Site icon Novelius Edebiyat

İlk Ümit: Ufuk Aral – Ümit Yaban

26.04.2025 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban

“Mitoloji ve folklorik hikâyeleri her zaman sevmişimdir, özellikle de başka bir dünyaya açılan kapıların olduğu hikâyeleri. Aynı zamanda karakterlerimin neredeyse her biri yalnız kişiler- ister sıradan hayatlarında, ister maceralarını yaşarken. Kendi yalnız tabiatım ve kitapların benim için bir sığınak olmasının da bir etkisi olabilir bu. Kahramanların hikâyenin başında sırtlarını verebilecek kimseleri yokken son sayfada artık aileleri haline gelmiş dostlarıyla çevrili olmaları bana her zaman umut vermiştir.”

Ufuk ARAL

Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.

Röportaj: Ufuk Aral – Ümit Yaban

Ümit YABAN: Sayın Ufuk Aral ilk kitabınız Çorak Deniz Saray’ını kutlarım, Metinlerarası Kitap’tan elimize geçti keyifle okuduk teşekkürler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Ufuk Aral kimdir?

 

Ufuk ARAL: Ben teşekkür ederim, kitabımın böylesine sevilip okunması benim için gerçekleşen bir rüya.

“Ufuk Aral kimdir?” Kendimi kitaplar tarafından yetiştirilmiş bir çocuk olarak tanımlamakla aşırıya kaçmış olmam. Hayatım boyunca kitaplar ve hikâyelerin beni büyülemediği bir anı hatırlayamıyorum. Çocukluğumdan itibaren hayatımda mutlu, mutsuz, fırtınalı veya sıradan geçer her anımda kitaplar benim dostlarım ve çoğu zaman da sığınaklarımdı. İçine kapanık ve utangaç bir çocuktum ve okulda fazla arkadaşım yoktu. Benim gibi zorluklar yaşayan, fakat onları atlatarak kahraman olan karakterleri okudukça kafamda kendi maceralarımı yazmaya başladım.  İlk hikâyelerimi ve büyülü dünyalarımı kurmaya o yıllarda başladım.

İstanbul’da büyüdüm ve halen de orada yaşamaktayım, üniversitede İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat okudum. Her zaman yazar olmak, en azından edebiyat üzerinden bir işte çalışmak istediğimi biliyordum. Çorak Deniz Sarayı’nı yazmaya üniversitedeki ikinci yılımda başladım. Bu süreçte birçok şey doğal olarak değişti: 2021 yılında mezun oldum ve Medya Edebiyatı üzerine yüksek lisans için İngiltere’de bir yıl yaşadım. Kimi zaman neşeli, kimi zaman acılı zamanlar atlattım. Bu deneyimlerin her biri bana Ufuk Aral’ın kim olduğunu ve ne olabileceğini gösterdi.

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Yolda bir atölye ya da editörden destek aldınınız mı? Bu yolculuğa yeni çıkanlar için tavsiyeleriniz nelerdir?

Ufuk ARAL: Dediğim gibi, Çorak Deniz Sarayı’na üniversitede ikinci yılımda başladım. Fakat kitabı bırakın, hikayemi yazıya dökmeyi ilk başta düşünmemiştim bile! Kafamda iki karakter vardı: Biri kız, biri erkek iki kardeş. İkizlerdi. Erkek kardeş ortadan kayboluyor, kız kardeş de onu bulmak için tekinsiz bir ormanda maceraya atılıyor. Zaman geçtikçe bu iki kardeşin hikâyesini daha çok düşünür oldum. Kız, kardeşini buluyor muydu? Çocuk neden kayıptı? Hikâyeye eklemeler yaptıkça gözümün önünde daha net bir resim beliriyordu. En sonunda fark ettim ki insanlara bu ikizlerin maceralarını, yolculuklarını, hatta hobilerini bile insanlara anlatabilmeyi istiyordum. Deneme amacıyla bir çeşit ilk bölüm yazdım ve sonuçtan memnun oldum. Bilgisayarımın başına oturup romanım üzerinde çalışmaya başladım ve böylece devam etti…

Devamlı bir atölyeye katılmasam da bir haftalık yazma seminerlerine katıldığım oldu. Editörüm ise, romana başladığım günden beri sadakatle her bir yeni bölümü okuyan annemdi! Kendisi de değerli bir okur ve öykü yazarı olan annem birçok öneri ve geri bildirimiyle yazma sürecinde çok yardımcı oldu. Okuyucu gözüyle dışarıdan birinin görüşleri bir yazar için çok faydalı olabilir. Bazen geriye adım atıp kendime “Ben olay örgüsünü biliyorum, ama okuyuculara doğru şekilde yansıtabiliyor muyum?” diye sorabilmeliyim.

Bir diğer kaynağım ise Youtube’da bulduğum yazma sanatı videoları. Özellikle fantastik düzen yaratmak üzerine oldukça derin düşünmeme yardımcı oldular.

İlk kitap yazmanın sanırım en zor yanı işe neredeyse kör başlamak. Yazmak da her egzersiz gibi çalıştıkça insanı güçlendiren bir antrenman. Yazmaya alıştıkça ve kendime güvenim geldikçe daha iyi bir yazara dönüşmeye başladım. İlk taslaklarımın üzerinden sayısız kez geçmem gerekti, fakat yeni başlayan yazarlara tavsiyem asla yazdıkları şeyleri silip atmamaları. Bu yarıda bıraktıkları bir roman veya hikaye de olabilir, ortaokulda yazdıkları, başrole kendilerini koydukları romantik macera da. Ne olursa olsun onlardan çıkacak değerli bir şey bulabilirsiniz. Bana sorarsanız kötü hikaye değil, potansiyeli değerlendirilmemiş hikayeler vardır.

Ümit Yaban’la İlk Ümit röportaj serisinin 55. bölüm konuğu Metinlerarası Kitap’tan çıkan ilk kitabı “Çorak Deniz Sarayı” ile Yazar Ufak Aral oluyor…

Ümit YABAN: Yaşanmışlıklar, gözlemlediklerimiz, iç dünyamız yazdıklarımızın bel kemiği olsa da sizin yazarken ilham kaynaklarınız, hikayelerinizin temelini oluşturan unsurlar nelerdir?

Ufuk ARAL: Mitoloji ve folklorik hikâyeleri her zaman sevmişimdir, özellikle de başka bir dünyaya açılan kapıların olduğu hikâyeleri. Aynı zamanda karakterlerimin neredeyse her biri yalnız kişiler- ister sıradan hayatlarında, ister maceralarını yaşarken. Kendi yalnız tabiatım ve kitapların benim için bir sığınak olmasının da bir etkisi olabilir bu. Kahramanların hikâyenin başında sırtlarını verebilecek kimseleri yokken son sayfada artık aileleri haline gelmiş dostlarıyla çevrili olmaları bana her zaman umut vermiştir. Çorak Deniz Sarayı’nı yazarken umudum kendini yalnız hisseden birisinin kitabımı alıp mutlu vakit geçirebilmesiydi. Kafamda her zaman keyifle okunacak bir macera kurmak vardı.

 

Ümit YABAN: Yazım süreciniz belirli bir disiplin veya ritüel çerçevesinde mi ilerliyor? Yazar tıkanıklığını aşmak için benimsediğiniz özel yöntemler var mı?

Ufuk ARAL: Ne yazık ki yazar tıkanıklığı yakından tanıdığım bir dost! Bazı günler yaratıcılık su gibi akarken kimi zaman haftalarca tek satır bile yazamadığım oluyor. Böyle zamanlarda yürüyüş yaparken müzik dinlemek iyi geliyor. Çalan şarkıların bana hissettirdikleri ruh halime göre kafamda senaryolar yaratıyor, kimisini de “Bunu romana ekleyebilirim!” diyerek cesaretimi toplamamı sağlıyor.

Kendimi neredeyse her gün yazmaya itmeye çalışıyorum- yalnızca karakterlerin sohbet ettiği ya da öylesine oturdukları, esas romanda yersiz olacak sahneler bile olabilir, en azından kahramanlarımı zihnimde daha üç boyutlu yapıyorlar. Genellikle dışarıda, bir kafede oturup yazmayı tercih ediyorum. Evde kalınca insan her zaman uğraşacak bir iş buluyor!

Ufuk ARAL

Ümit YABAN: Kitabınızın genel teması nedir? Temayı oluştururken bilinçli bir şekilde mi hareket ettiniz yoksa yazım sürecinde kendiliğinden mi ortaya çıktı?

Ufuk ARAL: Çorak Deniz Sarayı, esasında bir büyüme hikayesi. Çocukluğu geride bırakmaktan öte, gelecekte olacağın kişiyi seçmek ve bu esnada neyden vazgeçip geçemeyeceğinizin üzerinde duruyor. Bir başka tema ise seçimler: Çok spoiler vermeden tek söyleyebileceğim, her iki kardeş de romanın farklı bölümlerinde kolay olan ile doğru olan arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Seçimleri saf iyi ya da saf kötülük yerine gayet insani, bu da büyümenin verdiği o sert ama gerekli derslerden biri-seçimlerimizin sonuçları.

Klasik kahramanın yolculuğunu her ne kadar sevsem de, sık gördüğümüz klişelerle biraz oynamak istedim: Ya ana karakterler süper güçlere sahip, yüce güçler tarafından seçilmiş kişi olmasaydı? Sıradan bir kızın cesur, dik kafalı ve sadakatli olduğu için kahraman olmasını istiyordum, kralların ya da tanrıların soyundan geldiği için değil. Amacım başından beri, kimse sizi seçmese de kendinizi seçmeniz üzerine bir kitap yazmaktı.

İlhamın nasıl geldiği ise benim için bile bir gizem! Okuduğum ya da izlediğim bir medyayı çok sevdiysem kimi zaman aklımda yeni karakterler beliriyor ve onların çevresinde maceralar kurmaya başlıyorum. Sanırım iyi yazılmış hikâyeler yaratıcılığımı tetikliyor, hepsi bu.

(Örneğin; Our Flag Means Death adlı bir tarihi komedi dizisinin hayranıyım ve bir süredir kafamda korsan hikayeleri dönmeye başladı!)

Ümit YABAN: Kitabınızı bitiren birinin aklında en çok hangi soruların veya duyguların kalmasını isterdiniz?

Ufuk ARAL: Her şeyden önce, sıradaki kitabı merak etmesini ve heyecanlanmasını umarım. Seriyi şimdilik üç kitap olarak planladım ve bilerek bazı soruları cevaplanmadan bıraktım. Okurlarımın sıradaki kitapta ne olacağı üzerine düşünüp, hatta kendi teorilerini kurmaları bir şeref olur. Karakterlerimi en az benim kadar sevip onlarla tekrar buluşabilmeyi istemeleri elbette en büyük isteğim.

Ümit YABAN

Ümit YABAN: Kitabınızı yazarken ve yayımlarken aldığınız en değerli tavsiye ne oldu?

Ufuk ARAL: Cesaretimin kırılmaması. İlk kitabınızı yazmak gece karanlığında denize girmek gibi: Önünüzde sizi neyin beklediğinden emin olamıyorsunuz. Kitabın bırak basılmak, ilgi görmesi bile bana mucize eseri geliyordu. Fakat kitabımı seviyorum; kitabımı tamamlamak istiyordum. Basılıp basılmayacağını daha sonra düşünürdüm. Ve en sonunda bitirdim… Ve elbette hemen ertesi gün basılmadı. O süreç boyu yorulup üzüldüğüm zamanlar elbette oldu, fakat vazgeçseydim kendimden bir parça verdiğim kitabım boşuna mı olacaktı? Bunu kabul edemezdim.

Eğer bunu okuyan yeni yazarlar varsa, bilin ki o hissi biliyorum. Ama pes etmeyin. Mola verip soluğunuzu toparlayabilirsiniz ama yola devam etmelisiniz. Yazdıklarınız değerli, okunmayı hak ediyorlar. Kendiniz için, kimseye göstermemek için bile olsa yazmayı bırakmayın. Çünkü onlar yine de sizin.

Ümit YABAN: Yeni dosya hazırlığınız var mı? İlk kitap tecrübesini yaşamış biri olarak, ikinci dosya hazırlığında mutlaka buna dikkat edeceğim dediğiniz başlıklar neler?

Ufuk ARAL: Dediğim gibi, seriyi üçleme olarak planladım, fakat aynı evrende geçen başka kitaplar da yazmayı istiyorum. Belki bir çeşit kardeş seri, bildiğimiz ve sevdiğimiz karakterlerin yetişkinlikleri veya ana seride anlatılmamış geçmiş hikâyeleri gibi. Ayrıca bilim kurgu veya alternatif fantastik tarih tarzı hikayeler üzerinde çalışıyorum. Henüz kitap mı yoksa başka bir medya türü mü olacak emin değilim. Sanırım zamanla göreceğiz! Şu anda ikinci kitabım, ilk romanın devamı Yaban Avcıları üzerine odaklandım.

Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin

Lütfen Tıklayınız…

26.04.2025 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version