Öykü: Yağmurlu Yürek

11.12.2024 © Novelius Edebiyat

Yazar: Uğur ÜNEN

Yağmurlu Yürek

Yağmur bastırmıştı. Yüreğindeki acı iğneleri ruhuna nasıl saplanıyorsa işte öyle yağıyordu. Doğrusu bu acı ona huzur vermiyor da değildi. En hüzünlü olduğu zamanlarda yağmurun sesi onu dinginleştirir, bıçak kesiği vaat eden gerçekliğinden onu soyutlardı. Üstelik yağmurun dinmesini hiç istemediği anları yaşadığını da reddedecek hâli yoktu. Yağmur hele ki gece yağıyorsa ağlarken gülebilen bir tavra bürünür, gündelik yaşamın tüm boş telaşlarından kilometrelerce uzakta olduğunu hissetmenin özgürlüğünü tadardı. İnsanların sahteliklerine uyum sağlamak için görünmez maskesini takmasına gerek yoktu. Anlamsız didişmelerden, ruhsuz vücutlardan, hissiz bakışlardan ve gereksiz konuşmalardan muaf olmak! Ne hoştu!

Gece onun için arınmışlık boyutuydu. Hatalarından, günahlarından, keşkelerinden ve kayalığa dönüşmüş üzüntülerinden geçici de olsa ayrı kalabiliyordu. Kimi zaman sabahı düşünmeden uyuya kalması dahi garip gelmiyordu. Dünyada sayısız gariplik varken bu yaşadığı bir okyanus üzerinde yüzen toz parçacığıydı sanki. Birden kapının tak sesiyle irkildi. Bu saatte kim olabilirdi? Bu soru tek başında endişeyle yıkanmasına yetti. Yine de merak onu kapıya doğru yürüttü. “Kim o?” Ses yoktu. Sadece hışırtılar. Bir kez daha aynı soruyu sordu. Kapı deliğinden ürkek bir çocuk gibi dışarıya baktı. Kimseyi göremedi. Kapıyı açmaya niyetli değildi. İçeriye doğru yöneldi. Tam o sırada kapıdan yürek hoplatan bir tak sesi daha geldi. Nasıl yani?  Neler oluyordu? Hızla kapıya koştu. “Kim o dedim. Kim var orada?” Kapıyı sinirlenmenin getirdiği cesaretle açtı. Kilidi alelacele çevirdi. Sürgüyü sert bir şekilde itti. Kapıyı bir hışımla açtı. Bakındı. Kimse yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse dışarısı da yoktu. Sadece karanlığın uçsuz boşluğu vardı. İçine düşecek gibi oldu. Başı döndü. Sersemledi. Korku ve belirsizlik onu sarhoş etmişti. İmkânsızdı böyle bir şey. Kâbus mu görüyordu? Karanlığa adım atıp boşluğa düşse uyanır mıydı? Ürpertici esintiyi hissetti. Karanlık ne kadar uzuyordu ve boşluk ne kadar derindi? Bilemiyordu. Gerçekliğinden kopuvermişti. Hiç sevmediği gerçekliğinden. Düşündü. Belki karanlıktan gelen esinti ona gerçekliğinden gelen fırtınadan daha iyi hissettirirdi. Adımlamayı öylesine istiyordu ki! Zaten ha vardı ha yoktu bu dünyada. Boşluğa kendini bıraksa ne olacaktı? En fazla daha yere çakılmadan- yer varsa- korkudan ölüverir de ruhu baykuş olup karanlığın içine doğru uçardı. Geriye boş vücudu kalır, bir et yığını gibi dibe çarpardı. Peki ya öldüyse! Kapı çalmadan az önce. Belki de kapıyı ölüm çaldı. Gerçekten bilemeyecekti, boşluğa atlamadığı sürece. Atladı. Düşüyor düşüyor ama dibi göremiyordu. Sonsuzluğa genişleyen bu uzay boşluğunda doğrusu düşmüyor yükseliyordu. Düştüğünü sanmış fakat adım atma cesaretini göstererek yükselebileceğini fark etmişti. Korkularından oluşan siyah kıyafeti çıkarmış bir hâlde yepyeni ufkuna yaklaşıyordu. Yenilenebilmek için şansını denemek gerekiyordu. Biraz uzaklaşmak. Kendini bulmanın kendini bilmeyle başladığını tüm gücüyle yüklenmiş olarak ilerliyordu. Sonunda bir gezegene vardı. Bu gezegende nefes alan tek varlık kendisiydi. Kimseye ihtiyacı yoktu. Tamamen kendisi olabileceği bu ıssız fakat huzurlu yerde ilk kez içten gülümsedi. Bugüne kadar neden çerçevelerinden çıkmadığını sormak değil de yalnızca anda olmak istiyordu, şimdide var olmak.

Gece sona ermişti. Yakın arkadaşı telefonuna ulaşamadığından merak edip evine geldi. Kapıyı açan olmadı. Paspasın yanındaki saksının altında yedek anahtar olduğunu biliyordu. Anahtarı alıp kapıyı açtı. İçeri girer girmez adını seslendi. Cevap yoktu. Tedirgin bir hâlde yatak odasına ilerledi. Arkadaşı yerde uzanmış, hareketsiz bir şekilde öylece duruyordu. Ne olduğunu tam anlayamadan bir iç çekip o heyecan ve korkuyla hemen dışarı doğru koşarak yardım aramaya gitti. Yerde uzanan yürek ise bu dünyadan göç edip kendi olabildiği gezegene gitmişti.

SON

Kapak Görseli: Camille Pissaro, Meadow with Cows… of a Man… 1891

Kare Görsel: Albeberto Giacometti, Bust of a Man… 1954

Yazar Hakkında:

Uğur Ünen

Uğur Ünen, İzmir doğumlu. Küçük yaşlardan itibaren şiir ve öyküye merak sarmış, daha o zamanlardan yazma arzusuna kapılmış bir kalem erbabı. “Çürümüş” adını verdiği ilk şiir kitabı 2014 yılında, yine bir şiir kitabı olan “Vesveseli Gölgeler” ise 2022 yılında yayımlanmıştır. Şiir ve öykü türlerine ait birçok çalışmasına çeşitli edebiyat mecralarında yer verilmiştir.

11.12.2024 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın