MELTEM TERZİOĞLU RÖPORTAJI:

 Şair ve Yazar Meltem Terzioğlu ile birlikteyiz. 
Kendisiyle ‘Hiç Kimsenin Dünyasında’ ismini verdiği
yeni çıkan öykü kitabını ve çok daha fazlasını konuşacağız.
 
      Meltem TERZİOĞLU

Novelius Edebiyat adına Mehmet Bahçeci:

Merhaba Sevgili Meltem. Röportajımız vesilesiyle bir kez daha kutlamak isterim, ilk öykü kitabın ‘Hiç Kimsenin Dünyasında’ son dönemin dikkat çeken yayınevlerinden ‘Klaros Yayınları’ tarafından yayımlandı. Onca emeğin ardından, kitabını eline almak, sayfalarını çevirmek, nasıl bir duygu?

Meltem Terzioğlu:

Merhaba, öncelikle burada olmaktan çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Edebiyat için gösterdiğiniz çaba, harcadığınız emek çok kıymetli. Kitabı elime aldığımda hissettiklerimi doğum anına benzetiyorum doğrusu. İçimde yaşattıklarımın kelimelerle bir araya gelmesi, büyümesi ve bir bütün olarak kitap halinde dünyaya gözlerini açması diyebilirim. Elbette ki çok heyecanlıyım ve henüz her şeyin başındayım. Duygularımı yazdıklarım aracılığıyla insanlara hissettirebilirsem ne mutlu bana.

Novelius:

Meltem Terzioğlu yazmaya nasıl karar verdi? Şiir ve öykü gibi birbirinden farklı türlerde yazıyor olmanın özel bir anlamı var mı? Şair yönün, öykücü yönünü besleyen, büyüten bir olgu mu?

Meltem Terzioğlu:

Aslında bu karar vermekle alakalı bir durum değil. İnsanın içinde dur diyemediği ve bastıramadığı yoğun bir istek oluyor. Çok klasik bir cevap ama ben de çok küçük yaşta yazmaya karşı olan sevgimi keşfettim. Henüz ortaokul dönemindeyken düzenlenen yarışmalara katılmak için çok kez elime kalemi aldım ve en nihayetinde şiir dalında birincilik elde ettim. Tabii bu da insanı büyük oranda motive ediyor. Böylece şiirle olan ilişkilerim adım adım ilerledi. Zor bir türle başlamıştım. Her türün kendi içinde zorluğu var tabii, bu başka bir konu. Ama şiirde duyguyu karşıya geçirebilmek için dar bir alanınız var, kelimelerle dans etmeyi bilmek gerekiyor. Bu da yazdıkça elde edilen bir kazanım. Mesela şu an yazdığım şiirlerle ilk zamanki yazdığım şiirler, ilk basılan şiir kitabımdaki eserler o kadar başka ki… Yenilenmek, kabuğumdan sıyrılmak beni iyi ediyor. Öyküyle yollarımın kesişmesi de tam olarak bu şekilde başlıyor. Şiirle sınırlı kalmak istemedim, öykü yazmaya başladığım için şiiri boşlamış da değilim tabii. İkisi birbirinden besleniyor kendi içimde. Ancak öykü ve şiir kıyaslanamayacak kadar başka türler. Tek benzer noktaları kısıtlı bir alanınızın olması belki de. Mesela şiirde cümlelerim birbirine dolanırken, kelimeleri istediğim şekle sokabiliyorken öyküde duru, arı bir dil tercih ediyorum. Bu dengeyi kurmayı bilmek gerek.

Novelius:

Roman yazmak düşüncesine sıcak bakıyor musun?

Meltem Terzioğlu:

İki yıl önce böyle bir girişimde bulundum ancak roman yazmak için her şeyin başında olduğum kanaatini getirdim. Çünkü roman yazarken bilgilerinizin demlenmesi gerekiyor, beklemek ve biriktirmek şart. Şu an değil belki ama ileride neden olmasın? Babamın hayat hikâyesini sizlerle paylaşabilirim belki de.

Novelius:

Edebiyat dünyasından etkilendiğin isimler kimler? Bu soruyu ülkemiz yazarları ve yabancı yazarlar olarak ayrı ayrı ele alırsan sevinirim.

Meltem Terzioğlu:

Bu soruyu duyunca aklıma gelen ilk isim Stefan Zweig oluyor. Başarılı bir şekilde yazdığı eserlerindeki psikanaliz dokunuşlar beni çok etkiliyor. Yarattığı karakteri yaşatıyor insana. Daha sonraki isim olarak Charles Dickens diyebilirim. Kendisinin Büyük Umutlar kitabıyla klasik kitaplara olan sevgim artmış, okuma isteğimin devamı gelmişti. Jack London ise bir başka güzel isim. Çağdaşlardan ve yaşıtım olan yazarlardan ise Édouard Louis adını verebilirim. Bir derdi var ve bunu okuyucuya iyi aktarıyor. Ülkemiz yazarlarından ise uzun bir liste haline gelecek, çok değerli kalemler var tabii. Oğuz Atay’ın karmaşık hallerini seviyorum. Mine Urgan’ın Bir Dinazor’un Anıları da enlerimin arasındadır. Ancak çağdaşlardan konuşacaksak mutlaka okunması gereken öyle güzel isimler var ki… Melisa Kesmez, Mustafa Çiftçi, Ethem Baran, Polat Özlüoğlu, Mehmet Fırat Pürselim, Fuat Sevimay, Ayça Erkol, Hakan Sarıpolat… Okurken büyük lezzet duyduğum çağdaş yazarlar arasından sadece birkaç isim.

Novelius:

Pek çok yazar yazdıklarının onaylanmasına gereksinim duyar. Sen de durumlar nasıldır?  “Bu öykü içime sindi.” Dediğin noktada, okurluğuna güvendiğin kimselerin eleştirilerine başvurma ihtiyacı hisseder misin?

Meltem Terzioğlu:

Tabii, eleştiri almak o kadar mühim ki benim için… Hatırlıyorum da ilk öykü yazdığım günlerde yazın hayatı içinde olan bir arkadaşımla ürettiğim her şeyi paylaşıyordum. Daha sonra bana eksik gördüğü kısımları söylüyordu ve ben de not tutarak söylediği yerler üzerinde çalışıyordum. Çalışmanın sonu yok, kalemimi besleyecek olan eleştiriler her zaman başımın tacı.

Novelius:

İzmir’deki edebiyat ortamından bahsedelim biraz. Üniversiteleri, aydın insanlarıyla büyük ve cazip bir şehir İzmir. Bir yazar olarak bu konuda neler söylemek istersin? Mesela Yazar Özgür Çırak’ın ‘Zorba’ isimli bir kitabevi var İzmir’de. Sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla yazarların ve okurların uğrak noktası olmuş durumda. Gittin mi hiç?

Meltem Terzioğlu:

Gözlerimi burada, İzmir’de açtım. Erasmus süreci hariç üniversite hayatımı burada tamamladım. O yüzden kendimi hep şanslı hissetmişimdir. Aslında okumak ve kitapla haşır neşir olmak isteyen kişiler nerede olurlarsa olsunlar bir şekilde ulaşmak istediklerini buluyorlar. Ancak İzmir olarak değerlendirecek olursak dediğim gibi burada yaşayanlar olarak şanslıyız. Özgür Çırak bizzat benim dostum olur. Kendisine, eşi Sevda’ya ve Zorba’ya selam olsun. Çok severim Çırak ailesini. İlk çıkan Derin adlı şiir kitabımla Zorba Kitap Evi’nde mini fuarına katılmış, kitap severlerle imzamı paylaşmıştım. Aynı zamanda Zorba’nın düzenlediği, hali hazırda devam ediyor olan okuma grubuna üyeyim. Fırsat buldukça uğramaya çalıştığım bir nokta. Huzurlu, dingin, samimi bir kitabevi Zorba. İlk imza günüm ise yine İzmir’de olan Kabuk Kitabevi’nde olmuştu. Yakın Kitabevi, Kırmızı Kedi Kitabevi, Pan Kitabevi ve daha birçok kitabevini dahil edebiliriz bu soruya.

Novelius:

Balzac yazarken onlarca fincan kahve tüketirmiş. Zaten ölümü de kahveye bağlı nedenlerle olmuş.  Virgina Woolf, kitaplarını ayakta yazarmış. Haruki Murakami’nin ise ‘koşmadan’ yazamadığını bilmeyen yoktur. Elbette bu tarz örnekler çoğaltılabilir. Peki senin kendine has yazma ritüellerin / rutinlerin var mıdır?

Meltem Terzioğlu:

Aslına bakılırsa benim ilham perileri biraz dengesiz, olur olmadık yerde beni yokladıkları oluyor. Belki ritüel olarak tanımlanmayabilir ancak yazarken arka fonda mutlaka klasik müzik açık olur. Beni dinlendiriyor, ruhuma iyi geliyor. Tür olarak klasik olmasa dahi mutlaka müzik yazılarıma eşlik ediyor. Bunun dışında soğuk ya da sıcak bir şeyler içme ihtiyacı hissediyorum. Aynı zamanda kalabalık ve insan olan ortamlar beni daha çok yazmaya itiyor. Ailemle kalırken ev oldukça sesliydi ve ben daha çok üretiyordum. İşten dolayı ev değiştirdim ve yalnız yaşamaya başladım. Bu süreçte ivmem azaldı. Buna ben de şaşıyorum, insana alışmışım.

Novelius:

Arkeoloji üzerine eğitim aldığını biliyoruz. Direkt sormak istiyorum: arkeoloji biliminden yazacağın metinlere ekmek çıkıyor mu?

Meltem Terzioğlu:

Şu an arkeolojiden yüksek lisans yapıyorum aynı zamanda bir antik kentte arkeolog olarak bir fiil çalışıyorum. Kendi mesleğini yapan nadir arkeologlardanım denebilir. Şöyle ki arkeolojiyle alakalı olan kitapları okuyorum. Daha doğrusu arkeolojiyi güzel bir malzeme olarak kullanan kitapları okuyorum diyeyim. Ben işin içinde olduğum için yaptığım mesleğin biraz daha teknik ve bilimsel olan yanındayım. İnsanlar kutsallaştırılmış olanı seviyor, arkeoloji de bu anlamda istediklerini karşılıyor. Ancak ben yazdıklarımın gerçeğini bildiğim için yanlış bilgiler sunmak istemiyorum insanlara. Bir de tabii okuyucuya sunmak istenilenle alakalı bir durum bu. Ben insanlıktan, toplumdan, haksızlıklardan dem vuruyorum yazdıklarımda. Henüz arkeolojiden yardım almam gereken bir öyküm olmadı. Yazılmak istenirse neden olmasın. Bunun en açık örneği herkesin de bildiği gibi Ahmet Ümit.

Novelius:

Yazar adaylarına tavsiye verecek olsan neler söylersin?

Meltem Terzioğlu:

Kendilerine ve yazdıklarına güvenmelerini tavsiye ediyorum. İlk attıkları adımlarda geri dönüş almasalar bile çabalamaktan vazgeçmesinler. Aynı zamanda yapıcı eleştirilere kapatmasınlar kendilerini. Gerekirse yazın hayatıyla ilişkili olan kişilerle paylaşsınlar ürettiklerini. Bir de yazmadan önce bol bol okusunlar, ideolojileri ve tarzları nasıl olursa olsun her türlü kitaba kütüphanelerinde yer versinler. Yollarında çiçekler açsın, güzellikler bulsun her birinin kalemini.

Novelius:

Sevgili Meltem, yeni kitabın hak ettiği ilgiyi görsün ve dilerim bundan sonraki kitaplarının müjdeleyicisi olsun… Ayrıca röportaj teklifimi kırmadığın ve tüm sorularımı içtenlikle yanıtladığın için de sonsuz teşekkürler. Son olarak okurlarına iletmek istediğin bir mesajın varsa seni dinliyoruz.  

Meltem Terzioğlu:

Ne kadar güzel ve değerli dilekler. Burada olmak, birbirinden kıymetli soruları yanıtlamak benim için büyük bir mutluluk oldu. Asıl sayfanızda bana yer verdiğiniz için ben teşekkür ediyorum. Diliyorum çabalarınız karşılıksız kalmaz, emeği bilene ulaşır üretilenler. Edebiyat iyileştirir, edebiyat birleştirir. Okudukça iyileşelim. Hiç Kimsenin Dünyasında sizi bekliyorum. Güzellikler sizlerle olsun.



Meltem TERZİOĞLU

Şair, Yazar ve Arkeolog Meltem Terzioğlu, 1992 yılında İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Klasik Arkeoloji Bölümünü bitirdi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Arkeoloji üzerine yüksek lisans yapmakta. Şiirleri ve öyküleri İshak Edebiyat ve Buluntu Kutusu gibi pek çok edebiyat mecrasında yayımlandı. Popüler teknoloji platformu Beyinsizler'de  yazarlık, çevirmenlik ve hikâye anlatıcılığı yapmaktadır. 2019’da Derin adlı şiir kitabı edebiyat severlerle buluştu. Son çalışması Hiç kimsenin Dünyasında isimli öykü kitabı olup, 2022 Şubat döneminde Klaros Yayınları tarafından yayımlandı. 

13.03.2022 © Novelius Edebiyat – Mehmet BAHÇECİ

MELTEM TERZİOĞLU RÖPORTAJI:” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın