mehmet bahçeci

2023 Edebiyat Soruşturması – Bölüm 25 – Figen Yıldız

25. Bölüm: Figen Yıldız

edebiyat Editörün Notu: 2023 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2023 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize Figen Yıldız‘ın 2023 yılı panoramasını çizer misiniz?

Cevap 1:

Benim için özel bir yıldı 2023. Yağmurlu Yokuş, Zeki Ben! çıktı. Haziran ayına kadar  dosyamın hazırlıklarına yoğunlaştım diyebilirim. Mayıs sonu kitabım raflardaydı. Ancak bu esnada dergiler, e-dergiler, fanzinler, yeni çıkan öykü kitapları başta olmak üzere halihazırda listemde olan ve beni besleyeceğine inandığım edebi ve düşünce metinlerini okumaya gayret gösterdim. Yazmak bir yana okumanın bende yeri ayrıdır. Zihnin, özellikle yazan bir zihnin eğitilmesi adına temel şarttır diye düşünüyorum… Konumuza gelecek olursak kitabımın yayınlanmasını fuarlar, söyleşiler, imza günleri takip etti. Bir hayalin gerçekleşmesi bir yana sizi okuyan, takip eden, kıymet veren okurlarla buluşmak bambaşka bir keyif oldu. Bu süreç devam ederken cumhuriyetimizin yüzüncü yılına özel “Kadınların Yüzü” adlı bir kolektif kitapta yer aldım. Yeni dosya hazırlığı adına zihnimde şekillenen ve adım adım kaleme döktüğüm bir projem daha var. Ancak bu sürpriz olsun.

figen yıldız

Soru 2:

2023 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 2:

Beğendiğim o kadar çok eser var ki… İlk aklıma gelen yazılma ve yayımlanma aşamalarına şahit olduğum Şebnem Denk’in Tengömlek adlı öykü kitabıdır. Bu kitabın bende yeri bambaşka çünkü Şebnem Denk ruh okuyan bir kalem. Uğur Demircan’ın Örtü adlı öykü kitabı sevdiğim ve etkilendiğim başka bir eser oldu. Zaten yazarın kalemini çok beğenirim. Ali Nurdoğan Islık Çalmasını Beceremeyenler ve Hüseyin Kılıç’ın Şimdi Karşıya Geçebilirsiniz kitapları yine beğendiklerim arasında. İki yazarın da zihninin işleyişini çok sevdim. Ian McEwan’ın Dersler adlı romanı yine beğendiğim bir diğer kitap oldu çünkü arayış hikayelerini çok seviyorum. Kalemini dergilerden takip ettiğim bir diğer kıymetli kalem de Gül Özen idi. Parçalanma adlı romanını çok başarılı buldum. Bunun haricinde Cabir Özyıldız’ın Eski Zaman Türküsü, Emrah Kurul’un Bir Ölüm Bir Kalım ve Ayşe Hicret Aydoğan’ın Mozart’ın Nasırlı Elleri öykü kitapları da listeme aldığım ve yakın zamanda okuyacağım diğer kitaplar. Kalemlerine hayranlık duyduğum isimler olduğundan keyifle okuyacağımdan eminim.

Soru 3:

2023 Yılı edebiyat tartışmaları yönünden de hararetli bir yıl oldu. Tartışmalarda şu üç başlığın öne çıktığını görmekteyiz; birincisi, kitaplara yönelik sansür uygulamasıydı, bir diğer tartışma çeviri eserlerde yapay zekâdan yararlanılmasıydı. Ve üçüncüsü de aslında hep var olan ve dönem dönem alevlenen intihal konusunda yapılan tartışmalardı…

Bu üç başlıktan dilediğiniz biri hakkındaki değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?

Cevap 3:

Bu gök kubbenin altında söylenmemiş bir söz yoktur, der Cicero. Her şey aslında çoktan söylenmiş. Topraklarımızın ve çağımızın geçtiği acıların, gündemlerimizin oluşturduğu birer benliğe sahibiz. Bunların tadına bulanan bir iç evrenimiz var. Tüm bunların ekseninde yaratımlarımızın benzer söylemleri, acıları, duygu ve düşünceleri işlemesi çok normal. Bundan dolayı metinlerde birtakım konu, duygu, söyleyiş benzerliklerinin olmasını normal karşılıyorum. Bu beni kendi edebiyatımla alakalı başka bir yeri düşünmeye de yönlendirdi. Karşılaştığımız veya başımıza gelen her olay, durum bize bir şey öğretmek üzere geliyor madem bunda da bir çıkarımım olmalı diye düşündüm. Vardığım yer; yerel olanı takip ederken diğer yandan farklı kaynaklardan yararlanmak, dünya edebiyatı ekseninde okumalar yaparken diğer yanıyla düşünce alanında yazılmış kitaplara yönelip zihnin tutturduğu yolu değiştirip dönüştürmek gerektiği oldu. Başka mekanlar, zamanlar, insanlar, yaşayış ve duyuşlar tanıdıkça ruhun ırmağı da çoğalıp daha canlı akacaktı. Sorguladım. Farklı neler okuyorum, etrafımdaki birkaç kişiden mi ibaretim yahut edebi zevkim beni henüz iyi olanla tanıştıracak düzeyde değil mi, diye. Kendine inanan ancak yine de kendini yeterli görmeyen bir yere vardım, hep yaptığım gibi.

Soru 4:

Okumayı hep düşlediğiniz, ama bir türlü elinizin varmadığı, dolayısıyla da sürekli ertelediğiniz o kitaplara gelelim… Bu kitaplardan 2023’te, “Nihayet okudum,” dedikleriniz var mı? Okuma deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?

Cevap 4:

Mario Vargas Llosa Teke Şenliği kesinlikle. Kitaba kusur bulmuyorum. Latin Amerika yazarları hep bir parça zor gelmiştir bana. Ayrıca bir özen ve dikkat ile okunması gereken eserler oluyor çoğunlukla. Teke Şenliği hep elimin gittiği ancak zihnimin çoğunlukla dolu oluşu nedeniyle bir türlü bitiremediğim kitaplardan. Hala bitiremedim. Nurdan Gürbilek okumaları yapmaya başladım. Hep ertelediğim bir kalemdi. Son kitabı Örme Biçimleri’ni ve önceden kaleme aldığı Sessizin Payı adlı kitaplarını okudum. Ertelediğim için çok utandığım ancak okuyunca neden daha önce okumamışım diye günlerce hayıflandığım diğer bir eser Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi oldu. Her bir satırını çize çize okudum ve çok etkilendim. Giovanni Papini Bitik Adam yine zor bir okumaydı benim için. Belki benim okuduğum dönem doğru bir zaman değildi. Bu yıl okuyup bitirdiğim için çok mutluyum. Thomas Bernhard okumalarına devam ediyorum henüz. Geç tanıştığımı düşündüğüm kalemlerden.

Soru 5:

Deprem, ekonomik kriz ve savaşların gölgesinde yiten “sevimsiz” bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2024 sizce neler getirir, nasıl bir yıl olur? Yeni yıldan neler bekliyorsunuz? 

Cevap 5:

Endişeli ve kaygılıyım herkes gibi. Umudu yeşertmeye hevesli olmamıza ve buna ihtiyacımız olmasına rağmen her gün kırılan bir yerden uyandığımız bir yıl oldu 2023. Bir öğretmen olarak geleceğin tohumlarını yurdun bağrına eken bir bahçıvanım aynı zamanda. Bunun için umuttan ve ondan söz etmekten vazgeçemem. Daha iyi yahut daha kötü olacak diye bir şey söylemek de doğru gelmiyor. Ne yapıyorsak en iyisini yapmaya çalışmaya devam etmeliyiz diye düşünüyorum sadece. Kendi adıma bildiğim en iyi şeyi yapmalı okumayı ve yazmayı sürdürmeyi, has bahçenin gonca gülleriyle (öğrencilerim) umuda, güzele, iyiye yönelik ne varsa onlarla haşır neşir olmaya devam edeceğim. Agatha Christie’nin bir sözü olmalı, Yeditepe İstanbul dizinde de geçer: “Savaşmayı ve sevmeyi sürdür. Sürdürmeyi sürdür.”

Beklentilerime gelecek olursam yazın hayatım adına içime daha fazla bakabileceğim, yazının karanlığından bulup çıkardığım yaşantıları satırlara dökmeye daha kıvrak, daha ince bir yoldan devam edebileceğim bir yıl olası diyebilirim. Haricinde güzel kitaplardan beslenmek, kelimelerden açılan yolu yine onlarla birlikte yürümek, onlarla zenginleşmek diye sıralayabilirim.

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

02.01.2024 © Novelius Edebiyat

Bir Cevap Yazın