özlem alış

İnceleme: Fareler ve İnsanlar

16.04.2023 © Novelius Edebiyat

Yazar: Özlem ALIŞ

İnsanca Yaşama İsteği | Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar Romanı Üzerine Bir Tahlil

NOVELİUS EDEBİYAT Hayatı boyunca birçok farklı işte çalışan John Steinbeck, eserlerinde toplumsal sorunları dile getirmekten çekinmeyen, işçi sınıfını ve yaşadıkları hayatı tüm gerçekçiliğiyle işleyen bir yazardır. Yazar olmayı daha lise dönemlerindeyken hedefleyen Steinbeck, üniversite eğitimini tamamlamamış, üniversitede yazarlığına katkısı olacak derslere katılmayı tercih etmiştir. Çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı mekânlar, çalıştığı işler romanlarının oluşmasında birer tohum niteliği görmüştür. Kitapları sinemaya da uyarlanan Nobel ödüllü yazarın başarısı, herhalde, eserlerinde yer alan kahramanların, gerçek hayatta karşılaştığımız insan özelliklerini yansıtmasından kaynaklanmaktadır.

Amerika’daki dönemin sosyo-ekonomik koşullarının yansıtıldığı eserlerinden biri olan Fareler ve İnsanlar’da Steinbeck; dostluktan yalnızlığa, ırkçılıktan parasızlığa pek çok sosyal konuya değiniyor. Her ne kadar bir tarih aralığı belirtmemiş olsa da olayların Büyük Buhran döneminde geçtiği anlaşılıyor. Ve öyle dönemlerde hayatta kalmak için bir iş sahibi olmak ne kadar önemliyse işe yaramayacak durumda olmamak da bir o kadar önemli oluyor.

Hayaller ve Umutlar

Romanın iki başkahramanı George ve Lennie birbirlerinin tam tersi özelliklere sahiptir. Bu iki yakın arkadaştan biri ne kadar zeki ise diğeri de o kadar kıt akıllıdır. Onların dostluğunun tam olarak ne zaman başladığını bilememekle birlikte uzun zamandır birlikte yolculuk edip çiftliklerde çalıştıklarını, Lennie’nin sonsuz bir güvenle George’a bağlı olduğunu, birbirlerine olan inançlarıyla ve paylaştıkları hayalleriyle her gün yaşama tutunduklarını biliyoruz. George yaptığı plan ve hesaplarla bir gün Lennie ile kendilerine ait bir araziye sahip olacaklarını, orada kimseye ihtiyaç duymadan kendi tarlalarında ekip biçip ürettikleriyle karınlarını doyurup özgür ve mutlu bir hayat yaşayacakları hayalini her gün Lennie’ye anlatmaktadır. Bu hayal, Lennie’nin hayatındaki en büyük mutluluğudur.

john steinbeck
John Steinbeck, 27.02.1902 - 20.12.1968


Kısa ama dopdolu bu romanda yazarın akıcı anlatımı, okuyucuyu kitabın içine çekmekle birlikte yaşananları hissedip düşündürmeye sevk ediyor. George ve Lennie’nin arkadaşlığına baktığımız zaman birbirlerinin varlığından güç aldıklarını görmekteyiz. Bunu en iyi yansıtan ise ikisinin şu ortak sözleridir:

“Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü… Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte…”

Hayallerine ulaşmadaki en büyük umutları, aralarındaki ilişkinin bu niteliğidir. Bu onların kendilerini diğer işçilerden farklı ve şanslı hissetmelerine neden olmaktadır.

Çiftliğin temizlikçisi, tek elli ve yaşlı Candy, George ve Lennie’nin arazi alma planını konuşmalarına şahit olmuş ve bir miktar birikmiş parasıyla onlara dahil olmak istemiştir. Bu isteğinde belki de en büyük etken yıllardır yanında olan köpeğinin, artık yaşlanıp bir işe yaramamasıyla birlikte işçiler tarafından kokması bahane edilerek öldürülmesidir. Tek elli ve yeterince yaşlı olan Candy bir gün işe yaramaz hâle geldiğinde çiftlikten atılmaktan korktuğu için bu hayale ortak olmuştur. Curley’nin karısının cesedini bulan Candy’nin bunu Lennie’nin yaptığını anlayınca yaşadığı hayal kırıklığını şu sözlerle hissetmememiz mümkün mü:

“Seninle ben o küçük araziyi alabiliriz, öyle değil mi George? Oraya yerleşip ikimiz birlikte yaşayabiliriz, değil mi? Yaşarız orada birlikte güzelce, öyle değil mi?”

Aslında bunun artık mümkün olmadığını bilen Candy’nin bu sözleri, son bir kez bu hayali duymak istemesiyle açıklanabilir.

Yalnızlık…

George her ne kadar Lennie ile olan dostluklarına önem verip onu sevip kollasa da bazen Lennie’nin başına açtığı dertlerden dolayı bıkmış olduğunu, o olmasa daha iyi yaşayacağını söylediğine de şahit oluruz. Peki o zaman George neden Lennie’yi yanında gezdirmektedir? Çiftliğin patronuna söylediği gibi Lennie’ye göz kulak olmak için birilerine söz verdiğinden mi yoksa o da yalnız kalmaktan korktuğu için mi?


Diğer yanda ise siyahi seyis Crooks’un yalnızlığı vardır. Ten renginden dolayı diğer işçilerden ayrı bir yerde yatan, onların yatakhanesine girmeyen Crooks yalnızlığını bastırmak için kaldığı odayı kitaplar, dergiler ve daha bir sürü şeyle doldurmuştur. Ancak tüm bunların da bir yere kadar işe yaradığını düşünen seyis, bir akşam Lennie’nin davetsiz bir şekilde kendi odasına gelmesi üzerine ona içini dökmüştür:

“İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun.”

Sözlerine ağlayarak devam eden seyis insanın uzun süre yalnız kalınca yalnızlıktan hastalanacağını anlatır.

Çaresizlik…

Aklını ancak üç yaşındaki bir çocuk kadar kullanabilen Lennie yumuşak, parlak ve renkli şeyleri okşamayı sever ancak kocaman ellerini panik ve stres anında kontrol edemeyerek sevdiği şeylere zarar verir. Bunu defalarca yaşayan ikili son gittikleri çiftlikte aynı durumu yaşamamak için ne kadar çabalasa da her şey yine olacağına varır. Kitabın sonuna doğru Lennie çiftliğin sahibinin oğlu Curley’nin karısıyla konuşurken onun parlak saçlarını sevmek isteyince dozunu ayarlayamayarak kadının canını yakar. Bunun sonucunda bağırmaya başlayan kadın Lennie’nin ellerinde son nefesini verir. Çünkü Lennie yine paniklemiş, kadının bağırarak herkesi oraya toplamasından endişe ederek onu susturmak amacıyla ağzını burnunu kapamak istemiştir. Ancak koca elleriyle saçlarını okşadığı kadının istemeden ölümüne neden olmuştur.

Eğer Lennie başını belaya sokarsa, George’u beklemek üzere nereye gidip saklanması gerektiğini bilmektedir. Çiftliğe gelmeden önce kararlaştırdıkları o yere gidip bekleyen Lennie, George gelene kadar bazı sanrılar geçirir. En büyük korkusu George’un kendisine kızıp alacakları arazide onun tavşanları beslemesine izin vermeyecek olmasıdır. Çünkü George daha önceki gibi başını belaya sokacak olursa diye onu uyarmıştır: “Ama zaten sen başını belaya sokmayacaksın. Olur da bunu yine yaparsan tavşanlara bakmana izin vermem.” Bir insanı öldürme eyleminin kendi başına olan kötülüğünün bile farkında olmayan Lennie, küçük bir çocuk gibi yaptığı yaramazlık sonucunda sevdiği şeyden mahrum edilmekten endişe etmektedir.

fareler ve insanlar


Lennie’yi bulup öldürmek için onun peşine düşen Curley ve işçilerin hesaba katmadıkları şey, George’un bunu kendi elleriyle onlardan önce yapacak olmasıdır. Hikâyenin sonlarına yaklaştıkça George’u, Lennie’yi saklandığı yerde bulup ona kızmadığını söyleyerek tekrar hayallerindeki araziyi, birlikte yaşayacakları güzel günleri, besleyecekleri tavşanları anlatırken görüyoruz. Ancak bunu yaparken yaşlı Candy’nin köpeğini öldüren işçinin silahını son anda çaldığını ve Lennie’ye doğrulttuğunu da şahit oluyoruz. Arkadaşının ensesine silahı dayayıp tetiği çeken George’un bunu yapması belki biz okuyucuları kızdırsa da onun aklından geçenleri de anlamaya çalışıyoruz. Belki de Candy’nin şu sözleri bu kararı vermesinde belirleyici olmuştur: “Köpeğimi ben vurmalıydım George. Bir yabancının köpeğimi vurmasına izin vermemeliydim” Belki de Curley ve diğerleri Lennie’ye işkence edeceklerdi ya da Lennie tutuklanarak çok ağır cezalara çarptırılacaktı.

Kitabın son sayfasında diğer işçilerin silah sesini duymaları üzerine oraya gelmelerini görüyoruz. George’un Lennie’yi öldürmesini normal karşılayan işçiler vardır. Hatta canı sıkkın bir şekilde işçilerden arabacı Slim’in desteğiyle oradan uzaklaşan George’un arkasından son söz olarak şunlar söylenir: “Bu ikisinin canı niye sıkkın, hiç anlamadım ben.”

Steinbeck’in tarım işçisi olarak çalıştığı zamanlardan izler taşıyan bu romanında iki arkadaşın hikâyesinden yola çıkarak işsizlik, ırkçılık, gelecek yaşama dair umutsuzlukları görüyoruz. Yazar işlediği karakterlerin yaşam koşullarını, hayata bakışlarını onlar arasındaki diyaloglarla aktarıyor bize. Ötekileştirilmeden, yargılanmadan, aşağılanmadan, özgür ve mutlu yaşayacakları bir hayattır aslında herkesin istediği. Kitapta sıkça değinildiği gibi, çiftliklerde çalışan bu insanların kimsesi yoktur. Emekleri karşılığında alacakları parayla şehre gidip biraz eğlenmekten başka geleceğe dair bir umutları olmayan insanları görüyoruz. Oysa her birinin tutunacak bir umuda ihtiyacı vardır. George’un bu umudunun ise Lennie ile birlikte ölmesi dönemi yansıtan en büyük simgedir. Büyük Buhran’ın sosyo-ekonomik koşullarında, biliyoruz ki, insanca yaşama isteği hayalden öteye gidememektir.

Yazar Hakkında:

özlem alış

Özlem Alış, 1994 yılında dünyaya geldi. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü yarıda bırakarak İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Orhan Veli’nin Anlatamıyorum şiiri ile başlayan edebiyat tutkusu; şiirden öyküye, denemeden araştırma yazısına, çoğalarak devam etti. Yazdıklarını, kendiyle hapsolmasından duyduğu rahatsızlık sonucu okurlarla buluşturmak istedi. Bu düşüncesini İhtilâl dergisinde yayımlanan bir şiiriyle gerçekleştirdi. Ayrıca sosyolojik konular üzerine kaleme aldığı yazıları, İhtilal dergi internet sitesinde yayımlanmaya devam ediyor. Özlem Alış, 2021’de evlenerek İstanbul’daki yaşamını Bursa’ya taşıdı. Burada, üniversite yıllarında başladığı özel sektördeki çalışma hayatına devam etmekte ve fotoğrafçılık üzerine bilgisini geliştirmektedir. İnsanca Yaşama İsteği, yazarın sitemizde yayımlanan ilk çalışmasıdır.

16.04.2023 © Novelius Edebiyat

İnceleme: Fareler ve İnsanlar” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın