Site icon Novelius Edebiyat

2024 Edebiyat Soruşturması –  Bölüm 8 – Şule İzgi Şahin

08.12.2024 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

8. Bölüm: Şule İzgi Şahin

Editörün Notu: 2024 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2024 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 1:

2024 yılında yerli ve yabancı pek çok eserin okurla buluşması gerçekten çok cesaret verici, özellikle yeni yazarların sesini duymamız için çok önemli bir fırsat. Ben mesleğim gereği klinik psikoloji alanındaki mesleki yayınları özellikle takip ediyorum. Psikopataloji alanında yayımlanmış araştırmalar ve psikoedebiyat alanında yayınlanmış yerli ve yabancı yeni bakış açılarını görebileceğim yazarları bulmaya çalışıyorum. Bu anlamda yeni psikolojik kavramlar ve metodolojileri özellikle ilgimi çekiyor edebiyatla psikoloji arasındaki ilişkiyi yıllardır çalışmalarda ve üniversitede verdiğim derslerde uygulamalı olarak anlattığım için bu alandaki yeni çalışmaları daha çok görmeyi arzu ediyorum. Burada yazar ve kitap ismi paylaşmak yerine bu alana ait yayınların çoğalmasını önemli buluyorum.

Soru 2:

2024 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize 2024 yılı panoramanızı çizer misiniz?

Cevap 2:

Doğrusu 2024 yılı benim için son derece yoğun ve heyecan verici bir edebi ve mesleki yıl oldu. Öncelikle; daha önce 2 kere baskısı yapılan Kopmuş İp, Kocama Tuzak Kurdum ve Kırmızı Kadifenin Sırrı isimli üç psikolojik kadın polisiyesi romanımın yeniden üçüncü baskılarının yapılması ve Polisiyenin K hâli roman dizisinde yayımlanan üç kitabımın Hacettepe Üniversitesinde doktora ve master tezlerinde incelenmesi ve Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerince değerlendirilmesi nedeniyle yoğun bir çalışma dönemi oldu. İlk üç kitabımın yanı sıra Dördüncü kitabım Romandrama ile Ankara Kitap Fuarında, Cumhuriyet Gazetesinde, Ankara Kız Lisesi Derneğinde, ODTÜ Mezunları Derneği gibi etkinliklerde, imza günleri ve söyleşilerde geniş okur kitleleri ile buluşmak son derece anlamlıydı. Ayrıca 20 yıl önce kurmuş olduğum ve halen moderatörlüğü yaptığım Ankara’nın ve belki de ülkemizin en büyük ve en eski kültür-sanat platformlarından biri olan ODTÜ Mezunları Derneği Edebiyat Kulübünün 20. yıl etkinlikleri çerçevesinde “20. Yıldan süzülenler” teması ile 20 kitaplık kitap seçkisini 2000’e yakın üyemizle birlikte okuyup değerlendirmeye devam ettik. TRT 1 Radyoda her ay yaptığım “Terapi Sohbetleri” programında toplumun ihtiyacı olan bir takım psikolojik bilgileri paylaşmaya devam ederken, bu sohbetler her ay Edebiyat Sanat Hayat Dergisi’nde Terapi Sohbetleri adı altında yayınlanarak geniş kitlelere ulaşıyor. Bu seneki yoğun çalışmalar nedeniyle her sene açtığım Psikodrama Grup Terapisi grubunu, Romandrama Yazma Terapisi grubunu ve Yaratıcı Yazma Seminerleri gruplarını açma zamanı bulamadım ama ilk fırsatta hayata geçireceğim projeler olarak sıradalar.

Soru 3:

Türk Edebiyatı mı, Türkçe Edebiyat mı? Türkiyeli Edebiyatı mı?.. 2024’te de ısıtılıp önümüze konulan bu kavram kargaşası hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Nedir doğrusu?

Cevap 3:

Bence Türk Edebiyatı veya Türkçe Edebiyat veya Türkiyeli Edebiyatı kavramları, içinde yaşadığımız coğrafyanın edebiyatını konuşmak yerine birtakım kelimelerin arkasında kalmaktır. Hepimizin ortak bir geçmişi ve bu topraklarda hayal ettiği bir geleceği olduğuna göre, sayılan kavramlardan bağımsız olarak, edebiyatımızın gelişimi için çaba harcamak gerektiğini düşünüyorum.

Klinik Psikolog, Psikoterapist ve Yazar Şule İzgi Şahin

Soru 4:

Son on yılda yayımlanan verilere baktığımızda, kitap okumak, ihtiyaçlar hiyerarşimizin 235. sırasında kendine yer bulabilmiş. Ülkemizde kitap okumaya ayrılan vaktin günlük ortalama 5 dakika ile sınırlı olduğunu da düşünürsek, çıkan sonuca hiç de şaşırmamalı.

Gelelim sorularımıza…

Kitaba ve okumaya olan talebin bu denli kısır, entelektüel beğenilerin de bu denli diplerde olduğu bir ülkede “yazma” motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?

Yayımlanmayacağını, kimsenin okumayacağını bilseniz de yine de yazar mıydınız?

Cevap 4:

Öncelikle sondan başlayayım; ilk romanımı, yayımlanacağını bilmediğim hâlde sadece kendim için yazmıştım ve sonra okuyanlar da beğenilerini ifade ettikleri için bir okur kitlem oluştu ve ikinci romanımı yazmam için bana baskı yaptılar. İkinci romanım bu şekilde ortaya çıktı ve sonrasında üçüncü romanımla, birinci ve ikinci romanımı birbirine bağlamış oldum ve bir seri hâline geldi. Dolayısıyla her yazar kitabını yayımlansın diye değil önce kendi için yazmalıdır diye düşünüyorum. Biz yazarız, yazarken kendimizi ifade ederiz, belki hayal ettiğimiz ve belki unutmak istediğimiz pek çok şey o satırların arasında yer alır.  Sonrası okur ve yayınevlerine kalır. Önemli olan yazma isteğinin gerçekleşmesi ve geleceğe bir eser bırakmış olmanın mutluluğudur. Kitap yayımlanırsa tabii ki çok daha büyük bir mutluluk ortaya çıkar, geniş kitlelerle kitap buluşursa yazar için çok daha fazla sevindirici bir durum olur. Fakat önemli olan yazarın yazabilmesi ve yazma cesaretini gösterebilmesidir.  Ülkemizde okuma oranının ve kitap satın alma oranının düşük olması tamamen kültürel, ekonomik ve eğitim sorunlarıyla ilgilidir.

Özellikle son dönemde, tüm sıkıntılara rağmen, çok daha fazla yeni yazarın ortaya çıkması ve yeni kitabın basıldığını da düşünürsek, bu yoğunluğun içinde kitabın okurla buluşması her zaman yazar için mümkün olmayabilir. Fakat dediğim gibi bir yazar için kitabının yayımlanmasından çok kendisi için yazıyor olması esastır. Bir ülkenin koşulları yazarın ve okurun koşullarını da belirler.

Soru 5:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması adına yeni yılda (yayınevi-yazar-okur üçgeninde) neler yapılmalı? Ve 2025 Yılından beklentileriniz nelerdir?

Cevap 5:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması için 20 yıl önce kurduğum Edebiyat Kulübü gibi pek çok kulübün, yayınevleri ve okurlar tarafından desteklenmesi ve bir kültür sanat platformu haline gelerek çoğalması en önemli koşullardan birisidir. Bunun yanı sıra birtakım fonlar ve destek faaliyetleri ile Belediyeler ve Kültür Bakanlığı eliyle daha fazla edebiyatsevere ulaşmak ve belli bir kültürel çizgi oluşturmak hedeflenebilir. 2025 yılından beklentim hepimiz için iyilikler ve kolaylıklar getirmesidir. Biz toplum olarak iyi olursak, edebiyat da, hayat da iyi olur.

Teşekkürlerimi sunuyorum.

 Klinik Psikolog, Psikoterapist ve Yazar Şule İzgi Şahin

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

08.12.2024 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version