21.10.2023 © Novelius Edebiyat – Ümit YABAN
“Kâğıt Kesiği için özenli ve sabırlı bir çalışmanın ürünü diyebilirim. Okunmayacağını bilsem yine de yazarım ama bu ancak kişisel bir etkinlik olur. Edebiyatı bir mesele olarak gören biri için ise yazma eylemi kişisel değildir.”
HANDE ÇİĞDEMOĞLU
Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.
Röportaj: Hande Çiğdemoğlu – Ümit Yaban
Ümit YABAN: Sayın Hande Çiğdemoğlu, ilk kitabınızı Kağıt Kesiği’ni kutlarım, İnkilap Kitabevi basımıyla elimize geçti. İsmiyle müsemma, sızısı uzun süren öyküler okuduk, teşekkürler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Hande Çiğdemoğlu kimdir?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Davetiniz için teşekkür ederim, heyecana ortaklık kıymetli. Kendimizle ilgili sırlar öykülerimizde saklı kalsın; genel geçer bir tanışıklık için şunları söyleyebilirim. 80 darbesinden yaklaşık bir yıl evvel İstanbul’da doğdum. Sonrasında Kafkasya ve Kırım’dan göç eden büyükanne ve büyükbabalarımın seçtiği, şimdilerde il olsa da bizler için hep bir sahil kasabası olan Yalova’da büyüdüm. 16 yaşımda üniversite eğitimi için “Dönmeye gidiyorum” diyerek Eskişehir’e yol aldım. Sözümü tutmam yaklaşık 12 sene sürdü, iki diploma ve bir oğlan çocuğu ile sılama döndüm. Sonrasında bir evlat sahibi daha oldum, onları doğduğum nemli topraklarda, denizin kucağında büyütmek beni mutlu ediyor. Aldığım eğitim sebebiyle bankacılık, sigortacılık, finans ve muhasebe alanlarında çalıştım. Uzaktan üniversite eğitimi alan ya da devlet memurluğu sınavlarına hazırlanan öğrenciler için kurulan dershanelerde işletme, muhasebe, matematik, hukuk alanlarında öğretmenlik yaptım. Yönümü tamamen edebiyata çevirmeden bir süre önce doğal-yöresel ürünlere yönelik bir marka ve e-ticaret deneyimim de oldu. Şimdilerde meslek anlamında sadece edebiyatla ilgileniyor, zaman zaman da iki sene önce kurduğumuz işletmede eşimle birlikte çalışıyorum. Sıkça denizle, gökle, toprakla hemhâl oluyor, songençlik denilen kırklı yaşlarımı kendimi eğitmeye ve büyütmeye çalışarak geçiriyorum.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Kitabınızda çok prestijli ödüller alan öyküleriniz var. Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Yazmak bir yolculuk, haklısınız. Bu yolculuk, dünyayı bir tiyatro sahnesi olarak gördüğüm çocukluğumda başladı. Kalabalıklar içinde büyüyen yalnız çocuklar, kırılgan ruhlarını korumak için kendilerine bir dünya yaratır. Bu, adına oyun denilen büyülü bir korunma yöntemidir. Benim oyunlarım da insanları, gökyüzünü, ağaçları, denizi, hayvanları, taşı ve toprağı gözlemlemek, onlara ait kimsenin bilmediği hikâyeleri düşlemek üzerineydi. Bu anlamda henüz beş yaşındayken de bir yazardım ben. Okuma-yazmayı da o yaşta öğrenmiş, düşlerimi elden geldiğince kâğıda dökmeye başlamıştım. Günlükler, mektuplar, notlar, hikâyeler… Lise yıllarında yazmaya artan ilgim sonraki yıllarda da devam etti, en sevdiğim tür olan öykü alanında çalışmaya başladım. Kişisel blog çalışmam ve bazı sitelerde yazı deneyimlerim oldu. Ancak bu işi profesyonel olarak hayatıma yerleştirmem, şairin söz ettiği “yolun yarısı” yaşlarına denk gelir. Zülfü Livaneli tarafından kurulan Sevdalım Hayat sitesinde düzenli yazılar yazmak, mesleki anlamda hayatımın yönünü değiştirdi. Herhangi bir atölyeye katılmadım ancak Sevdalım Hayat yazarı olduğum sıralar derginin editörü olan Zafer Köse ile çalışmamız bana çok şey öğretti. Kitabım Kâğıt Kesiği’nin çıktığı 2022 yılına kadar öykü başta olmak üzere kitap inceleme, müzik ve düşünce yazıları yazdım. Bunlar basılı ve dijital yayın yapan mecralar kanalıyla okura ulaştı. Şimdilerde de yeni kitabım için çalışırken, bazı öykülerimi dergilerle paylaşıyor, BirGün Gazetesi’ne zaman zaman, İstasyon Dergi için ayda bir yazılar yazıyorum.
Yola yeni çıkanlar için nacizane tavsiyem “Neden yazıyorum?” sorusunun yanıtını net bir şekilde belirlemeleri, çalışmalarını sabır, sebat ve fedakârlıkla yürütmeleridir.

Ümit YABAN: Kitabın kapak tasarımı, iç tasarımı, yazı tipi için önerileriniz oldu mu? Bu sürece dahil olmak istediniz mi? İstediyseniz olabildiniz mi? Talepleriniz yayınevi tarafından karşılandı mı?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Yayınevimle hızlı ve sorunsuz çalıştık. Bu anlamda tüm İnkılâp Ailesi’ne teşekkür ederim. Dosyama editoryal anlamda hemen hemen hiç müdahale olmadı, kitap birkaç gün içinde basıma hazırlandı. İç tasarım konusunda bir önerim yoktu, zaten her şey yerli yerindeydi. Kapak konusunda ise sağ olsunlar ricamı kırmadılar. Kâğıt Kesiği’nin kapak tasarımını, işinin ehli olduğuna inandığım ve tarzını çok beğendiğim kız kardeşim Esra Köymen yaptı. Beni ve öykülerimi iyi tanıyan bir tasarımcı ile çalışmak bu anlamda büyük şanstı.
Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı? Malum yaşam büyük bir koşuşturma, bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Profesyonel olarak bu işe başladığım zamanlar henüz yeni anne olmuştum. Bu yüzden fiziksel olarak çalışmak, bebeğimin uyuduğu zamanlara ekseriyetle gece saatlerine denk geliyordu. Sosyal hayat, dinlenme ve kişisel zamanların tamamını edebiyat çalışmalarına ayırdığım bir gerçek. Her gece, ertesi gün devam edeceğim bir iş bırakarak ya da yenisini tasarlayarak uyurum. Bilgisayar başına oturmak ya da kalem kâğıda dokunmak, bu işin son aşaması bence. Dünyaya yazar gözüyle bakmak, ayık olduğunuz hatta uyuduğunuz her an size yeni bir tasarı sunuyor. Sonunda bunu kelimelere dökebildiğiniz, eser haline getirebildiğiniz kadar başarılısınız.
Ümit YABAN: Biz sizi okuduk. Peki siz neler okuyorsunuz? Bize kitaplığınızdan söz eder misiniz?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Sevdiğim yazarların yeni kitaplarını edinmeyi seviyorum. Bunun yanı sıra çağdaşlarımın ilk kitaplarını takip etmeye çalışıyorum. Zaman zaman da daha önce okuduğum ya da henüz okuma fırsatı bulamadığım klasik eserlerden bir okuma listesi hazırlıyorum. Eylül ayına, Borges’in hazırladığı Franz Kafka’nın seçme öykülerinden oluşan “Akbaba”, sonrasında Thomas Mann’ın ölmeden önce yazdığı son eseri “Aldanan Kadın” kitapları ile başladım. Şimdilerde Sevgi Soysal’ın “Yürümek” romanını ve Albert Camus’un “Yaz” adlı deneme kitabını eş zamanlı okuyorum. Sırada ise Bertol Brecht’in “Beş Paralık Roman” ı var.
Ümit YABAN: Çoğunluğu kadın kahramanlardan oluşan Kağıt Kesiği’ndeki öykülerinizde, kendinize yakın bulduğunuz kahraman var mı?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Birkaç karakter adı söyleyecekken vazgeçtim. Erkek kahramanlar da olmak üzere hepsiyle kalben ve zihnen bağım var.

Ümit YABAN: Her yazarın ilk kitabı biraz acemilik ve fazlaca heyecan ile yazılırmış, katılır mısınız? Okunmayacağınızı bilseniz yine yazar mıydınız?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Kendi yazma serüvenim ve ilk kitap çalışmamın bu yaklaşıma uymadığını söylemeliyim. Zira yıllar itibariyle yazdığım pek çok öykü arasından, bir tema çerçevesinde seçtiğim 18 öyküyü dosya halinde yayınevine göndermeden uzunca bir süre beklettim. Pek çok kez düzenlemek için tekrar açtım. Onlarca kez redaksiyondan geçti. Ve tabir-i caizse dosya elimde neredeyse eskidi. Kâğıt Kesiği için özenli ve sabırlı bir çalışmanın ürünü diyebilirim. Okunmayacağını bilsem yine de yazarım ama bu ancak kişisel bir etkinlik olur. Edebiyatı bir mesele olarak gören biri için ise yazma eylemi kişisel değildir.
Ümit YABAN: Öykü kitabı ile başlayan yolculuklar genelde roman ile devam ediyor. Sizin ikinci kitap hazırlığınız var mı? Var ise, ilkinde şu konularda tecrübesizdim şimdiki aklım olsa farklı yapardım, dediğiniz noktalar nelerdir? Peki yine öykü mü olacak?
Hande ÇİĞDEMOĞLU: İkinci öykü dosyam hazır. Gözden geçirmek ve düzenlemek için bir süre beklemesi gerekiyor. Bunun yanı sıra beni heyecanlandıran bir çalışmaya, romana başladım. Kurgusu ve taslağı hazır olmasına rağmen henüz birkaç bölüm yazabildim. Kahramanlar benimle birlikte günü geceye bağlıyor, hikâyelerini okura aktarmam için acele ediyor. Ne zaman bitiririm, sonunda içime siner mi bilmiyorum. Velhasıl ikinci kitap sanırım yine öykü olacak.
Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.
Hande ÇİĞDEMOĞLU: Sayfalarınızda bana ve serüvenime yer ayırdığınız için ben teşekkür ederim.
“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin
21.10.2023 © Novelius Edebiyat