtiyaç olduğunda bakarım sürekli. (gerçekten de öykünün zihnimdeki şeklini çizerim, o çizgilerden oklar çıkarıp unutmamam gereken ufak notlar alırım hemen.) Bazen boş boş baktığımda olur, dalıp giderim. Tekrar metne dönerim. Notlardan bir şey çıkmasa bile defterime bakma ritüelim hoşuma gidiyor. Dizüstü bilgisayarımı koyabileceğim her yerde yazabilirim. Dikiş makinası, mutfak masası, ütü masası vesaire. Bedenen başka bir forma girerek yazma özgürlüğünün tadını çok az şey veriyor bana.

Mehmet BAHÇECİ: Son olarak, üzerinde çalıştığınız yeni dosyalarınız var mı? Varsa ne aşamadalar? Kısaca bahseder misiniz?

Meltem DAĞCI: Çalıştığım yeni dosya yok şu an. Çünkü ilk öykü kitabımın kendi yolculuğuna bakmak istiyorum biraz. Bunun dışında okuma ve yazma devam ediyor elbette. Kolektif çalışma olarak düşündüğüm ve hazırlığına başladığım bir proje var. Başka metinlerin düzeltileriyle de zaman zaman uğraşıyorum.

Mehmet BAHÇECİ: Samimi yanıtlarınız için sonsuz teşekkürler.

Meltem DAĞCI: Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum, emeğinize sağlık.

18.07.2023 © Novelius Edebiyat

Röportaj: Meltem Dağcı | Mehmet Bahçeci” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın