22.06.2024 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban
“Ben farklı hikâyeler anlatmayı, ters köşe kurgular yapmayı, toplumun farklı katmanlarından karakterlerin iç dünyalarını ortaya koymayı ve deneysel metinler yazmayı çok seviyorum. Karakterlerimin gerçeğe yakın olması önemli fakat gerçek yaşamdan esinlendiğimde dahi o karakteri katmanlı bir kurgunun öznesi olarak ele almaya özen gösteriyorum.”
SİTARE KANŞAY SARAYÖNLÜ
Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.
Röportaj: Sitare Kanşay Sarayönlü – Ümit Yaban
Ümit YABAN: Sayın Sitare Kanşay Sarayönlü ilk kitabınız “Tanıdık“ı kutlarım, Parma Kitap basımı ile elimize geçti. Kuvvetli kaleminizi yansıtan öyküler okuduk, tebrik ederim. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Sitare Kanşay Sarayönlü kimdir?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Felsefe öğretmeni bir baba ile ev hanımı bir annenin iki kızından biri olarak (Antalya’da Liseyi okuduğum üç yıl dışında) Ankara’da, kitapların başköşede konumlandığı bir evde büyüdüm. İmkânlarımız çerçevesinde sinemaya, tiyatroya, sergilere götürülürdük. Babam birkaç enstrüman çalar, spor yapar, resim çizer, çok okur ve bizi de bu konularda desteklerdi. Dolayısıyla kitaplar, edebiyat ve sanatsal etkinlikler hep hayatımda oldu.
Diğer yandan yetişme çağında, pek çok X kuşağı neferi gibi, en önemli önceliğimiz bir an önce iyi bir üniversiteye kapağı atıp, hayatımızı kazanacağımız bir iş güç sahibi olmaktı. Ben de bu düşünceyle Hacettepe’de Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi okudum. Ardından Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptım. Otuz yıla yakın süredir de finans sektöründe çalışıyorum. Fakat edebiyat ve sinema hep yaşamımda oldu. Bir gün yazacağımı da hep biliyordum. Arada ufak tefek denemelerim oluyordu. Annem, babam, eşim, yakın çevrem “Yazmalısın,” diyordu hep. Beş yıl kadar önce bir gün yazmaya karar verdim ve o günden beri de hiç bırakmadım.
Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Önce seyrettiğim filmler, okuduğum kitaplar ve öykülerle ilgili inceleme yazıları yazmaya başladım. Kayıp Rıhtım’ın Yılın En’lerinde film incelemesi dalında okurların oylarıyla ikincilik ödülü dahi aldım. Ama asıl istediğim öykü yazmaktı. Yazı Çizi Atölyesi ve UMAG’da yaratıcı yazarlık ve öykü eğitimleri aldım. Gaye Dinçel, Fadime Uslu ve Doğuş Sarpkaya’dan aldığım eğitimlerin öykü yazma yetkinliğimin gelişmesine ciddi katkıları oldu. Gaye ile dostluğumuz sonrasında da devam etti. “Tanıdık”ın ilk okumasını ve editörlüğünü de o yaptı. Yeni öykücülere öncelikle çok okuma yapmalarını, klasik öykü yazarlarıyla birlikte Çağdaş yazarları da takip etmelerini öneririm. Yazım aşamasında bolca alıştırma yapmak da önemli. Öykü bir solukta oturulup yazılan bir şey değil benim için. Üzerinde çalışıldıkça güzelleşiyor. Sonrasında yazılanların tarafsız ve usta bir bakışla değerlendirilmesi adına atölye ya da editör desteği almak önemli. Her yazar atölyeye gidecek diye bir şey yok belki ama ben çok faydasını gördüm.

Ümit YABAN: Yazım ve yayınevi bulma safhalarında zorluklarla karşılaştınız mı? Seyhan Livaneli ve Tomris Uyar öykü yarışmalarında seçkilere girmeniz yayın evi bulmanızı kolaylaştırdı mı? Kitabınızı raflarda gördüğünüz o ilk ân neler hissettiniz?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Kitap dosyamın hazır hale gelmesiyle, kitabımın basımı arasında bir yıldan uzun süre var. Yarışmalardan aldığım dereceler benim için çok değerli fakat basım aşamasında yayınevlerinin bana yaklaşımında ciddi bir farklılık gözlemlemedim. Zeynep Eşin ile Tomris Uyar Yarışması’nın ödül töreninde tanışmıştık. Alakarga, Parma olarak yeni yazarları destekliyorlar. Faruk (Duman) Hoca ile birlikte dosyamı değerlendirdiler ve olumlu dönüş yaptılar. Böylece “Tanıdık” ın yolculuğu başlamış oldu.
Kitabımı gördüğümde elbette çok mutlu oldum. Özge Boz’un kapak tasarımını da çok beğenmiştim, içime sindi. İnsanın bu fani dünyada basılı bir kitabı olması hoş bir şey…
Ümit YABAN: Yazar ile yazdığı arasında nasıl bir bağlantı olduğunu düşünürsünüz? Öykücülüğünüz sizden bağımsız mıdır ya da bunun tam tersini söyleyebilir misiniz?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Atölye çalışmalarında gördüm ki herkes önce kendi yaşamından, kendisinde en çok iz bırakan olaylardan başlıyor yazmaya. Bir yazarın yazdıklarında kendi yaşamından, yetiştiği ortamdan, deneyimlerinden bir şeyler olmaması mümkün mü? Diğer yandan kendi iç dünyasında olup bitenin sınırlarına sıkışmış, kendini aforizmalar halinde tekrar etmekten öteye gidemeyen bir yazar olma riski de söz konusu. Bu yüzden yazarla yazdıkları arasındaki mesafe önemli bence.
Ben farklı hikâyeler anlatmayı, ters köşe kurgular yapmayı, toplumun farklı katmanlarından karakterlerin iç dünyalarını ortaya koymayı ve deneysel metinler yazmayı çok seviyorum. Karakterlerimin gerçeğe yakın olması önemli fakat gerçek yaşamdan esinlendiğimde dahi o karakteri katmanlı bir kurgunun öznesi olarak ele almaya özen gösteriyorum. Metinlerimde kendi bakışımın yansıması vardır elbet ama öykülerimin benden bağımsız, kendi başlarına var olmasını ve okurun zihninde yer edinmesini dilerim.

Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarları gerçekten çok merak ediyorum. Bizimle paylaşırsanız sevinirim.
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Ben seksenli doksanlı yılların feminist kadın yazarlarının kitaplarıyla büyüdüm. Duygu Asena, Erendiz Atasu, İnci Aral, Pınar Kür’ün yeri ayrıdır bende.
Çok polisiye okuyan biri değilsem de Ahmet Ümit’in bütün eserlerini takip ederim. Zülfü Livaneli sadece kitaplarıyla değil, müziğiyle, felsefesiyle toplumumuz için önemli bir değer. Yüzlerce yıl sonra da adı anılacak biri.
Nezihe Meriç, Tomris Uyar, Oya Baydar eski kuşak yazarlardan severek okuduklarım. Orhan Pamuk fanı değilim ama çok sevdiğim eserleri var. Hakan Günday da Kinyas ve Kayra’dan beri takibimde.
Carver, O’Henry, Salinger öykülerini dikkatle okurum. John Grisham’ın roman kurgularını çok beğenirim. Marquez’in kitaplarını büyüleyici bulurum.
Fakat benim için öykü Füruzan’dır. Başucu kitaplarım Füruzan’ın öyküleridir. Her okuduğumda daha çok benimserim onun öykülerini…

Ümit YABAN: Öykülerinizin konularını seçerken beslendiğiniz yerler neler? Karakterlerinize isim verirken çevrenize göz atıyor musunuz?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Geçenlerde annem “Kızım nereden buluyorsun bu kadar değişik hikâyeyi,” diye sorunca çok şaşırdım. Çünkü benim kafamdaki hikâyeler yazılmak için birbirleriyle yarışırlar. Bazen bir görüntü, ufacık bir bakış, duyup da şaşırdığım bir konu (yaş ilerledikçe daha az şeye şaşırmayı öğreniyor insan), güvercinlerin sahiplendiği metruk bir evin balkonu, metro istasyonunda orta yerde babasıyla tartışan bir genç kız, aldanışlar, hayal kırıklıkları, acı tatlı sürprizler ve coğrafyamızın bitmek tükenmek bilmeyen, çoğu hüzünlü kadın hikayeleri… Yazacak o kadar çok şey var ki.
Karakterlerime isim verirken çok eğlenirim. O karaktere en çok yakışacak ismi vermeye özen gösteririm. Garson Recai, Şoför Memet, Memur Necdet, güzeller güzeli Deniz, yakışıklı Gökhan, üç kağıtçı Rasim gibi…
Ümit YABAN: Kimsenin okumayacağını bilseniz yine de yazar mıydınız ?
Sitare KANŞAY SARAYÖNLÜ: Sanırım yine yazardım. Çünkü çok keyif aldığım bir eylem yazmak. Yazarken kendimi inanılmaz mutlu hissederim. Saatlerin nasıl geçtğini anlamam.
Fakat yazdıklarımın okurla buluşması ayrı bir heyecan. Yazdığım öyküleri, okurun kendi yaşanmışlıkları, duygu ve düşünceleri ile harmanlayarak tamamlamasını, sahiplenmesini arzu ederim. Umarım hikayelerim okurun kalbinin bir köşesinde yer bulur kendilerine.

Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.
“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin
22.06.2024 © Novelius Edebiyat

