ümit yaban

İlk Ümit: Şebnem Denk  |  Ümit Yaban

02.09.2023 © Novelius Edebiyat - Ümit YABAN

“Suskunluğun pek çok sebebi olabilir gibi geliyor bana. Duyulmamış olanların suskunluğu. Çok konuşmuş olanların suskunluğu. Sadece kendiyle büyüyenlerin suskunluğu. Yapacak hiçbir şeyin olmamasının suskunluğu… Sakinliğin suskunluğu sanki daha konforlu bir şey. Ben daha çok diğer suskunlukların sesini duymaya çalışıyorum. Çünkü orada bir görünmeyen var, bilinmeyen. Hikâye orada.”

ŞEBNEM DENK

edebiyat Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.

Şebnem Denk | Ümit Yaban

Ümit YABAN: Sayın Şebnem Denk ilk kitabınız Tengömlek’i kutlarım, Yağmur Şenöz’ün editörlüğünde, Romanoku Yayınları’ndan elimize geçti.  Hayatın içinden harika öyküler okuduk, tebrik ederim. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Şebnem Denk kimdir?

Şebnem DENK: Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. Ankara doğumluyum. Kısa sayılabilir aralıklarla ayrılmış olsam da döndüğüm yer hep Ankara oldu. Bugün, geçmişe yönelik düşününce edebiyata olan düşkünlüğümü bir dişime borçlu olduğumu söyleyebilirim. Yemek yememe bile engel olan, sallanan ve yerinden bir türlü çıkmayan süt dişime yapılan müdahale sonrası bana bir kitap hediye edilmesiyle başladı her şey. Başka evlere, şehirlere, farklı kültürlerdeki insanların arasına karışmanın kapısını, kitabı keşfetmiş oldum. Sonra okumadan ve yazmadan duramayan bir çocuk olarak yol aldım. İktisadi İdari Bilimler mezunuyum. Yaratıcı Drama eğitmenliği ve felsefe bölümü öğrenciliğim diğer ilişkili olduğum alanlar.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı?  Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Kitabınızı basan yayın evinden bize bahsedebilir misiniz?

Şebnem DENK: Çocukken okuduğum kitapların örgüsünü önce zihnimde, sonra yazarak bozar, tekrar yapılandırır ve başka sonuçlarla adeta yeniden yazardım. Zamanla bir kelimenin ya da bir cümlenin peşine düşüp kendi hikâyelerimi yazmaya başladım. Bu yıllarca böyle devam etti. Kendine yazar, kendine saklar, kendine okur şeklinde. Sonra Beliz Güçbilmez Hoca’nın atölyesine katılma ve ilk öğrencilerinden olma şansını yakaladım. Murat Gülsoy, Onur Orhan atölyeleriyle de devamını getirdim. Hem hocalarımın bana kattıkları hem de bugün yol arkadaşlığına dönen dostlarımın kazandırdıklarıyla “Tengömlek” dosyası kitap haline geldi. Romanoku Yayınevi’nin kitaba olan inancı, gösterdikleri özen, gerek kapak tasarım gerek editöryal destek anlamında kucaklayıcı yaklaşımlarının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

ümityaban

Ümit YABAN: Yazım ve yayınevi bulma safhalarında zorluklarla karşılaştınız mı? Kitabınızı raflarda gördüğünüz o ilk ân neler hissettiniz?

Şebnem DENK: Doğrusu bu açıdan şanslı olanlardanım. Romanoku Yayınevi’ni tanımış olmak, onların değerlendirme yapmada zamanı kullanma hızları, Tengömlek’e olan samimi yaklaşımları bir gönül bağı oluşturdu aramızda. Kitabın raflarda yerini aldığını gördüğüm an deneyimlemediğim bir heyecan yaşadım doğrusu. O ana kadar birkaç gözün değdiği bir dosyanın, başka bir hâl alması, bir kitap haline gelmiş olması mutluluk verici. Her okuyacak olanla bir bağ kurulacak olması çok heyecan veriyor bana.

Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı?  Malum yaşam büyük bir koşuşturma, bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?

Şebnem DENK: Evet, zaman ne kadar hızlı akıyor değil mi? Zamanı yönetebilmek gerçekten bir ayrıcalık gibi. Benim de hayatım yüksek tempolu doğrusu. Ama bu tempo beni besliyor. Öncelikle zihnimde yazmaya başlıyorum. Bir süre zihnim hikâyeye odaklı yaşıyorum. Bir filmi izler gibi bütününü görüyor, kokularını alıyor, kumaşların üstünde ellerimi gezdiriyor, o yollarda yürüyorum. Bu süreçte sadece benim anlayabileceğim tek kelimelik notlar oluyor her yerde. Ardından yüksek sesle konuşulan, eğlenilen, sohbet edilen yerler de dahil her yerde durdurulamaz şekilde yazmaya başlıyorum. Sonra düzenli çalışma şekline geçiyorum. Her gün sayısız defa metnin başına geçip tekrar okuması yapıyorum. Dostlarımın da görüşünü aldıktan sonra tamamlanmış oluyor. Tengömlek‘de de böyle oldu.

Ümit YABAN: Bazı karakterleriniz “hamuş”, sessizlik, suskunluk hali derin yerden sesleniyor okura.  Suskunluktan seslenmek önemli midir sizin için? Siz de bu sakinlikte mi yaşarsınız? Kendiniz ile özleştirdiğiniz bir karakter var mı?

Şebnem DENK: Suskunluğun pek çok sebebi olabilir gibi geliyor bana. Duyulmamış olanların suskunluğu. Çok konuşmuş olanların suskunluğu. Sadece kendiyle büyüyenlerin suskunluğu. Yapacak hiçbir şeyin olmamasının suskunluğu… Sakinliğin suskunluğu sanki daha konforlu bir şey. Ben daha çok diğer suskunlukların sesini duymaya çalışıyorum. Çünkü orada bir görünmeyen var, bilinmeyen. Hikâye orada. O nedeni öğrenmeye çalışmak beni çekiyor. Kendimle özdeşleştirdiğim bir karakter yok öykülerde. Ancak her karakter tabii ki bende birikenlerin de bir yansıması aynı zamanda. Dolayısıyla hem hepsi biraz benim hem de değilim.

şebnem denk

Ümit YABAN: Öykülerinizde nesneler ve olaylar iç içe. Şebnem Denk, nesnelerin insan hayatındaki yeri üzerinden insanın kendi ve hayatındaki tüm diğer varlıkların yerini mi sorgulatıyor bize?   

Şebnem DENK: Evet, biraz öyle. Sizin de bir sorunuzda belirttiğiniz gibi yaşam bir koşuşturma. Durmayı, görmeyi biraz unutmuş gibiyiz koşturmaktan. Modern zamanların bizden en çok çaldığı şeyin zaman olduğunu düşünüyorum. Önce kendimizi dinlemeyi unuttuğumuz sonra yakınlarımızı unuttuğumuz, duramadığımız, durursak sendeleyeceğimizi zannettiğimiz bir dilimde yaşıyoruz. Oysa o dağ hala orada, o ırmak hala çok güzel akıyor ve hala -ve ne iyi ki- bulutlar gözümüzün hemen üstünde. 

Ümit YABAN: Yeni dosya hazırlığınız var mı? Var ise bu dosyanız da öykü mü olacak? 

Şebnem DENK: Evet, bir süredir üstünde çalıştığım bir başka dosya var. Uzun hikayeler gibi görünüyor şimdilik.

Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarlar kimler?

Şebnem DENK: Türk Edebiyatında Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Ali, Vüs’at O. Bener, Burhan Sönmez  ilk sayabileceğim isimler. Dünya Edebiyatında Honore de Balzac, Tolstoy, Stefan Zweig, Boris Vian, Virginia Woolf ve Ursula K. Le Guin diyebilirim.

Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

Şebnem DENK: İçtenlikle teşekkür ederim. Sağ olun.

Ümit Yaban’la “İlk Ümit” Röportaj Serisi Novelius Edebiyat’ta…

02.09.2023 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın