14.09.2023 © Novelius Edebiyat
Yazar: Erdinç GÜLTEKİN
ÖYKÜ: KAPI, ERDİNÇ GÜLTEKİN
Emekli Bankacı İdil Hanım küfür ediyor, mutfaktan salona gidip geliyor, bir şeyleri tekmeleme isteğiyle dolup taşıyordu. Neydi bu? Öfke miydi, sinir miydi? Kırbaçlanıp duruyordu sanki. Saldıracak yer aradığının farkındaydı aslında. Ah şimdi kapıcı kapıyı çalsaydı.Sevememişti şu yeni herifi. O da sanki ötekiler gibiydi. Gizli gizli küçümsüyordu kendisini. Hak ettiği değeri vermiyordu. Zaten kim verdi ki o değeri? Hanginiz verdi diye bağırdı geçenekte. Üç buçuk yıl önce boşandığı kocasını düşündü. Ruhsuz öküz diye mırıldandı. Suratsız kızını, oğlunu, bayramdan bayrama yarım saatliğine kapısını çalan torunlarını, vefasız arkadaşlarını bir bir düşündü. Hepinizin ağzına sıçayım! Sigarasını yaktı. Az önce gelen edebiyat dergisini yeniden eline aldı. Hemen fırlattı. Derginin sahibine de en argosundan küfürler etti. Oysa bu sayıda yayınlanmalıydı o şiir. Çevresine karşı büyük bir zafer olacaktı bu. Kapısını çalmadığınız, terk ettiğiniz, önemsemediğiniz bu kadının şiiri iyi kötü antolojilerde, internet’te, edebiyat ortamlarında gezinen isimlerle birlikte geçecekti. Cep telefonu sehpanın üzerindeydi.

“Ergün Bey iyi günler.”
“Merhaba İdil Hanım, nasılsınız?”
“İyi değilim. İyi olacağım da yok sanırım.”
“Hayırdır İdil Hanım?”
“Bu sayıda o şiirimin yayınlanmasını nasıl istediğimi biliyordunuz.”
Sıkıntılı bir sessizlik oldu. Bu sessizlik İdil Hanımı daha bir gerdi. Ağlayacak gibi oldu. Boğazını temizledi.
“İdil Hanım, bugüne kadar birkaç şiirinizi yayınladım. Her ay yüzlerce şiir geliyor. Ve biz de bir seçme yapmak zorundayız. Ve bu işte tek yetkili ben değilim.”
“Derginin sahibi sizsiniz ve o şiiri ben size de yollamıştım.”
Yine pis bir sessizlik oldu. Sessizliği bu kez İdil Hanım bozdu.
“Derginin elde kalmış, eski sayılarını bile aldım. Siz ise benim şiirimi görmezden geliyorsunuz.”
“İdil Hanım ben o şiiri yayınlayamam.”
Ergün Bey’in sesi sen artık çok oldun, der gibiydi. Altta kalmadı İdil Hanım.
“Yayınladıklarınız çok mu iyi?”
“Dergiyi ve bizi esir mi aldınız İdil Hanım? Nankörsünüz, nankör!”
Telefon yüzüne kapandı İdil Hanım’ın. Ağlamaya başladı. Yatağına girdi. Yastığına sarıldı. Şimdi, bir an önce gece olsun istiyordu ama bunu neden istiyor, bilmiyordu. Niye ağlıyorsun ki diye mırıldandı. İşte, bir kapı daha kapandı, hepsi bu.
Erdinç Gültekin
Erdinç Gültekin’in daha önce yayımladığımız öyküleri için tıklayınız…
14.09.2023 © Novelius Edebiyat