29.07.2023 © Novelius Edebiyat - Ümit YABAN
“Haftada en az üç ya da dört gün yazı yazmak gerektiğini düşünüyorum. Hatta, bir öykünün dört beş düzenleme sonrası ancak şekillenebildiğini göz önüne alırsak, bu tüm hafta hemen hemen her gün edisyon yapmamız gerektiğini de gösteriyor bize.” CANEL IŞIK
Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.
Ümit YABAN: Sayın Canel Işık, ilk kitabınız Varlığın Çemberi’ni kutlarım. Arzu Betül Çuhacıoğlu genel yayınevi sahibi Platanus Publishing’ten elimize geçti. Zevkle okunur bir eser olmuş kaleminiz daim olsun. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Canel Işık kimdir?
Canel IŞIK: Merhabalar, öncelikle bu denli değerli ve donanımlı bir dergi ile ilk röportajımı gerçekleştiriyor olmanın gurur ve teşekkürünü sizler ile paylaşmak istiyorum. 06 Ağustos 1978 Peştera (Bulgaristan) doğumluyum. 1991 yılında Türkiye’ye göç ettim ailem ile birlikte. İlköğretimi Bulgaristan’da tamamladım. Ortaöğretimi Anafartalar İlköğretim Okulu, liseyi Florya Tevfik Ercan Anadolu Lisesi, üniversiteyi de Koç Üniveritesi, Hemşirelik olarak tamamladım. Anadolu Üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği okudum. 1999-2001 tarihleri arasında Cerrahpasa Tıp Fakültesinde, 2001-2002 aralığında Amerikan Hastanesi, 2002’ den bu yana da Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Elektronörofizyolog olarak çalışıyorum. Pandemi süreci, bildiğimiz bilmezliği yaşayarak özümsetti. Bu süreç de beni eyleme geçirdi. Hayallerime can vermeyi, bu süreçte karar verdim. Bir buçuk yıl zarfında, sekiz karma sergim (biri New York, diğeri Atina olmak üzere), üç fuar organizasyonum oldu. Yazarlık yolunda ilk kolektif kitabım “60 Kadın, 60 Öykü” 2022 yılında yayımlandı. Varlığın Çemberi ilk kişisel kitabım da okurları ile buluşuyor. Değerli dergilerde öykü yazmaya devam ediyorum.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Canel IŞIK: Yazarlık yolculuğuna başlayacak arkadaşlara naçizane tavsiyem; kalemine ve duygularına, güvene dayalı adımlar ile cesurca yürümeleri. Yazmak, duygu işi. Özgür bırakılan her duygu da eyleme dönüşerek hareketini bulur.
Yazı yazmak benim için bir dışa vurumdu. İfade edemediğim birçok duygumu, yazarak zihnimden atıyordum. Ortaokul çağlarında bu durum, günlük rutinim olmuştu. Fakat, “Günlük” tutmak gibi değildi, yazdığım her yazıyı anında yırtıyordum. Lise zamanında şiire ağırlık verdim, deftere yazmaya başlamıştım. Derken yılların ve birikmiş duyguların da etkisiyle, içime sığmaz bir dünya birikti. Bunu, paylaşmam gerektiğini hissetmeye başladım. Dergilerde öykülerimin yayınlanmasıyla beraber kitap yazma yolculuğum da şekillenmiş oldu.
Ümit YABAN: Yazım ve yayınevi bulma safhalarında zorluklarla karşılaştınız mı? Kitabınızı raflarda gördüğünüz o ilk ân neler hissettiniz?
Canel IŞIK: Tabii, her alanda olduğu gibi tedirginlik ve korkularım vardı. Fakat, bu riski göze almak gerekiyor. Yazım anlamında, öykü şekillendirme, olay örgüsü konuları ile ilgili geliştirici yazarlık atölyesi dönemim oldu. Sonrasında, edisyon aşamasında editörümü kendim şans eseri buldum. Yayınevi bağlamında da, yine yönlendirmeyle, çok zorluk yaşamadım diyebilirim.
Kitabımın ilk kapak tasarımını gördüğüm zaman, ismimi üzerinde yazılı gördüğümde, beklenmedik anda mucize haberi almış gibi mutlu ve şaşkın hissettim. Defalarca aynı kareye baktım. Satışa çıktığı anda, bu duygu daha da katlandı. Sonrasında imza günleri, değer katan pusula niteliğindeki yorumlar. Ailenizin ve sevdiklerininiz şaşkın sevinçleri. Daha önce hiç görmediğiniz insanlar ile ortak duygular paydasında tanışmak. Ve onların kalplerine tercüman olabilmenin sevincini paylaşmak. Ben şuna çok inanıyorum : “Duyguların ortak olduğu dil bizi her zaman bir arada tutar”.

Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı? Malum yaşam büyük bir koşuşturma bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?
Canel IŞIK: Evet, bu da çok önemli bir soru tabii yazarlık için. Zira, alışkanlık olmayan her eylem yavaşlar. Yoğun şehir hayatında, olabildiğince sessiz gecelerde kalemimi konuşturuyordum. Haftada en az üç ya da dört gün yazı yazmak gerektiğini düşünüyorum. Hatta, bir öykünün dört beş düzenleme sonrası ancak şekillenebildiğini göz önüne alırsak, bu tüm hafta hemen hemen her gün edisyon yapmamız gerektiğini de gösteriyor bize.
Ümit YABAN: Yazmak sizce hastalıklı bir durum mu yoksa terapötik bir yolculuk mu? Siz nasıl başlayıp, kim olarak çıktınız bu yolculuktan?
Canel IŞIK: Bence kesinlikle terapötik bir yolculuk. Şöyle düşünelim, nasıl ki iç sıkıntımız olduğu zaman hemen bir arkadaşımızı arayıp dertleşme ihtiyacı duyuyorsak. Bu durumu da kalem ve kağıt ile dertleşme gibi düşünün. Kahvenizi yudumlarken, size eşlik eden iç sesiniz.
Ümit YABAN: Öykülerin tamamı gerçek hayatta başınızdan geçmiş hissi veriyor ya da yaşandığına şahit olduğunuz? Özellikle “Adı Kadın”daki yıldırmayı siz mi yaşadınız ve iş yerlerinde kadına uygulanan yıldırmanın fazla olduğuna inanır mısınız?
Canel IŞIK: Evet, öykülerimde yaşanmışlıklar da var şahit olduklarım da. “Adı Kadın” daki öyküm de şahit olduğum kendi mesleğimdeki mobingn üzerine yazılı bir öyküm. Bilgi ve beyin gücünün arka planda tutulup, fiziki gücün yetersizliğini öne sürerek yıldırılmaya çalışılan bir meslektaşımın hikayesi.
Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarlar kimler?
Canel IŞIK: Birçok klasik ve yeni yazarlar var, benim için her yazı önemli. Çünkü, hepsi birer duygu. Ben, Rus edebiyatını çok seviyorum. Dostoyevski, Tolstoy ve Puşkin eserlerini çok sevdiğim yazarlar. Türk yazarlarımızdan Yusuf Atılgan, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali ve günümüz şairlerinden Nilgün Marmara, Ayşe Kulin, Buket Uzuner eserlerini okumaktan en çok keyif aldığım yazarlarımız.
Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.
Ümit Yaban’la “İlk Ümit” Röportaj Serisi Novelius Edebiyat’ta…
29.07.2023 © Novelius Edebiyat