Röportaj: Bora Zaim – Uğur Karabürk

15.01.2024 © Novelius Edebiyat

Ennerhia atmosfer olarak nasıl bir diyar diye kendime sorarsam eğer buna cevaben gri bir yapıda diyebilirim. Ne tamamen karanlık bir hava ile örtülü ne de pespembe umutların sürekli yeşerdiği bir yer… Hatta biraz daha düşürsem… Sanırım karanlık bir atmosfere bir adım daha yakın… Ya da en azından hikâyeleri yazdıkça grinin tonu koyulaşıyor… Evet, öyle olmalı…

BORA ZAİM

Röportaj: Bora Zaim - Uğur Karabürk

Uğur Karabürk: “A’qutum Soyu” ve “Kanın Kaderi” adında iki tane yayımlanmış romanın var. Seni biraz daha yakından tanıyabilir miyiz? Bora Zaim kimdir?

Bora Zaim: Evet, en zor soru belli ki ilk olanı… Üretmeyi, hayal kurmayı, bunlar hakkında düşünüp muhabbet etmeyi seven biriyim. Üniversitede İngilizce işletme bölümünden mezun oldum. Özel sektörde çalışıyorum, dolayısıyla işten artakalan limitli zamanı mümkün olduğunca yazmaya ayırmaya uğraşıyorum. Öyle ya da böyle bir şekilde hobi olarak da olsa fotoğraf çekmek hayatıma dahil olabiliyor. Bunun haricinde kendi çapımda felsefeye meraklıyım; genel olarak ahlak ve varoluş felsefesi üzerine sohbet edip fikir alışverişi yapmaktan hoşlanırım. Müzik zevkim çeşitlidir: Klasik müzikten metal, new-age, rap, elektronik müziğe kadar zevk alarak dinlediğim grup ve kişiler mevcuttur.

Sistemsel ve deterministtik yaklaşımları seviyorum. Her nedense düşünce yapım da bir şekilde akıp genelde o yola doğru gidiyor. Bu bağlamda ilk kitap benim için kurulacak olan o hayal ve üretim sisteminin ilk adımıydı. Elbette kitap yayımlanmadan önce belli bir sistem içinde olmayan Ennerhia evreni bu vesile ile temele, platforma, kurala oturtulup bir diğer deyişle ise ete, kemiğe bürünmüş oldu; sonrasında ise bunu ikinci kitap doğası gereği takip etti.

bora zaim

Uğur Karabürk: Fantastik edebiyata ilgin ne zaman ve nasıl başladı? Okumalarını da daha çok fantastik tür üzerinden mi yapmaktasın?

Bora Zaim: Kendimi bildim bileli, diye klişe bir cevap versem sanırım yanlış olmaz. Fantazyanın edebiyat alanının yanı sıra oyun, film, etkinlik olsun genellikle kendimi ilk bulduğum yer öncelikli biçimde kurgu ve fantazya oluyor. Elbette bunu doğrudan ejderhalar, büyüler, kılıçlar gibi kısıtlı düşünmemek gerekli; bunun içine bilimkurguyu da, low-high fanteziyi de, gizemi de, korkuyu da, ve benzeri ilintili türleri katarak söylüyorum. Burada benim için anahtar kelime: Kurgu

Nasıl başladığının belli bir kırılma noktası yok; bunu kişiliğin bir sonucu olarak düşünebiliriz sanırım. Hayal kurmanın, üretmenin, yaratmanın, kurgulamanın verdiği hazzı aldıktan sonra bundan geri dönüp vazgeçmek zor. En azından benim için öyle; akşam kafamı yastığa koyduktan sonra bile çocukluğumdan beri uykuya dalabilmek adına bir alışkanlık olarak -sürekli yarım kalan- düşler kurarım. Bu kendiliğinden olan bir şey.

Okumaları fantastik kurgu üzerine yapmaktan hoşlanıyorum. Kurgu dışı olarak ise felsefe, tarih, araştırma kitapları okumaktan hoşlanırım fakat artık eskisi kadar ne yazık ki buna vaktim olmuyor.

Uğur Karabürk: Her iki kitap da “Ennerhia Anlatıları” başlığı altında yayımlanıyor. Bizlere Ennerhia evreni hakkında bilgi verir misin?

Bora Zaim: Evet, kitaplar Ennerhia adında bir kurgu evrende geçiyor. Bu nedenle de anlatılan hikâyeler için üst başlık olarak “Ennerhia Anlatıları” koymayı uygun gördüm; kitapların kendilerini ise bütünlük arz etmesi açısından alt başlıklar altında adlandırdım.

Ennerhia toplamda on bir kıtadan oluşuyor; fakat bu sadece fiziksel tarafı için geçerli. Bunun haricinde metafiziksel diyarlar da mevcut.

Yaşam ve yapısal olarak bir orta çağ esinlenmesi mevcut. İnsan ırkının baskın olarak yaşadığı evrende, kıtalara göre farklılık gösterse de, azınlık sayabileceğimiz şekilde elfler, cüceler, norncnalar (boynuzlu insan), goblinler, vampirler, kurt adamlar, ve benzeri bir çok elementi de hakkıyla görmek mümkün.

bora zaim

İlk kitap “Telaes” adında bir kıtada geçerken ikinci kitap “Aezudell” adında başka bir kıtada geçiyor. Her bir kıtanın kendine özgü siyasal, sosyal, ekonomik, dini yapılanmaları mevcut ve birbirlerinden bu özellikleri ile ayrılıyorlar; hatta bir kıtanın kendi içindeki krallıklar ve diğer siyasi yapılar da farklılık gösteriyor.

Ennerhia atmosfer olarak nasıl bir diyar diye kendime sorarsam eğer buna cevaben gri bir yapıda diyebilirim. Ne tamamen karanlık bir hava ile örtülü ne de pespembe umutların sürekli yeşerdiği bir yer… Hatta biraz daha düşürsem… Sanırım karanlık bir atmosfere bir adım daha yakın… Ya da en azından hikâyeleri yazdıkça grinin tonu koyulaşıyor… Evet, öyle olmalı…

Uğur Karabürk: Ennerhia evreninde Enerce adında bir dilden bahsettin ve halkın kendi para birimi dahi mevcut. Özellikle Enerce dili nasıl bir dil? Kendine ait bir grameri var mı?

Bora Zaim: Enerce, Ennerhia’nın kadim dili olarak kabul görüyor. Tüm dillerin Enerceden türediği düşünülüp diplomatlar, din adamları, iyi eğitimli aristokratlar, akademisyenler gibi toplumun üst kademesinde bulunan kişiler tarafından biliniyor. Sıradan halkın Ennerce bilmesi pek olağan karşılanmıyor; böyle bir durumda o kişi hakkında farklı kanılara varılabiliyor.

Enercenin bir de kutsiyet atfedilen tarafı var. Tanrılar buyruklarını kimi zaman Enerce bildirip kutsal kitaplar da bu dilde yazılıyor. İbadetler yine bu kadim dilde yapılıyor. Sadece din açısından değil, büyülerin de Enercenin bir biçimde şifrelenmiş formuyla yapılıyor olması onu Ennerhia evrenin olmazsa olmaz bir yapı taşı hâline getiriyor. Enerce olmazsa Ennerhia da olmaz.

Bu kadim dili kullanmadan önce ilk başta dilbilgisi temeli oluşturdum. Belli bir gereksinim dahilinde sözlük hazırladım. Kitapta veyahut herhangi bir yerde görülen Enerce tamamen matematiksel bir altyapıya sahip anlamlı cümlelerden oluşuyor. Kitapta Enerce bir cümle okuduğunuzda anlamsız rastgele dizilmiş kelimeler değil, aksine gramer temeli olan sistemli bir dil okumuş oluyorsunuz.

bora zaim

Uğur Karabürk: “A’qutum Soyu” romanı 2020 yılında Giz Kitap tarafından yayımlandı. “Kanın Kader” ise 2022 yılında Edebiyatist Yayınevi tarafından okuyucuya ulaştı. Bu eserlerin bir okuma sırası var mı? Yoksa bağımsız bir şekilde okunabilirler mi?

Bora Zaim: A’qutum Soyu’nda Tamia adındaki ana karakterimizin hikâyesini okuyoruz. Telaes kıtasında geçen koşuşturmalı bir macera. İkinci kitap olan Kanın Kaderi’nde ise Bellu ve Natera ismindeki karakterler sahneye çıkıyor ve ilk kitaptan bağımsız bir hikâye ile zamansal olarak daha ileri bir tarihte geçiyor. Ayrıca, ikinci kitap birincinin aksine Aezudell adındaki farklı bir kıtada geçiyor. Okuma sırası fark etmiyor. İkisi de birbirinden bağımsız ana hikâyeleri ve karakterleri içeriyor; lakin her ikisi de Ennerhia evreninde geçiyor.

Uğır Karabürk: Son yıllarda Türk okurunun fantastik eserlere ilgisi nasıl?

Bora Zaim: Bence fantastik eserlere ilgi var, yok dersem doğru olmaz. İster kitap ister görsel alanlarda olsun bunu görmek zor değil. Edebiyat kısmında ise şöyle bir durum tespitim var özellikle yeni Türk yazarları etkileyen biçimde. Mevcut ekonomik sistem içerisinde bir kişi kitap seçeceği zaman bilindik, önde olan, iyi olduğu çevresince kendisine referans verilmiş eserlere öncelikli olarak yöneliyor; genelde daha önce hiç adını duymadığı bir esere şans vermekten çekiniyor. Bu elbette ki anlaşılabilen bir durum. Tabii ki hepsi benim kendi gözlemimden çıkardığım sonuçlar, tamamen öznel fikirler.

Uğur Karabürk: Biraz da mutfak kısmına geçelim. Şu anda yazarın mutfağında neler var? “Ennerhia Anlatıları”nda üçüncü kitabı okumak isteyenler, ne kadar daha bekleyecekler?

Bora Zaim: Ennerhia için düzenli bir şekilde çalışıyorum; fakat özel sektörde çalıştığım ana işim nedeni ile zaman konusunda gerçekten kısıt yaşıyorum. Üçüncü kitap için en iyi ihtimal belki 2024 sonu gibi düşünebiliriz fakat daha geç olması da kuvvetle muhtemel; dolayısıyla kesin tarih vermek pek mümkün görünmüyor.

Uğur Karabürk: Sorularım bu kadardı. Cevaplar için teşekkür ederim.

15.01.2024 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın