İlk Ümit: Meltem Vatan Demirci – Ümit Yaban

12.04.2025 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban

Yazmaya başlamadan önce zihnimde fikrin oturması gerekiyor önce. Fikir zihnimde oluştuğunda ve ana hatları tamamlandığında yazmak daha kolay ilerliyor. Yine de birkaç öykümde tıkandığım anlar oldu. Böyle zamanlarda öyküye ara verip biraz uzaklaşmak, kendimize yakın bulduğumuz yazarları okumak yararlı olabilir diye düşünüyorum.”

Meltem Vatan Demirci

novelius Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.

Röportaj: Meltem Vatan Demirci – Ümit Yaban

Ümit Yaban: Sayın Meltem Vatan Demirci, ilk kitabınız Zümrüt Küpeler ve Cüceler’i kutlarım. Kitabınız Metinlerarası Kitap basımı ile okuyucusuyla buluştu. Çok  emek verilmiş, sevgi yüklenmiş bir kitap tebrikler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Meltem Vatan Demirci kimdir?

 

Meltem Vatan Demirci: Sanırım en zorlandığım sorulardan biri bu. İnsanın kendini tanıtması? Edebiyatla bağım kendimi bildiğimden beri var sanırım. Hikayeler anlatmayı çok seven bir annenin kızım. Bu konuda çok şanslıyım. Annem hikayeler, masallar anlattıkça onların içinde kaybolurdum adeta. O yüzden daha okul yaşım gelmese de okula gitmeye can atan, okumaya aşık bir birey olarak başladım her şeye. Evet okulda perçinlendi bu durum. Okumak yazmak neredeyse benim için bir tutkuya dönüştü. Ortaokul yıllarında belirli günler ile ilgili şiirler ve yazılar yazardık hatta yazdığım bir şiir ödül almıştı. Sonrasında öğrenim hayatı, öğretmenlik annelik gibi roller eklendi. Şu anda Samsun’da yaşayan bir öğretmenim. Evliyim ve bir çocuk annesiyim. 2011 yılında bir arkadaşım öykü antolojisi için “çevrende öykü yazan bir var mı?” diye sorduğunda birden yazma tutkum tekrar geri geldi. O zamandan beri bazen aralar vermiş olsam da yazmak benim için hayatı anlamlandıran bir eylem haline geldi.

Ümit Yaban: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Kitabınızın yazım aşamasında özel bir editöryel yardım almadınız mı? Üslubunuzu oluşturmanızda nasıl bir yol izlediniz? Sizce yardımsız bir kitap yazılabilir mi?

Meltem Vatan Demirci: Yazma yolculuğum çocukluğumdan beri hikayelere masallara mitolojiye büyülü bir şekilde bakmamla başladı aslında. Okuma aşkı yazma aşkından önceydi. Bulabildiğim bütün kitapları okumaya çalışırdım. Yazmaya uzun aralar verdim dönemler oldu. Çocuktu işti günlük koşuşturmalardı belki nedenler. Ama bu ara verdiğim dönemler içimde her zaman büyük bir huzursuzluk hissettim. Sonra bir gün beni mutlu eden bir şeyi bırakmadan devam etmeliyim dediğim büyük bir an meydana geldi. Şimdi yazmak hayatımın bir parçası. Herhangi editoryal bir yardım almadım ama arkadaşlarımdan fikirler ve yorumlar alıp değerlendirdim. Üslup sanırım en rahat yazdığınız tarzda kendiliğinden gelişiyor. Üslubun gelişmesi konusunda diğer yazarların kalemi çok büyük etken bence. Özellikle büyük kalemler bize yol gösterici oluyor. Üslubumun hangi yönde daha iyi gelişeceği yönünde sevgili Faruk Duman’ın öykü atölyesindeki bir değerlendirmesi benim için çok yerinde ve etkili oldu diyebilirim. Bence yardımsız bir kitap elbette yazılabilir. Belki biraz daha zaman alabilir, bazen yorucu olabilir ama kendi el yordamıyla bir şeyler bulmanın sevinci de başka oluyor.

Ümit Yaban’la İlk Ümit röportaj serisinin 54. bölüm konuğu Metinlerarası Kitap’tan çıkan ilk kitabı “Zümrüt Küpeler ve Cüceler” ile Yazar Meltem Vatan Demirci oluyor…

Ümit Yaban: Yazım ve yayınevi bulma safhalarında zorluklarla karşılaştınız mı? Kitabınızı elinize aldığınız o ilk ân neler hissettiniz?

Meltem Vatan Demirci: Dosyanız bitince heyecan biraz telaşa dönüşüyor sanırım. Nereye göndermeliyim, nasıl göndermeliyim, ne kadar beklemeliyim? Bazı yayınevlerinin değerlendirme süreleri çok uzun oluyor bazıları geri dönüş bile yapmıyor. Editörün kabul ettiği dosya yayın kurulu tarafından kabul edilmeyebiliyor. Bekleme süreci biraz yorucu ve heyecanlı olabiliyor. Sevgili editörüm Mahmut Yıldırım ile kitabın yayım sürecinden kapağına kadar ince bir dokumayla ilerledik ki o süreç çok güzeldi. Her aşaması ayrı bir heyecan dalgası yarattı diyebilirim. Kabul edilmesi, sonra düzenlenme aşaması, kapak tasarımına karar verilmesi gibi. Aslında ilk ve en büyük heyecanı kitabımın kapağının bitmiş haliyle yaşadım sanırım.  Editörümün gönderdiği kitap kapağının son haline bakıp “işte bu!” dediğimi hatırlıyorum. Uzun süredir hayalini kurduğunuz şeyin somut haliyle ilk karşılaşma. Sonraki heyecan kitabı eline alıp içini koklamak sanırım. Bu benim kitabımın kokusu demek.

Ümit Yaban:   Günlük yazma rutininiz var mıydı? Malum yaşam büyük bir koşuşturma, bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?

Meltem Vatan Demirci: Bazen çok düzenli ve disiplinli bir ritimle ilerliyorum ama bazen de aralar verebiliyorum. O yüzden bir rutinim var diyemem. Ama fikirleri not aldığım not defterleri, ajandalar daima yanımda olur. Bir öyküye başladığımda üç dört gün o öyküyle harmanlanıp arkasından birkaç hafta yazmadığım zamanlarolur. Günlük belli bir düzen, belli bir saat ya da kelime sayısı gibi çizelgem yok ne yazık ki. Değiniz gibi günlük koşuşturmada zaman bulmak çok zor olabiliyor. İş, ev, çocuk, okul, yemek… yapmak istediğin rutini değişkenliğe uğratabiliyor. Sabah dokuzda masaya oturup şu saatte kalkarım diyemiyorum o yüzden. Genelde yazmak için evin sessizleşmesini beklerim. Akşam saatlerinde ya da kimse evde yokken yazmayı daha çok seviyorum.

Meltem Vatan Demirci

Ümit Yaban: Kitabınızdan bir öykü film olsa hangi öykünüzü seçerdiniz? Karakterlerinizi kimler canlandırsın isterdiniz? 

Meltem Vatan Demirci: Öykülerimden birisi film olacaksa sanırım Alkarısı adlı öykümü seçerdim.  Bu öykümün derinlik ve psikolojik unsurlarının farklı olduğunu düşünüyorum. Bu öykümde geçen unsurları sinemanın görsel dünyasında izlemek farklı olurdu benim için. Alkarısı’nı Cansu Dere ya da Gonca Vuslateri canlandırsın isterdim.

ümit yaban
Ümit YABAN

Ümit Yaban: Bu kitabın elimize inanılmaz bir emeğin sonucu geçmiş. Uzun bir süreç oldu tahmin ediyorum. Yazar tıkanması yaşadınız mı? Yaşadıysanız bunu yaşayan yeni yazarlarımıza önerileriniz var mı?

Meltem Vatan Demirci: Öykü yazarken değil ama fikir aşamasında onu şekillendirirken zorlandığım dönemler oldu. Bu öykü nasıl ilerler, nasıl gelişir gibi. Yazmaya başlamadan önce zihnimde fikrin oturması gerekiyor önce. Fikir zihnimde oluştuğunda ve ana hatları tamamlandığında yazmak daha kolay ilerliyor. Yine de birkaç öykümde tıkandığım anlar oldu. Böyle zamanlarda öyküye ara verip biraz uzaklaşmak, kendimize yakın bulduğumuz yazarları okumak yararlı olabilir diye düşünüyorum.

Ümit Yaban: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarlar kimler?

Meltem Vatan Demirci: Sanırım burada liste uzayabilir. Türk edebiyatında, Leyla Erbil, Sevgi Soysal, Ömür İklim Demir, Bilge Karasu, Ferid Edgü, Sema Kaygusuz, Onat Kutlar, Berna Durmaz, Murathan Mungan, Firuzan, Tezer Özlü, Oğuz Atay, Latife Tekin, Ahmet Büke, Faruk Duman.

Dünya edebiyatında, Gabriel García Márquez, Jose Saramago, Cortazar, Borges, Ursula Le Guin, Sadık Hidayet, Virginia Woolf, Kafka, Coetzee, Annie Ernaux, Raymond Carver, Calvino, Thamas Mann ilk aklıma gelenler.

Ümit Yaban: Yeni dosya hazırlığınız var mı? İlk kitap tecrübesini yaşamış biri olarak, ikinci dosya hazırlığında mutlaka buna dikkat edeceğim dediğiniz başlıklar neler?

Meltem Vatan Demirci: Evet yeni dosya için yavaş yavaş oluşan öykülerim var. Her öykü bir öncekinin üzerine koyarak ilerliyor sanırım. Dikkat edeceğim dediğim şey sanırım öykülerdeki katmanlara ve üst anlama daha çok odaklanacağım. Bir de bu aralar simgesellik üzerine çok okumlar ve araştırmalar yapıyorum. Öykülerime doğru bir şekilde ve istediğim gibi yansıtabilmeyi arzuluyorum.

Ümit Yaban: Sorularımla yanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin

Lütfen Tıklayınız…

12.04.2025 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın