23.10.2022 © Novelius Edebiyat
Yazan: Mehmet BAHÇECİ
‘Tereddüt Çizgisi’ Yazar Necla Akdeniz’in 2022 Yılı nisan ayında Agora Kitaplığı etiketiyle okurlarla buluşturduğu üçüncü romanı. Yazarın aynı yayınevince yayımlanmış iki romanı daha bulunmakta. Bunlardan ilki 2018 Yılı mart ayında görücüye çıkan ‘Gökkuşaksız’ ve ikincisi de 2019 Temmuz ayında yayımlanmış olan ‘Kaotika’ isimli romanlarıdır.

14.05.2022 Tarihinde, Kadıköy Mephisto Kitabevi’nde tertiplenen ve bizim de büyük bir mutlulukla iştirak edip sitemizde haberleştirdiğimiz Tereddüt Çizgisi romanı imza etkinliğinin, naçizane incelememize veri teşkil ettiğini söylersek, sanırız abartmış olmayız. Bu vesileyle gerek Necla Hanım’ın gerekse de diğer seçkin katılımcıların konuşmalarından derlediğimiz içeriğimizi tekrar okumak suretiyle bu özel gündeki sohbeti hatırlamış ve bir kez daha istifade etmiş olduk. Eserle ilgili eşsiz bir kaynak anlamını taşıyan bu içeriğimize bu linki tıklayarak kolayca erişebilirsiniz. Biz de o gün ki konuşulanlara atıflarda bulunarak, orada dillendirilmiş olan söz ve düşüncelerden alıntılar yaparak incelememizi zenginleştirmeye çalışacağız. Dileriz, okuyanlar için verimli bir çalışma olur.
Yazar Necla Akdeniz’in 14.05.2022 tarihli imza günü etkinliği konuşmasından bir alıntı. Necla Akdeniz: “Aslında Rüya (romanın baş kahramanı) kendini ne kadın ne erkek olarak hissediyor ama hayvanlara daha çok yakınım diyor. Hayvan olmayı deniyor, bitki olmayı deniyor. Kendini insanlıktan sıyırmak için bir sürü denemeleri oluyor. Kendi tabiriyle: ‘unutmama’ hastalığına yakalanmış bir kadın Rüya. Doktorların tabiriyle şizofren, çevresinin tabiriyle kaçık kadın, arkadaşlarının tabiriyle ucube. Sürekli bir isim takıyorlar ona. Ama o kendini hiçbir şekilde hiçbir şeyle sınırlamak istemiyor. Bir anlamda post hümanist bir roman. Yayınevimizin sahibi Osman Akınhay’dan çıktı bu ifade. ‘Necla Hanım, bir manifesto yazmışsınız,’ dedi.”
Eserin yayıncısı Sayın Osman Akınhay’a katılmamak mümkün mü? Kesinlikle ama kesinlikle manifesto niteliğinde bir roman Tereddüt Çizgisi. İnsan, hayvan, bitki ve tüm doğa, kısacası evrendeki tüm canlıların eşit olduğunu, ahenkli bir bütünün birbirinden üstün olmayan parçaları olduğumuzu savunan Rüya’nın öyküsü elbette posthümanist bir manifesto niteliğindedir.

Tereddüt Çizgisi romanını okuma deneyimimiz boyunca hatırımıza gelen birkaç iyi eserden biri de Siddhartha idi. Hermann Hesse bu kült romanı hakkında şöyle der: “Tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.” Eserin yazarı Hermann Hesse’nin de ifade ettiği üzere, geçerliliğini her çağda koruyacak, zamanlar ötesi bir metindir Siddhartha. Tekrar incelemeye konu romanımıza dönecek olursak… Belki bilinçli olarak, belki de yazım yolculuğunun sürprizlerle dolu tabiatı nedeniyle, tıpkı Siddhartha romanında olduğu gibi son derece evrensel bir metni kaleme aldığını görüyoruz Necla Akdeniz’in. Zaman ve mekân gibi mevhumları aşan, onların üzerinde bir yerlerde konumlanmayı ve hatta tüm evrene seslenmeyi başaran bir eser, güçlü bir haykırış, haklı bir isyan Tereddüt Çizgisi.
Kitapta geçen bazı cümleler klişe sloganları, duvar yazılarını andırsa da eserin genel havası içinde hiçbir sorun teşkil etmiyor, eriyip gidiyorlar. Zira eserde ele alınan mevzuların ağırlığı, yazarın bu mevzuları ortaya koyarken ki o samimi tavrı, o derinlikli çabası her türlü övgünün üzerinde. Ve genel manada (tırnak içinde) marjinal bir karakterin marjinal düşüncelerini sunmaktadır. Katılmadığımız, belki abartılı bulduğumuz düşünceleri, yaklaşımları yok muydu Rüya’nın? Elbette vardı. Tamamen katıldığımız ve desteklediğimiz birçok görüşü olduğu gibi… Fakat sanılanın aksine, aynılıkları ve çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri savunan kitaplar değil farklı ve marjinal olduğu düşünülen kitaplar geliştirir bizleri. Haruki Murakami’nin dediği gibi: “Sadece herkesin okuduğu kitapları okursan, sadece herkesin düşündüğünü düşünürsün.” Talep etmemiz gereken kitaplar işte böyle kitaplardır. Farklı ve çok boyutlu düşünme anlamında Tereddüt Çizgisi, bizim açımızdan oldukça ufuk açıcı bir metindi.
“Sanıldığı gibi atomlardan değil, hikâyelerden yaratılmıştır insanlar.”
Tereddüt Çizgisi, Sayfa: 13, Agora Kitaplığı, Necla AKDENİZ
Gelelim eserin konusuna… Manifesto dedik, evrensel bir metin dedik, şöyle güzel metin, böyle güzel metin dedik, ama dikkat ettiyseniz eserin konusu hakkında hemen hemen hiçbir şey söylemedik. Bunu biraz da bu işin zorluğu nedeniyle böyle yaptık. Zira Tereddüt Çizgisi romanı öyle tuhaf bir konuya sahip ki, (elbette iyi anlamda bir tuhaflık bu) sanki tüm insanlığın dertlerinden, gelmiş geçmiş tüm toplumların en önemli sorunlarından bahsederken, aynı zamanda hiçbir şeyden bahsetmemekte. Sanki net bir olay örgüsü yok gibi… O kadar alışılmadık bir eser ki, kahramanının cinsiyeti dahi flu bırakılmış. Yine imza günü etkinliğine atıfta bulunursak, Yazar ve Yönetmen Korkut Akın bu konudaki düşüncesini şöyle dile getirmişti, Korkut Akın: “Bir ilginç noktasını söyleyeyim, madem LGBTİ bireylerden başladık, romanın kahramanının cinsiyeti yok. Erkek? Evet, erkek. Ben okurken erkek de oldu ama bir yerlere geldiğim de acaba daha çok kadın mı? Sonra kadın da oldu. Yok, galiba erkek? Yani roman kahramanının cidden bir cinsiyeti yok. Kim neyi nasıl istiyorsa, kim neyi nasıl düşlüyorsa öyle. Ve sanıyorum erkek gibi ama kadın, kadın gibi ama erkek diyebileceğimiz bu kahramanla, değişik ve farklı düşler geliştiriyoruz. Geçtiği yeri aydınlatan, bize yeni bir ışık huzmesi yaratan değişik ve farklı bir kahraman. Onlarca soru işaretini çözüyor yazar. Ve okurken sizin kafanızda da onlarca hatta yüzlerce soru işareti oluşuyor. Ve siz de her birini teker teker çözüyorsunuz ancak şöyle bir nokta var, o hep olan bir şeydir, her çözdüğünüz soru işareti karşınıza on tane daha soru işareti getiriyor. Ve inanılmaz bir hareketlilik. Ve inanılmaz bir heyecanla devam ediyor roman.”
Konu anlamında değilse bile kurgu ve içerik anlamında şunları söyleyebiliriz: Kurgusal anlamda çoğunlukla soyut ve muğlak bir atmosferde geçen bir metne sahip roman. Olay örgüsünden ziyade kahramanın zan ve suizanları devrede. Rüyalar, anılar, iç konuşmaları, serzenişler, sesler, ki sesler romanda çok önemli bir konuma sahip, kahramanın günlüğüne yazdıkları ve birtakım objelerle sürdürülen diyaloglarla ilerleyen hem sonraki sayfalar adına merak uyandıran hem de anlatının neresinde olduğumuzu, tam olarak ne okuduğumuzdan şüpheye düşüren, sorgulatan bir roman. Tekrar edelim ve kitabı okumak hevesinde olanları uyaralım ki, olaya ve aksiyona dayalı bir metin hayali kurmakta iseniz, eliniz boş dönebilirsiniz. Gündelik hayatın sıkıcı atmosferinden bunalan dertli ruhlara bir nevi yol haritası sunan, bak bir de böyle bir anlayış, böyle bir dünya yaratmak mümkün olabilir mi acaba dedirten, ciddi manada okuru sorgulatan bir eser Tereddüt Çizgisi. Kapitalist sisteme, her türlü baskı, tahakküm ve dayatmacılığa en sert perdeden eleştirisini getiren kâh şiirsel kâh destansı bir coşkuyla çağlayan bir metin. Üstelik oldukça zengin bir kelime haznesiyle yazılmış olması da cabası. Daha ne olsun? Tüm bunlar en az olay örgüsü kadar mühim zenginlikler değil midir? Bu noktada yine imza günü etkinliğinden ama bu sefer Şair Sezai Sarıoğlu’nun konuşmasından bir pasajı alıntılamamız yerinde olacaktır. Sezai Sarıoğlu: “Yaralarımız olduğu için yazarız biz. Necla’nın da belli ki yaraları var. Peki bu yara ne? …demin bir arkadaşımız söyledi, bu tür kitapların itina ile izinin sürülmesi lazım. Yani düz okumalara uygun bir kitap değil Tereddüt Çizgisi. Dönüp dönüp okunması gereken kitaplar vardır. Bu labirentten çıkmak için, yani bir ip bağlayacaksınız kendinize mitolojideki gibi kaybolmamak için arada duracaksınız, o yükle kitabın dışına çıkacaksınız, arada notlar alacaksınız. Yani düz okumayı, düz okuru reddeden, onun yerine organik okur, düş okur, okur-yaşar okur diyorum ben, yani okur-yaşar okuru talep eden bir okuma…” İşte Sezai Bey’in de çok güzel ifade ettiği gibi düz okuru ve o çok aşinası olduğumuz klasik okumaları reddeden bir eser Tereddüt Çizgisi. Kesinlikle notlar alınarak, paragraf paragraf üzerine eğilerek, hatta sık sık başa dönülmek suretiyle bir daha bir daha okunmayı arzulayan bir eser. Pratik hayatla, edebiyatla, felsefe ve siyasetle olan iz düşümlerinin iyi etüt edilmesi, tüm bu disiplinlerin farklı bir gözle sorgulanmasını talep eden bir eser.
“Cinsel yolla bulaşan en tehlikeli virüstür aile.”
Tereddüt Çizgisi, Sayfa: 50, Agora Kitaplığı, Necla AKDENİZ
Toparlamak gerekirse… Necla Akdeniz adeta modern insana guruluk yaptığı bu güzide eserinde, okuruyla mükemmel bir frekans tutturmuş. Hiç de zorlama ve yapmacık görünmeyen mükemmel bir içtenlikle baş kahramanı Rüya’yı coşturdukça coşturmuş. Nereden bakıldığına bağlı olarak oldukça karamsar ve fakat bir o kadar da umut vaat edici bir metin kaleme almış. Kanaatimizce, roman ya da öykü gibi değil de bir başucu kitabı, bir tür rehber kitap gibi değerlendirilmeli ve zaman zaman tekrar okunmalı.
K Ü N Y E:
Eser: Tereddüt Çizgisi
Tür: Roman
Yazar: Necla AKDENİZ
Yayınevi: Agora Kitaplığı
Basım Yılı: 2022 Nisan
Sayfa Sayısı: 170
Diğer eser incelemelerimizi okumak için lütfen tıklayınız…
23.10.2022 © Novelius Edebiyat
“İnceleme: Tereddüt Çizgisi” üzerine bir yorum