mehmet bahçeci

2023 Edebiyat Soruşturması – Bölüm 12 – Yavuz Yavuzer

19.12.2023 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

edebiyat Editörün Notu: 2023 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

12. Bölüm: Yavuz Yavuzer

Soru 1:

2023 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize Yavuz Yavuzer‘in 2023 yılı panoramasını çizer misiniz?

Cevap 1:

Yazma bakımından kurak bir yıl geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Masanın başına geçmek mi zor geldi, yazacak şey çoktu da ben mi seçemedim ya da nasıl yazılacağını mı bilemedim emin değilim. Atölyelere katılarak ve metne yönelik eleştirileri dikkate alarak, yazdıklarımın neye benzediğiyle ilgili fikir edinmiş, yolun nereye gittiğini görmüş oldum. Murat Çelik’in atölyesinde birçok katılımcıdan, Hüseyin Kılıç ve Gaye Keskin’den kritik önemde dönüşler aldım. Her biri oldukça besleyiciydi ve bundan sonra yazacağım metinlere de ışık tutan notlar olacak tüm bunlar.

Her şeye ve tüm okuduklarımıza rağmen bence en güzel kitap henüz okunmamış olandır. Kitaplığımda okunmayı bekleyen daha onlarca kitap olsa da 2023 yılını okuma bakımından verimli geçirdiğimi söyleyebilirim. Mehmet Can Şaşmaz, Sonat Yurtçu, Vicdan Efe, Burçe Bahadır, Arlin Çiçekçi, Murat Özyaşar, Başak Baysallı, Günay Çetao Kızılırmak, Asil Çam, Mehmet Fazlı Gök, Deniz Eldam, Halil Yörükoğlu, Ahmet Şimşek, Derya Sönmez, Ayhan Koç bu yıl okuduğum önemli isimlerden bazılarıydı kendi adıma. Sait Faik, Hulki Aktunç, İsmet Tokgöz, Ethem Baran, Behçet Çelik, Tarık Dursun K. ve Onat Kutlar da dönüp dönüp okuduklarım olarak hep yanı başımdalardı elbette.

Dünya Edebiyatı’ndan da; Lucy Caldwell-Yakınlıklar, Patrick Suskind-Üç Buçuk Öykü, Eduard Louis-Babamı Kim Öldürdü, Claire Keegan-Böyle Küçük Şeyler, Wilhelm Genazino-Bir Kadın Bir Ev Bir Roman, Lucia Berlin-Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı, Paulina Flores-Ne Rezalet, Peter Stamm-Uzağın Ötesinde, Sayaka Murata-Kasiyer, Antonio Skarmeta-Ağzında Karanfil Taşıyan Adam hem konu hem de anlatım tercihleri açısından en çok aklımda kalan kitaplardı. Ek olarak bu yıl, Etgar Keret, Annie Ernaux ve Fournier serilerini okumuş olmanın tadını çıkarıyorum.

Yazma ve okumanın dışında bu yıl, aslında hiç hesapta olmayan bir gelişme oldu. EdebiyatHaber özelinde gerçekleştirdiğim bir söyleşi serisine başlamıştım. Aslında ilk olarak Erkan Karaaslan’la bir söyleşi yapmış, yayınlanabilir olup olmadığını öğrenmek istediğim çoğu yerden ret almıştım. Hatta bir kısmı yanıtsız bırakmıştı. EdebiyatHaber ekibinden olumlu dönüş aldım ve toplamda beş söyleşiyi böylece yayınlamış olduk. Asil Çam’la yaptığım söyleşi sonrasında, “bunu canlı yayında, Youtube’ta yapalım mı” sorusu, önerisi gelince, biraz çekingen başlasam da şimdi oldukça keyifli bir hal alan canlı yayın söyleşilerine devam ediyorum. 

yavuz yavuzer

Soru 2:

2023 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 2:

Özellikle ilk kitapları okumaya daha yakın buluyorum kendimi. Bunca işlenen konu ve anlatım biçiminin dışında “ne yazıldı, nasıl yazıldı” merakı beni ilk kitaplara çekiyor olabilir. Bunun yanı sıra ilk kitabın heyecanı, çilesi ve umudu bir başka oluyor. Bunca serüven sonunda nasıl bir ürünün ortaya çıktığını da ayrıca görmeyi seviyorum.

Holden Kitap’tan bu yıl iki iyi çeviri okuduğumuz için şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çiğdem Erkal çevirisiyle Tren Düşleri (Denis Johnson) ve Eda İşler çevirisiyle Amerika Kuşları (Lorrie Moore), oldukça ilgi çekiciydi. Everest Yayınları’ndan bu yılın başında Ceren Dalgıç Tuzcu çevirisiyle yayınlanan İyi Akşamlar Bay Soares de 2023’ün bize kazandırdığı sağlam bir kitaptı.

Kitaplığımı şöyle bir karıştırdığımda az önce isimlerini paylaştığım kitaplara kıyasla Türk Edebiyatı’ndan eserlerin çok daha fazla yer kapladığını gördüm. Bir defa, Ercan y Yılmaz’ın hazırladığı Eve Doğru Bir Bakış’ta (Acı Harita Seçkisi 1); Adnan Gerger, Abdullah Ataşçı, Halil İbrahim Özbay gibi isimleri okumak ciddi bir kazanımdı. Aklı Parasız Yatılı’da kalan biri olarak, Akim Sevgilim’i Füruzan’dan bir tat duygusuyla okudum. Hala duru, hala derdi tasası olan bir yazar Füruzan. İyi ki var. Elif Erdoğan’ın Dokuzdan Küpe Çiçeği’ni daha çok beğensem de Teadüfen Zümrüdüanka; Dünce, Kadının Yarım Ka ve Akşam Yemeği öyküleriyle keyifle okuduğum kitaplar arasındaydı. Elif Erdoğan’ın her iki kitabında da değişmeyen şeylerin başında dilindeki nezaket geliyor.  Çağdaş Küçük’ün Yarın FM’i ve Barlas Özarıkça’nın Hay’ı, çok daha fazla ilgi görmeliydi. Barlas Özarıkça, bir çırpıda okunabilen bir dilde yazmasa da ısrarlı bir okumayla kendini hemen ele vermeyen anlatımın tadını seveceklerdir. Çağdaş Küçük, anıları bugünkü canlılıkta yansıtabilmeyi başarabilmiş bir yazar. Olaylar bazen farklı mekan ve zamanlarda geçse de kurgusu öylesine başarılı ki, bir kopukluk hissettirmiyor. Ayla Burçin Kahraman’ın Onuncu Ay’ı, Vildan Külahlı Tanış’ın Çizgide Bir Kukla’sı ve Cabir Özyıldız’ın nefis kaleminden yükselen Eski Zaman Türküsü de bence başarılı ilk kitaplar arasındaki yerini aldı. Esra Kahya da Benim Rüyalarım Hep Çıkar isimli ilk öykü kitabında, seçtiği karakterler, konular ve büyülü anlatımıyla adından söz ettirdi.

Soru 3:

2023 Yılı edebiyat tartışmaları yönünden de hararetli bir yıl oldu. Tartışmalarda şu üç başlığın öne çıktığını görmekteyiz; birincisi, kitaplara yönelik sansür uygulamasıydı, bir diğer tartışma çeviri eserlerde yapay zekâdan yararlanılmasıydı. Ve üçüncüsü de aslında hep var olan ve dönem dönem alevlenen intihal konusunda yapılan tartışmalardı…

Bu üç başlıktan dilediğiniz biri hakkındaki değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?

Cevap 3:

Aslında sansür ve intihal konuları, asla son bulmayacak çıkmazlarımız olarak yerli yerinde duruyorlar. Bu iki kavram için birer ikişer cümleyle görüşlerimi paylaşmak, kısaca içimi dökmek istiyorum. Özellikle bu yıl, intihal konusunda söylenecek çoğu şey dile getirildi. İntihalden bahsetmek için “sanki benziyor” kolaycılığının ötesinde aynılık gerekmez mi? 

Gelelim sansür kavramına. Yalnızca son yirmi yılda tanıştığımız bir gündem değil elbette. Ancak bir gerçek var ki; bugünün siyasi gücü, duymak ve görmek istemediği her şeyi müthiş bir hızla ve her zamankinden büyük bir keyifle, hesaplaşırcasına alaşağı ediyor. Peki biz? Yanımızdakine fısıldayamadığımız şeyleri yazabiliyor muyuz? Aman kimse alınmasın, kırılmasın diye sözcükleri takla attırıp, cümlelerin belini bükmüyor muyuz? Çok normal karşılıyorum, başımıza bir şey gelir mi endişesi, bırakın yazdıklarımızı ve söylediklerimizi, düşündüklerimizi bile etkiler hale geldi. Ne yalan söyleyeyim hep birlikte biz de bu duruma çanak tuttuk.

Yapay Zeka… Kimi zaman büyük bir konfor kimi zaman korkunç bir çılgınlık gibi geliyor bana yapay zeka. Bu denli bir teknolojik büyümenin sonu nereye varır şimdilik bunu kestirmek güç. Ama böylesine mekanik bir kavramın, edebiyatın duygusal açıdan yoğun dünyasında kendisine yer bulması, ilerleyen zamanlarda edebiyata iyice bulaşacak olma ihtimali, beni korkutuyor. Her şeye rağmen ben yapay zekanın edebi eserlere bütünüyle müdahil olacağını düşünmüyorum. Akademik bir metin çevirisi yapabilirsiniz ama duyguyu karşı tarafa geçirebilme konusunda yapay zekanın yeterli olamayacağı inancındayım. Çeviri eserlerde, çevirmenlerin isimlerine dikkatlice bakmamız, takip etmemiz ve dahası tercih etmemiz tam da bundan değil mi zaten? Bir dilden diğerine geçişler, o dilin kültürü ve okurun anlayışı yapay zekanın erişemeyeceği kadar insani detaylar. Bu detaylardan uzak tekdüze, makineleşmiş çevirilerin saman alevi niteliğinde olduğunu söylemek, buna inanmak içimi rahatlatıyor.

Soru 4:

Okumayı hep düşlediğiniz, ama bir türlü elinizin varmadığı, dolayısıyla da sürekli ertelediğiniz o kitaplara gelelim… Bu kitaplardan 2023’te, “Nihayet okudum,” dedikleriniz var mı? Okuma deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?

Cevap 4:

Kaç kişinin hayalidir bilmiyorum ama son iki yıldır Andrey Platonov’un tüm kitaplarını okuma arzusuyla – tıpkı 2022 ve 2023’e girerken olduğu gibi – 2024’e gireceğim. Aslına bakılırsa bir önceki yıla göre bu hayale çok daha yakınım. Dönüş, Saklı İnsan ve Muhteşem Vahşi Dünya’yı sonunda okudum. Dönüş öyküsündeki; yüzünde yorgunluk kırışıklıkları vardı ve kapalı gözkapaklarının altındaki gözlerini bir acı kesiyordu cümlesindeki anlatım ve betimleme becerisi, geç kalmışlığıma nispet gibi adeta. Ya da Yuşka’daki, gözleri bir körünkiler gibi aktı ve her daim biraz nem dururdu içlerinde, hiç kurumayan gözyaşları gibi cümlesi… Platonov’un bu yıl okuduğum üç eserinin çevirisi de Günay Çetao Kızılırmak’a aitti. İşte, yapay veya mekanik olmayan çevirinin gücü, gerçekliği, tadı.

Ek olarak Bruno Schulz’un Tarçın Dükkanları’nı, Tanpınar’ın; Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru ve Kitapların Dışındaki Hikayeler bölümleriyle Hikayeler’i, uzun zamandır okumak için can attığım kitaplardı. Nihayet okudum.

Soru 5:

Deprem, ekonomik kriz ve savaşların gölgesinde yiten “sevimsiz” bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2024 sizce neler getirir, nasıl bir yıl olur? Yeni yıldan neler bekliyorsunuz? 

Cevap 5:

Dünya, ne yazık ki her geçen yıl daha berbat bir yere doğru sürükleniyor. Depremler, ekonomik krizler ve savaşlar, salgınlarla birleştiğinde yaşamanın şakaya gelmediğini capcanlı bir şekilde görmüş olduk ne yazık ki. Görülen o ki; savaşlar ve ekonomik krizler, 2024’te de devam edecek. Deprem gerçeğini, yer tekrar sallandığında hatırlamak üzere unutacak, hepimizi evlere hapseden salgınların geçip gittiğine, bizi terk ettiğine inanacağız. Haklıyız, gerçeklerle de yaşanmıyor ki. Yine de iyimser olmak zorundayız.

2024’ten, bazılarının ölümüne sessiz kalmak zorunda olmadığımız, gerçek anlamda sağlık ve güçlünün güçsüzü döverken diğerlerinin göğe bakıp ıslık çalmayacağı bir barış diliyorum. Bunların yanı sıra; kitap fuarının daha ulaşılabilir bir konuma taşınmasını, fuar katılım ücretlerinin butik yayınevlerinin de rahatlıkla ödeyebileceği seviyelerde olmasını, kitap fiyatlarının cep dostu sınırlara gerilemesini, dergi ve yayınevlerinin yayın hayatlarına konforlu bir şekilde devam edebilmesini sağlayacak ekonomik zeminin oluşmasını diliyorum.

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

19.12.2023 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın