Hileli Tartı Yazar: Joseph Roth 🇦🇹 Dost Kitabevi - 123 Sayfa
✏️ Avusturyalı yazar ve gazeteci Joseph Roth ‘un “Hileli Tartı” isimli muhteşem ötesi romanıyla herkese merhaba.
✏️ Daha önce Joseph Roth’un, “vasiyetimdir” diyerek özel bir paye verdiği, “Aziz Ayyaşın Efsanesi” isimli uzun öyküsünü okumuş ve beğenmiştim. Fakat son okuduğum eseri, “Hileli Tartı” abartısız söylüyorum, okuduğum en iyi metinlerden biri olarak, “en sevdiklerim” listesinin tepesine bağdaşını kurup bir güzel yayıldı.
✏️ En başta romanın konusunu çok çok beğendim. İkinci olarak romandaki karakterlerin (kötü karakterler de dahil buna) hepsini öyle bir ustalıkla işlemiş ki yazar, okurken tüm bu karakterleri adeta bir film izliyormuşum gibi seyrettiğimi sandım. Fakat tüm bunlardan daha önemlisi ve daha övgüye değer olanı, yazarın tüm eser boyunca ortaya koyduğu hafif alaycı ama sıcacık anlatımıydı. Bir cümleler, bir teknikler… Adam resmen sanatçı!
✏️ Keşke daha uzun olsaydı. Bitmemesi, daha uzun sürmesi için uğraştım, dönüp dönüp aynı sayfaları tekrar tekrar okudum ama bitti.
✏️ Kısaca eserin konusu: On iki yıl boyunca astsubay başçavuş olarak ülkesine hizmet veren Anselm Eibenschütz, genç karısının ısrarlarına daha fazla dayanamayarak çok sevdiği askerlik işinden istifa eder. Ordudan ayrılan astsubaylara memuriyet hakkı tanınmıştır ve kahramanımız Anselm, daha cazip seçeneklerde boş kadro bulamadığı için küçük bir kasabada denetleme memuru olarak çalışmayı kabul eder. Tası tarağı toplayıp Zlotogrod kasabasına taşınır ve olaylarda başlar. Hem Anselm’in hem de evliliğinin başına türlü türlü hadiseler gelir. Yeni hayatında kahramanımız, askerliği, yeni işi olan (Zabıta memurluğuna benzeyen) denetleme memurluğu işini, evliliğini, aşkı, kasaba insanlarını, esnafları ve daha pek çok şeyi sorgulamaya başlayacaktır…
🍀 Son olarak, işin ekstra hazin bir yanı da vardır. Şöyle ki; birbirinden değerli eserler veren Joseph Roth, kırk dört yaşında, sefalet ve borç içinde hayata gözlerini yummuştur.
Ve insanların arasında öylece tek başına kalmaktan daha korkunç bir şey olamaz.
Ölüler unutuldu, her zaman olduğu gibi unutuldular. Gömülür ölüler, onlar için gözyaşı dökülür ve en sonunda da unutulurlar.
Evde bebek ağlıyordu. Ne büyük bir mucizedir bebeklerin ağlaması. Onlar gayrı meşru olup olmadıklarını bilmezler. Ağlayıp sızlamaya ve bağırmaya hakları vardır.
Ümitsiz ve çaresiz insanlar para harcar.
Birçok insan gerçeğin küçük bir kısmını bile öğrenemeden ölüp gider. Gerçeği belki de öteki dünyada öğrenirler. Ama bazıları, gerçekte ne olduklarını bu dünyadaki yaşamlarında öğrenme şansını yakalar. Olup bitenlerin çoğunlukla ansızın farkına varıp korkunç bir dehşete kapılırlar. İşte Eibenschütz de bu tür insanlardandı.