İlk Ümit: Eser Kuru – Ümit Yaban

21.12.2024 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban

“Kendi yaşadıklarımı ve hissettiklerimi yazdım dersem doğru söylemiş olmam. Çokça gözlem ve hayatı anlama çabasıyla ortaya çıkmış metinler. Ama elbette kendi hayatımdan ya da etrafımdan parçalar da kitapta var. Örneğin, “Avukat” öyküsünü ithaf ettiğim arkadaşım ve öyküde yaşanan olayların bir kısmı gerçek. Ya da “Cankurtaran” öyküsü, bir yemek masasında tanıştığım bir cankurtaranın bir cümlesi üzerine başladı”

ESER KURU

novelius Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.

Röportaj: Eser Kuru – Ümit Yaban

Ümit YABAN: Sayın Eser Kuru ilk kitabınız Olasılıklar Kıyısı’nı kutlarım. Kitabınız Notos Kitap basımı ile okuyucusuyla buluştu. Çokça emek verilmiş bir kitap tebrikler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Eser Kuru kimdir?

Eser KURU: Merhaba, teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Her şeyden önce iyi bir okur olduğumu söyleyebilirim. Hukuk fakültesi mezunuyum. Edirneliyim fakat uzun yıllardır Ankara’da yaşıyorum. Çokça seyahat ediyorum. Fakülte zamanlarından beri dergilerde, kulüplerde daha çok makale yazan, eleştiri gibi türlerle uğraşan biriydim. 2017 senesinde daha nitelikli okumak için gittiğim bir yaz atölyesinde kurmacanın büyüsüne kapıldım diyebilirim. Hâlâ da esas olarak okumalarımın niteliğini arttırma tarafında olduğumu belirtmek isterim. Çeşitli hobi alanlarım ve daha derinlemesine yapmaya çalıştığım şeyler var. Dans gibi, şarap tadımı ve eğitmenliği gibi. Ama edebiyatı bunlar gibi bir ilgi alanı olarak değil, hayatımın olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyorum. Genel olarak çocukluğumdan beri zihinsel bir hiperaktivite yaşıyorum ve edebiyat benim ussal odaklanmamı sağlayabildiğim nadide şeylerden biri. Saatlerce dikkatim dağılmadan okuyarak zaman geçirebiliyorum ya da bilgisayar başında aradığım bir cümlenin peşinde koşabiliyorum.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı?  Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?

Eser KURU: Dediğim gibi fakülte zamanlarından beri yazıyordum ama kurmaca yazmaya bir atölye sonucunda başladım. Semih Gümüş’ün hem bir yönlendirici hem de bir ağabey gibi bu yolculuğa verdiği katkıyı belirtmem gerekir. 2017 sonundan itibaren öykü denemelerim başladı ve sonrasında pandemi ortasına dek dosyayla ilgilendim diyebilirim.

Ümit Yaban
Ümit Yaban’la İlk Ümit röportaj serisinin 46.bölüm konuğu Notos Kitap’tan çıkan ilk kitabı “Olasılıklar Kıyısı” ile Yazar Eser Kuru oluyor…

Ümit YABAN: Karar vermeniz ve elinize kitabınızı almanız arasında ne kadar zaman geçti? Bu süreçte yazar tıkanması yaşadınız mı? Yaşadıysanız bunu yaşayan yeni yazarlarımıza önerileriniz var mı?

Eser KURU: Sanırım her şey bir tamamlanma arzusunun sonucu. İnsan eksik bir varlık, hep bunu arıyor. Bir şekilde yazıyorsanız onun bir muhatabı olması gerekiyor. Yazdıklarını okurla paylaşmayan bile kendisiyle muhatap. Bu muhataplık durumu sizi her seferinde bir sonraki aşamaya taşıyor. Son aşamaysa puzzle parçalarını birleştirmek. Buna bazen bir editör bazen dostlar ya da bir yayınevi sebep oluyor ama oluyor. Sonuç sizin ilk göz ağrınız. Karar vermemle elime kitabı almam arasında çok kısa bir süre vardı, şanslıydım diyebilirim. Çok beklemediğim için bekleme sürecinde tıkanma yaşamadım fakat kitap çıktıktan sonra uzun bir süre bir şey yazamadım. İlk kitabı çıkacak yazarlara ancak şunu söyleyebilirim. Elinizde kanlı canlı kitabı gördükten sonra arzunuz ya da kuvvetli isteğiniz bir doyuma ulaştığı için bir süre yeniden yazma motivasyonu bulamamak normal olabilir. Bunu kendim dışında başka ilk kitap yazarlarında gördüğüm için genelliyorum ama elbette böyle olmayabilir de. En azından benim ve birkaç arkadaşımın deneyimi böyleydi.

 

Olasılıklar Kıyısı

Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı?  Malum yaşam büyük bir koşuşturma, bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?

Eser KURU: Pandemi dönemini bir istisna olarak kabul etmek gerek. O dönem hepimiz için müthiş bir konsantrasyondu ve ben de kitabın son bölümünü o dönemde yazdım. Pandemi dışında ise genel olarak kendime haftalık hedefler koyarak ilerliyordum. Bu hedefler sayfa ya da öyküyü bitirme şeklinde değildi, masa başında olma ve okuma görevleriydi. Haftada iki ya da üç akşam iş sonrası üç saat kadar çalışıyordum ama dediğim gibi bazen tek satır bile yazmadığım oluyordu. O süreç hayal kurmak, karakter üzerine düşünmek ya da benzer kurgular üzerine metinler okumaya dair de olabiliyordu.

Şimdiki yazma rutinimse farklı. Yazacağım şey zaman içinde kafamda şekilleniyor. Bilgisayar başına oturduğumda daha çok biçim üzerine kafa yoruyorum.

Eser Kuru
ESER KURU

Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarlar kimler?

Eser KURU: Edebiyat kuramı üzerine dergilerde ya da edebiyat platformlarında yazıyorum. Bu anlamda, bizim coğrafyamızdan Semih Gümüş, Berna Moran gibi yazarları takip ediyorum. Coğrafyamız dışındaysa Terry Eagleton, Susan Sontag, Roland Barthes’i çok değerli buluyorum. İlk aklıma gelenleri saydım elbette.

Kurmacaya dairse kimi saysam eksik kalacak ama yine ilk aklıma gelenleri sıralayayım.  On sene kadardır dönüp dolaşıp Bilge Karasu’nun tüm yazdıklarını okurum. Bir yazma ilhamı vermekten ziyade bir müziği okuyormuşum hissi verir ya da bir felsefi düşünce kelimelerle çizilmiş gibi hissederim. Okuma şevkimi artırır her daim. David Vann, Milan Kundera, Georgi Gospodinov, Javier Marias keyifle takip ettiğim yazarlar.

Türkçe yazan isimlerden, Ali Teoman, Mehmet Baydur, Aslı Erdoğan, Bora Abdo ilk aklıma gelenler. Kendi dönemlerini aşan eserler ortaya çıkardıklarını düşünüyorum.

ümit yaban
Ümit YABAN

Ümit YABAN: Öykülerinizdeki ince sızı sizin içinizden mi geçti sayfalara, oradan okura? Yoksa tamamı kurgu mu? Hissetmediklerinizi yazabiliyor musunuz yoksa gözlem yeterli mi?

Eser KURU: Kendi yaşadıklarımı ve hissettiklerimi yazdım dersem doğru söylemiş olmam. Çokça gözlem ve hayatı anlama çabasıyla ortaya çıkmış metinler. Ama elbette kendi hayatımdan ya da etrafımdan parçalar da kitapta var. Örneğin, “Avukat” öyküsünü ithaf ettiğim arkadaşım ve öyküde yaşanan olayların bir kısmı gerçek. Ya da “Cankurtaran” öyküsü, bir yemek masasında tanıştığım bir cankurtaranın bir cümlesi üzerine başladı.

Ümit YABAN: Yazmak sizce terapötik bir yolculuk mu? Siz nasıl başlayıp, kim olarak çıktınız bu yolculuktan?

Eser KURU: Ben yazma eylemini sağaltıcıdan ziyade yaşamımın içinde kendimle yalnız kalabildiğim ve kendimi tanımama yardımcı bir eylem gibi görürüm. Bazen bir konu hakkındaki fikrimi yazarken anlamlandırırım. Çoğu şey hakkında zihnimizin dehlizlerinde bir fikrimiz ya da ön yargımız mevcuttur ama üzerine çok da düşünmemiş ya da sözcüklere dökmemiş olabiliriz. Yazmak bazen bunları ortaya çıkartıyor ve beni heyecanlandırıyor.

Ümit YABAN: Yeni dosya hazırlığınız var mı? İlk kitap tecrübesini yaşamış biri olarak, ikinci dosya hazırlığında mutlaka buna dikkat edeceğim dediğiniz başlıklar neler?

Eser KURU: İkinci dosya hazırlığı içerisindeyim. İlk kitabın tekrarı ya da benzeri olmamasına çalışıyorum. Tecrübeli bir yazar tanıdığımın bir sözünü hatırlatmak dilerim: “İlk kitabın günahı olmaz, üçüncüyse artık yazarı imler, ama ah o ikinci…”

Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

Eser KURU: Teşekkür ederim.

“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin

Lütfen Tıklayınız…

21.12.2024 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın