Site icon Novelius Edebiyat

SAHAF BARIŞ BİNGÖL RÖPORTAJI:

 Kadıköy'ün önde gelen sahaflarından Barış Bingöl ile sahaflık mesleği üzerine oldukça keyifli bir sohbete imza attık. Hadi, hep beraber bu güzel röportaja hızlıca bir göz atalım. 
“Barış BİNGÖL”

Novelius Edebiyat adına Mehmet Bahçeci:

Merhaba Sevgili Barış, Kadıköy, Hacı Şükrü sokaktan şimdiki yerin olan Kadıköy, Mühürdar Caddesine taşınalı ne kadar oldu? İş yerinin yeni lokasyonundan memnun musun?

Barış Sahaf adına Barış Bingöl:

Merhabalar Mehmet, yaklaşık yedi sene oldu sanırım. Dükkânın güncel konumu pek de yeni sayılmaz ama Hacı Şükrü Sokaktaki eski dükkâna nazaran daha iyi olduğunu söyleyebilirim. En azından düz ayak diye tabir ettiğimiz bir konumda. Müşteriler için basamak her zaman satışı etkileyen bir unsur, malum. Ama bu sadece bize özgü bir engel mi yoksa Avrupa’da da böyle midir bilmiyorum.

Novelius:

Ne kadar zamandır sahaflık mesleğiyle iştigal etmektesin? Bu işe ilk yönlendiğin süreci, beklentilerini ve hayallerini biraz anlatır mısın? 

Barış Bingöl:

Bu işe resmi başlangıç tarihim 2004 yılı. Baba mesleği olunca benim için yönelmek daha kolay oldu. Üniversite bitince iş aramadım hiç.  Dört sene Beyoğlu Aslıhan Pasajındaki babamın dükkânında, babamla birlikteydim.  İkinci bir yer konusunda ne yapsak diye düşünürken babamla, Kadıköy’de Kafkas Pasajında bir dükkânın boşaldığını öğrendik ve 2008 senesinde Kadıköy’e ilk dükkânımı açtım. Halen de Kadıköy’de sahaflık yapma gayreti içerisindeyim. 

Novelius:

Eski kitapların alınıp, satıldığı işyerleri olarak bilinir sahaf dükkânları. Peki, gerçekte hepsi bu kadar mıdır? Mesleğin içinden biri olarak geniş anlamda bir sahaflık portresi çizer misin bizlere?

Barış Bingöl:

Evet dediğin gibi eski kitapların satışıyla birlikte, efemera yani evrak, belge, fotoğraf vb. matbuların satışlarını da yapıyoruz. Çünkü bunlar da bizim çalışma sahamıza giriyor. Aslında kâğıda basılı olan her türlü materyal bizim ilgi ve araştırma sahamıza giriyor diyebiliriz.

Novelius:

Şimdi söyleyeceklerime ne derece katılırsın bilmiyorum ama her iş az ya da çok o işe yatkın olmayı ve bir nebze de olsun o işi sevmeyi gerektirir, diye düşünüyorum. Bana kalırsa, insan zoraki olarak bir devlet dairesinde çalışabilir, bir bakkal dükkânı işletebilir, (örnekler çoğaltılabilir) ama sevmeye sevmeye sahaflık yapamaz. Bu iş, farklı ve çok özel bir iş olsa gerek. En azından ben böyle düşünüyorum…

Yılların tecrübesiyle, işin doğrusunu sen bizlere anlat lütfen.

Barış Bingöl:

Çok haklısın. Bir insan sevmeden neyi sürdürebilir ki zaten… Bu işin sevgisi, ilgisi diğer mesleklere göre daha da öncelik isteyen bir durum. Kendim için konuşursam, çok kez kira günü, cebimdeki kira parasını da ekleyip kitaplar satın aldığımı hatırlıyorum.  Ancak böylesi bir ilgi ve heves size bunu yaptırabilir bence. Bizim işimiz 7/24 bir iş. İş saati diye bir şey yok bizde yani. Tatile gidersiniz, gözünüz sahaf, antikacı arar muhakkak. Bu işi sürdürmenin iki koşulundan biri bu zaten, diğeri ise ticari zekâ kabiliyeti (en azından batmayacak kadar).

Novelius:

Bir gün, birisi, büyük büyük babaannesinden kalma tozlu bir sandığı açıyor ve o da nesi! O sandıktan, okunmak da dahi zorlanılan çok eski basım kitaplar çıkıyor, iyi mi! Süreç genel olarak bu minvalde mi işliyor? Nadide eserlerin gün yüzüne çıkması ve raflarınıza ulaşması nasıl oluyor?  

Barış Bingöl:

Onlar köşklerin içerisinden çıkan sandıklarmış. Şimdilerde şehrin yapısal değişimi yüzünden pek de böyle sürprizli sandık ve köşk kalmadı neredeyse.  Ama süreç genel itibariyle, kitapların bulunduğu meskenin herhangi bir gerekçe ile terkedilmek zorunda kalınmasıyla başlıyor. Kentsel dönüşüm, göç, bunun en önde gelen sebeplerinden oluyor. Kişi, beni veya bir başka sahafı arıyor. Biz de kitaplar içerisinde önemli, nadir kitapların var olup olmadığına bakıyoruz. Ona göre de değerlendirip fiyat teklifinde bulunuyoruz. Kitapların sahibi tamam derse alıp geliyoruz.

“Barış Sahaf’tan bir kare”

Novelius:

Sahaflar ile şimdinin modası kitap kafeleri kıyaslayacak olursan, neler söylersin? Yoksa elma ile armut gibi farklı mekânlar mıdır?

Barış Bingöl:

Sahaf kafe konsepti şimdiler de şekil değiştirdi aslında. İstanbul’daki ilk açılanları hatırlıyorum, kitabı alıp okuyordunuz o sırada çay/kahve içiyordunuz. İsterseniz kitabı da satın alıyordunuz. Ama şimdi kitap kafelerdeki kitapların çoğu dekorluk oluyor. İnstagram da herkes paylaşıyor ama kitaplara dokunan okuyan yok. Yine de ben daha çok açılması taraftarıyım. En azından insanların hafızasında yer eder eski kitaplar.

Novelius:

Barış Sahaf’ın sıradan bir iş gününü anlatacak olsan, neler söylersin? 

Barış Bingöl:

Valla sahaflığın ‘sıradan bir iş günü’ diye bir nitelenebilecek bir günü olamaz bence. O yüzden benim de her günüm birbirinden farklı geçiyor. Yine de genellersem, tüm dış işlerimi (adrese gidip kitap bakma-alma vs.) genelde sabah erken saatlerde halletmeye çalışıyorum.  Dükkânın müdavimleri vardır, muhakkak uğrarlar. Sohbet arasında ufak tefek alışverişlerimiz olur illâki… Sonra, internet üzerinden gelen siparişleri toparlarım. Her ay hazırladığım kitap mezatı için, toparladığım kitaplardan özel olanları seçip ayırırım. Akşam olunca da dükkân kapanırım ama iş devam eder. Birçok mezat yapan firma mezatlarını gece bitirir, ben de belki bir şey bulurum ümidiyle onları takip etmeye çalışırım. Zaman zaman bir şeyler bulurum da.

Novelius: 

İnternet erişiminin ceplerimize girdiği günden bu yana alışkanlıklarımız, yaşantımız da epeyce değişti. Bu süreçten doğal olarak pek çok meslek grubu da az ya da çok etkilendi, etkilenmeye de devam ediyor… Sahaflık açısından durumu nasıl değerlendirirsin? 

Barış Bingöl:

Hepimizin kullandığı pazar yerleri var, internette oraları kullanıyoruz elbette. Bize bir zararı olduğunu düşünmüyorum internetin. Ama çok büyük bir faydası da olmadı. Sahafların çoğu buldukları nadir ve değerli kitapları, yine eski usul, telefon ya da yüz yüze satıyor müşteriye.

Novelius:

Sevgili Barış, romantik hayallere kapılıp, battı balık yan gider diyerek, bir sahaf dükkânı da biz açmak istesek, “durun, yapmayın! O iş o kadar basit değil, yazık olur sizlere…” Der misin? Hele de, bir türlü yakamızı kurtaramadığımız pandemi illetiyle, iyiden iyiye hisseder olduğumuz ekonomik kriz ortadayken, akıllı adamın yapacağı iş midir sahaf dükkânı açmak?

Barış Bingöl:

Bizim mesleğin en ironik tarafı da bu hayaldir bence. Çoğu kimse bir gün sahaf dükkânı açmak istiyor. Ama kimse açmıyor, açmadığı gibi de sahafa uğrayıp kitap da almıyor. Gerçekten gözünü karartmışlara tavsiyem ise, yol yakınken bu hayalden vazgeçmeleridir.

Novelius:

Son olarak, meslek de yaşadığın ilginç anılarından birini paylaşır mısın? 

Barış Bingöl:

Döviz kurlarının yükselmesinden önce yurtdışından hesaplı bulduğum gravürleri internet üzerinden alıp dükkânda sergiliyordum. Bir ara İtalya’da bir kilisenin kütüphanesi diye tahmin ettiğim bir kitaplık dağıldı o yıllarda (sanırım 2010 civarı) Birçok atlas internette listeleniyordu. Ben de takip edebildiğim sitelerden payıma düşenleri alıyordum. Böylece internet üzerinden siparişlerim artmış, haliyle dükkânıma teslim edilecek paketler de çoğalmıştı. Bir sabah postacı bana getirmesi gereken gravürleri sabah kahvaltı için uğradığı yerde unutmuş ve bu durumu öğlen saatlerinde, bana geleceği sıra fark ederek, geri dönmüş lakin unuttuğu paketi çöp zanneden bir çaycı, paketi çöpe atmış. Postacı gayet üzgün bir ruh haliyle durumu anlattı tabii, fakat olan olmuştu, ne yapabilirdik ki helalleşmekten başka? Biz de helalleştik gitti. Tabii, ağaç baskı gravürler de çöpe…


Sevgili Barış Bingöl’e hem röportaj teklifimizi kabul ettiği hem de sorularımıza verdiği içtenlikli yanıtlarından ötürü bir kez daha teşekkürlerimizi sunarız…  

“Barış Sahaf”

Barış Sahaf, iletişim:
Telefon : 0216 414 07 75
e-mail: info@barissahaf.com

Adres: Mühürdar Caddesi No: 71/B Kadıköy İstanbul

17.02.2022 © Novelius Edebiyat – Mehmet BAHÇECİ

Exit mobile version