Site icon Novelius Edebiyat

Makale: Ayrılık, Varol Kara

ayrılık varol kara

22.04.2023 © Novelius Edebiyat

Yazar: Varol KARA

Makale: Ayrılık, Varol Kara

Ayrılık sözcüğü iyi şeyler çağrıştırmıyor, kabul… Fena halde soğukluk hissettirir, ya da keder ve hüzün çöktürür içe, tamam… Peki hep mi, her şeyiyle mi kötüdür ayrılık? Hayır değildir. İyi yanları da yok değildir hani…

Kimi zaman bir kayıp duygusu yaşatır. Bazen de “oh be” dedirten bir ferahlık, bir rahatlama hissettirir insana. Zemherinin ayazı gibi dondurucu da olur, yaz sıcaklığı da yaşatır. Kimi zaman da ilkbaharın taze umudu, baharın geleceğe ait yeni canlılığı ve yeni başlangıç filizleri boy verir, ayrılıkta. Bir “son” gibi yok oluş olarak da görülür, karanlıktan aydınlığa çıkış da… Bazı ayrılıklar insanın içini dağlar; bazısında da keyiften için yağ bağlar. Çöküş de olabilir, kurtuluş da… İki yüzü vardır, birçok şey gibi. Ayrılığın yaşattığı duygular, ayrıldığın kişiyle ayrılmadan önce yaşanan beraberliğe göre anlam bulur. Bu nedenle etkisi ve şekli başka başkadır. Üzdüğü gibi, sevindirir de… Ama her halükârda bir yanı hüzün yüklüdür.


Farklı hâlleri, güzellikleri, ortak hayalleri yaşamak ve deneyimlemek için bir araya gelinir. Fakat bu birlikteliklerde kişiliklerdeki zaaflar keşfedilir, birçok konudaki beklentiler karşılık bulmaz, tamiri zor kırılmalar yaşanır, bazı bilinmezlerin ortaya çıkışı olur, ortaklıklar, paylaşımlar azalır, yürekte duygu sönümlemeleri yaşanır ve soğukluk yerini alır… Sonuçta süreç bazen erken tamamlanır ve derken, vadesi dolar bir arada olmanın. Koşa koşa, can atarak birliktelik için kucaklaşanların; yabancıya dönüşüp, birbirine sırtını dönüp uzaklaşmak için çırpınır hale gelmesi, hayata ve insanlık hallerine dair durumlardır, çok da şaşırmamalı.

“Ayrı” yere gitmek isteyen insanların, “aynı” yolda gitmeleri mümkün olmuyor. Neticede, yolun çatalına gelince herkes kendi seçtiği yola sapıyor… Hayat bazen insanı öyle bir noktaya sürükler ki; “ne mutlu bana, hiç bitmesin”, dediğin o günler için “keşke yaşamasaydım” dedirtir. Güzel başlayan güzel sürmez her zaman. İşte o zaman uzaklaşmak, harcı bitmiş beraberlikten, yakınlaşmaktan daha iyi gelir insana. İşte o zaman bir arada olmanın yıpratıcılığından, huzursuzluğu ve mutsuzluğundan kurtulmanın da yoludur ayrılık. Bir beraberliğin sonunun geldiğini hissediyorsanız, görüyorsanız; tüm çabalara rağmen eğrilikleri düzeltemiyorsanız, onunla bir eve sığmıyorsanız, veda zamanı gelmiş demektir.

İlişkilerin son kullanma tarihleri önceden belirtilmez; ama bozulmaya yüz tuttuğunu, ayrılık öncesi hissettirir. İleri derecede bozulma varsa kullanmamalı, çünkü bedene de, ruha da zarar verir. Kabul edelim ki birinden ayrılmak zordur ve acıdır. Ancak hiç kimse de vazgeçilmez değildir. Aynı güzergahta yürümüyorsanız, vakti gelmiştir ayrılığın. Noktayı koyun gidenin arkasından; ki, yeni ilişkilerin cümleleri yazılmaya başlansın. Çelme takılıp da düşmüş gibi dizlerin yara bere içinde kalabilir. Kalkıp yeniden yürümek gerek; geç kalmamak, yetişmek için hayata… Zira hayat beklemiyor ve dönüp bakmadan yoluna devam ediyor, hızla… Duygusal kopuş, gönülden düşüş ve ruhların ve zihnin uzaklığı varsa; fiziksel olarak bir arada olsan da iyi gelmez, mutlu etmez, anlamlı ve değerli de olmaz zaten. Eğer zorunlulukla bir arada kalma ve devamlılık sürüyorsa eğer, bu en kötüsüdür. Her beraberlik de nefrete dönüşerek son bulmaz. Seviyorken de ayrılık mümkün. Sanırım en zoru, en dayanılmazı da budur. Ne var ki böylesi de gerekebilir bazen. Diretmeyin, kalması için çok zorlamayın, sevgiyle salın, bırakın gitsin, uçsun…

Giden kendiyle beraber geride kalanları da götürür biraz. Ya geride kalan? O da saklar içinde birçok çok şeyi…


Cemal Süreyya diyor ya; “Gitmekle gidilmiyor ki, gitmekle gitmiş olamazsın; Gönlün kalır, Aklın kalır, Anıların kalır…”

Evet, gidenin de kalanın da içinde ince bir sızı, gözlerde hüzün, yürekte acı, içli şarkılar eşliğinde gizli akan gözyaşı kalır geriye… Kızgınlık, üzüntü, özlem, hayıflanma gibi ortaya karışık duygular sarar benliği. Hayıflanma demişken, bazen de gidildikten sonra yeri ve değeri anlaşılanlar vardır. Bu konuda Aziz Nesin şöyle demiş: “Neden kaybedenler, kaybedilenlerin kaybedilmeden önce kaybedilmeyecek kadar değerli olduğunu anlamıyor?”

Yazar Hakkında:

Varol Kara, emekli öğretmen. İlk ve ortaokulu doğum yeri olan Aşkale’de, liseyi Ankara’da, üniversiteyi İstanbul’da okudu. Ortaokuldan bu yana okuma tutkunu. On yıldan beri de yazmaya sevdalı. PEN Yazarlar Derneği Yaratıcı Yazarlık Atölyesi çalışmalarına iki dönem katıldı. Çeşitli edebiyat dergilerinde öyküleri, deneme yazıları yayınlandı. Bir günlük gazetede blogger olarak blog yazılar yazdı. İki dijital gazetede aralıklarla köşe yazıları yazmayı sürdürmekte. Yolda Olmak adını verdiği öykü kitabı 2022’de yayımlandı.

22.04.2023 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version