erdinç gültekin

Öykü: Boktan

30.07.2023 © Novelius Edebiyat

Yazar: Erdinç GÜLTEKİN

Boktan, Erdinç Gültekin

Sabaha karşı berbat rüyalar görüyorum. Çirkefli sular, üzerime bulaşan boklar, sıkışık, daracık tuvaletler, küflü duvarlar, izbe mekânlar… Gözlerimi açıyorum, kapadığımda başka bir pisliğe düşüyorum.  Kötü kalpli insanlar sıraya girmişler; onlarla tartışıyor, dövüşüyorum. Yanılıyor olabilirim ama bu azabı dört saate yakın çekiyorum. Kâbusun biri bitmeden diğeri başlıyor. Tam olarak uyandığımda kendimi yorgun ve kirlenmiş hissediyorum.  

Arkadaşıma anlattım bu pis saatleri, kadınsızlıktandır, dedi. Bizim dairede bi kız var. Senin bi kaç resmini göstermiştim, beğenmişti. Yarın numaranı vereyim, arasın seni. Adı Şebnem. Önemsemedim arkadaşımın dediklerini ama hemen sabahla öğle arası bir vakit aradı Şebnem. Şaşırmadım değil. Sıkıldım. Konuşmakta güçlük çektim. Sonunda, akşam altıda Alsancak vapur iskelesinde kendisini bekleyeceğimi söyledim.

Şebnem… İsmi kadar güzel midir acaba? Bana umut olur mu? Yeni bir yaşama ihtiyacım var. Şebnem diye bir hayatım olur mu? Karabasanlardan kurtulur muyum?

İş çıkışı iskelede bekliyorum. Pırıl pırıl ilkyaz göğü insana bir şeyler vaat ediyor sanki. Şebnem biraz gecikti ama olsun. Heyecanlım. Ne yalan söyleyeyim; ben biraz güzellik budalasıyımdır. Kadın dediğin erkeğin hayallerini beslemelidir. Düşlerin en iyi besini de güzellik değil midir?

Acaba bu gelen o mu diye bakıyorum yanımdan, yöremden geçenlere. Bu, bende gerginlik yaratıyor. Sonunda samimi, güleç bir yüz yaklaşıyor, elini uzatıyor. Hayal kırıklığımı belli etmek istemiyorum. Zayıf, kısa boylu bir kız, üstelik saçı kısacık… Karşı cinste tahammül edemeyeceğim şeylerin başında kısa saç gelir; isterse dünya güzeli olsun.

Boktan bi mekânda ikişer bira içtik. Canım sarhoş olmak istiyor ama daha çok tek başıma yürümek istiyorum. Şebnem beni evine davet ediyor. Bir bahane uyduracağım sıra yurt dışından gelmiş çok güzel bir votkanın evde bizi beklediğini söylüyor. Böylece tek başıma yürümeden önce sarhoş olmam gerektiğine karar veriyorum.

erdinç gültekin

Sırtını Kıbrıs Şehitlerine dayamış iki gözlü, bakımsız, daracık merdivenli o boktan binalardan birine giriyoruz. İçimden: Ne işim var bu çelimsiz oğlan kılıklı karıyla demekten kendimi alamıyorum. Arkadaşıma da bir parça kırgınlık duyuyorum. Kapıyı açıyor Şebnem. Işığı yakıyor. Ayakkabılarını çıkarma, diyor. Evden çürümüş kokular geliyor. Kusura bakma ev dağınık, diyor Şebnem. Dağınık değil, ilk bakışta anlaşılıyor ki, evi bok götürüyor. Ayağımın altından çizgili bir kedi geçiyor. Şimdi havalandırırım evi, umarım kedilerle aran iyidir.

Evi gezme isteği duyuyorum. Mutfak ömrümde gördüğüm en leş mutfak. Lavaboda belki aylardır yıkanmamış, küflenmiş, ağ bağlamış tabaklar, bardaklar… Bu bardaklarla mı votka içeceğiz diye düşünüyorum. Tuvaleti soruyorum. Tuvalete giriyorum. Klozeti kaldırıyorum, kurumuş bok lekesiyle karşılaşıyorum. Salona giriyorum. Şebnem, votkayla birayı karıştırdığı bardağı uzatıyor. Çaresiz içiyorum temizliğinden kuşkulu olduğum bardaktan içkiyi. Şebnem’in kitaplığına yürüyorum. Raflar kirden, tozdan renk değiştirmiş. Bu evde kitaplarda mutsuzdur…

Bardağı dudaklarıma değdirmeden içiyorum. Bu üçüncü bardağım. Aç karnına ağır geldi. Ama bu boktan geceyi kabullenmem için içmem gerek. Şebnem, intihar etmiş genç bir şairin kitabını getiriyor, üzerime tüylerini bırakan kedinin yerine kucağıma oturarak. Neden intihar etmiş bu şair yoksa bu evde bir ara beraber mi yaşadınız? Sanırım sarhoş oldum. Yoksa kolay kolay dalga geçemem kimseyle. Hakaretim Şebnem’in hoşuna gitmiş olmalı ki, dudaklarıma yapışıyor Şebnem. Biraz da olsa tahrik oluyorum. Bardağı uzatıyorum. Belki bir kadeh daha içersem yatabilirim seninle, der gibi bakıyorum. O, bardağımı doldururken aşağılık kedi, kakasını yapıyor. Balkonun kapısı açık, fakat koku bu eve alışmış olmalı ki dışarı çıkmıyor, salonu sarıyor. Şebnem kediye bağırıyor, telaşlanan kedi, saksıyı deviriyor. Kalkmak, geceye karışmak için an kolluyorum. Şebnem yeniden kucağımda…

“Bu gece burada kalacaksın de mi?”

“Saçların neden kısa?”

“Bu gece burada kal.”

“Neden ağlıyorsun?”

“Kalmanı istiyorum.”

“O şair neden intihar etmiş?”

“Kalmayacak mısın?”

                                                                                                              Nisan 2017, Erdinç Gültekin

30.07.2023 © Novelius Edebiyat

Öykü: Boktan” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın