ismail uluöz

2022 Yılı Edebiyat Soruşturması – Bölüm 20: İsmail Uluöz

19.01.2023 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ+

2022 Yılı Edebiyat Soruşturması –

Bölüm 20: İsmail Uluöz

NOVELİUS EDEBİYAT Editörün Notu: 2022 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2022 Yılında çıkan kitaplardan en beğendikleriniz hangileri oldu?

Cevap 1:

Yazdığım kitaplardan ötürü okumalarımda işlevsel bir yol seçmiş durumdayım. İkinci kitabım için ağırlıklı olarak tarih okurken şu an yazmakta olduğum üçüncü kitabım için tarihle birlikte mitolojiye yoğunlaştım. Bundan sebep yeni yayımları pek takip edemedim. Edebî metinler bir kaçış yeri olarak arada sırada nefes aldığım güzergâhlar oldu. Bunlar arasında yeni doğmuş bir sanat çiçeği yoktu. Zira daha ziyade klasik metinlerdi. Tabii söz konusu durum beni öneri vermekten alıkoyamıyor. Çünkü güzellikle paylaşım siyam ikizleri gibidir. Onları ayırmak zordur. Bu yüzden naçizane iki önerim olacak: Birincisi Huzursuzluğun Kitabı. Pessoa, âdeta dil simyacılığı yapmış. Doğru sözcükleri ustalıkla bir araya getirip altın gibi göz alıcı cümleler meydana getirmiş, sonra da o altınlarla sanatsal bir saray inşa etmiş. Orta konulan fikirlerden hazzetmeyebilirsiniz, huzursuz olabilirsiniz, yorulabilirsiniz hatta benim gibi bir yazarsanız kıskançlıktan ötürü Pessoa’dan nefret bile edebilirsiniz. Lakin eğer dilin o saf aromasını tatmak istiyorsanız bu kitap sizin için biçilmiş kaftan. Okuyanların okumayanlara çağrı adına tellallık yapması gereken kitaplardan birisi. Ben sıramı savdım, sıra sizde…

İkinci önerimse Sahilde Kafka. Normalde bir kitabı okurken yazarın zihninden ve gönlünden taşanlarla haşır neşir olduğumu hissederim. Ama Sahilde Kafka’da böyle olmadı. Yazar sanki beni o büyülü anlatımıyla karmakarışık zihin dünyasının içine soktu ve yer yer tuhaf hissetsem de yarattığı çekimin etkisiyle o çıkışı gösterene kadar oradan ayrılamadım. Serap gördüğünün bilincinde olmasına karşın serabın peşinden giden bir Bedevi misali, kendime engel olamayıp o mistik vahanın peşinden gittim. Bu bağlılığı sağlayabilmek fevkalade bir beceri.

Soru 2:

2022 Yılında, edebiyat gündemini meşgul eden konulardan biri de edebiyat ödüllerinin gerekli olup olmadığı tartışmasıydı. Bu konuda neler düşünmektesiniz?

Cevap 2:

Mevzubahis ister bir ödül olsun ister bir kavram isterse de bir kurum, kişisel hatalardan ötürü o kişilerin ilişki içinde olduğu şeyleri günah keçisi yapmayı makul bulmuyorum. Gerek siyasi saiklerle gerekse de popülizm hastalığından mütevellit ödüller konusunda adil sonuçlar ortaya çıkmayabilir ama çıkıp da “Bunlar gereksiz!” demek yanlış olur. Zira bu, “Ödülleri kaldıralım.’’ düşüncesine de kapı aralar ve bizi uzun vadede bir nevi edebî anarşistliğe götürür. Eğer o ödüller, bir kişiyi dahi teşvik ediyor, bir kişinin dahi içinde yaratma ateşi körüklüyorsa faydalı demektir. Nitekim böyle olduğu da şüphe götürmezdir. Her insan için motivasyon kaynağı farklıdır ve bazıları için bu, somut şeylerdir. Hele ki Türkiye gibi sanatın arka planda olduğu ülkelerde birilerini bu yönde güdülemenin zorluğu ve dolayısıyla değeri ortadayken bir itki kaynağına darbe vurmamalıyız diye düşünüyorum. Bence daha doğru soru ‘’Ödülleri nasıl daha adil ve verimli kılarız?’’ olmalı. Yapıcı bir eleştiri kültürüyle bu konuda önemli aşama katedebiliriz. Sonuç olarak ödüllerin ‘’şu anki’’ hâlleriyle pek de itibarlı olduğunu söyleyemem. Yalnızca pragmatist bir tavırla, katalizör etkisini göz ardı etmekten geri duruyorum.

ismail uluöz

Soru 3:

Edebiyat mirası açısından dikkate değer bulduğunuz üç ülkeyi nedenleriyle sıralamanızı rica etsek yanıtınız ne olurdu?

Cevap 3:

Birincisi Rusya. Tolstoy, Dostoyevski, Gogol, Gorki, Turgenyev gibi ustalar, kuşkusuz pek çok kişiye edebiyatı sevdirmiştir. Klasik Rus edebiyatının kendine münhasır, vakur bir havası var. Ötemizde berimizde boy gösteren ama yüzeysel bakışımız nedeniyle önem atfetmediğimiz insanların yaşamına dokunan; dibimizde patlak verse de farkına varmadığımız durumların, olayların iç yüzünü olağanüstü bir canlılıkla aktaran, gerçekleri çarşaf çarşaf ortaya döküp toplumun ve bilhassa toplumu o vaziyete düşürenlerin ipliğini pazara çıkaran, muazzam dil kullanımıyla üst düzey doyum sağlayan kalemler elbette övülesidir. Açtıkları ufuk ile edebiyatın gelişimine katkılarını ifade etmek güç.

İkincisi Fransa. Elbette fevkalade nesir yazarları var lakin ben özellikle şiir konusundaki çığır açıcı zenginliklerinden ve pek çok edebî akımın doğum yeri olmalarından ötürü onları bu küçük listeye dâhil ettim. Sanat alanında dünyaya yön verebilmiş bir ülkeyi listeye almamak haksızlık olurdu.

Üçüncüsü ise ABD. Üretkenliklerini “nitelikli’’ yaratımlarla muhafaza edebiliyor olmaları takdire şayan.

Soru 4:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması adına yeni yılda (yayınevi-yazar-okur üçgeninde) neler yapılmalı? Ve 2023 yılından beklentileriniz nelerdir?

Cevap 4:

Kutuplaşmayı bırakmak büyük bir ilerleme olur. Yayınevlerinin siyasi tutumları dolayısıyla “Benden olmayan gelmesin.’’ mottosunu edinmeleri, yazarları yepyeni bir güçlükle baş başa bırakıyor. Zaten para, estetiğin önüne geçtiği için “popüler ol(a)mama’’ günahına bulaşmış olan yazarların eserlerinin niteliği beşinci plana atılmış durumda. Bundan ötürü de bu günahkâr yazarlar için kitaplarını basacak bir yayınevi bulmak, samanlıkta iğne aramakla eş değer duruma geliyor. Bu yetmiyormuşçasına bir de siyasi tasarrufların yarattığı engeller işin içine girince süreç iyice yıpratıcı oluyor. Yazar; mülakat kovalayan bir işsiz oluyor, partizan oluyor ama bir türlü “sanatçı’’ olamıyor.

Güzel olan güzeldir. Kişinin siyasi görüşü bunu değiştirmez. Elbette “Sınır olmamalı.’’ demiyorum fakat sınırların fazla dar ve katı olduğu da kuşkusuz. Toplumun “aydın’’ kesimini temsil eden insanların belli başlı çevrelerde “hoşgörü’’ nutukları atıp sonra da riyakâr bir tavırla aksi davranışlarda bulunması, toplumun alt kesimindeki karanlığı biraz daha zifirî hâle getirmekten, toplumda var olan gerginliğe tüy dikmekten başka bir işe yaramaz. Afili sözlerle, kof insancıllıklarla, sözde nesnellikle kişisel kandırmacaların yolu yapılabilir lakin gelişimin yolu yapılamaz.

Yazar İSMAİL ULUÖZ‘ün Yazıları İçin Lütfen Tıklayınız…

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

19.01.2023 © Novelius Edebiyat

2022 Yılı Edebiyat Soruşturması – Bölüm 20: İsmail Uluöz” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın