Site icon Novelius Edebiyat

Özel Röportaj: Gergana Lapteva

gergana lapteva

24.12.2023 © Novelius Edebiyat

Yazar Gergana Lapteva ile e-posta üzerinden samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Soru-cevap bölümüne geçmeden önce, konuğumuzu kısaca tanıtmak istiyoruz. Gergana Lapteva, tarihi kurgu, gerilim ve macera türlerinde romanlar kaleme alan çağdaş bir Bulgar yazardır. 1977 Yılında Sofya’da doğan Lapteva, Ilya Petrov Güzel Sanatlar Okulu’ndan resim uzmanlığı ile mezun oldu. Yükseköğrenimini ise Sofya Üniversitesi, St. Kliment Ohridiski, “Paleontoloji” alanında tamamladı. 

Güney Amerika ve Antarktika hakkında üç seyahatname yazan Lapteva, ayrıca tarihi gerçeklere dayanan “The Coin” Para (2020), “Divine Fragrance” İlahi Koku (2021), “The Secret of Apamea” Apamea’nın Sırrı (2022) ve “The Third Layer” Üçüncü Katman (2023) isimli romanların da yazarıdır. Yazar hâlen Bulgaristan’ın Antartika misyonunda, Kültür Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

(İngilizce)  Röportajın İngilizce versiyonu için lütfen buraya tıklayın. 

(English)  Please, click here for the English version of the interview.

Gergana Lapteva (Гергана Лаптева) romanları…

Gergana Lapteva hakkında detaylı bilgi için kişisel web sitesi, www.gerganalapteva.com’a erişebilirsiniz.

Hazırsanız, şimdi söyleşi zamanı!

Mehmet Bahçeci:

Sayın Lapteva, sizi kısaca tanıtmaya çalıştık. Bu tanıtıma neler eklemek istersiniz?  Gergana Lapteva kimdir ve yazmak sizin için ne anlam ifade ediyor?

Gergana Lapteva:

İnsanın kendini tarif etmesi zor. Gezmeyi, yeni yerler, insanlar ve kültürleri tanımayı, okumayı, yazmayı ve öğrendiklerimi, yaşadıklarımı paylaşmayı seven biriyim. Güneşi ve denizi, iyi insanları, uzun yürüyüşleri, macerayı, kahkahayı, kitapların ve seyahatin bana verdiği özgürlük duygusunu seviyorum. Henüz bir geziden dönmedim ve bir sonrakini planlamaya başlıyorum.

Yazmaya gelince, dedem yazardı, babam da sanatçıydı, dolayısıyla sanat benim hayatımda her zaman bir şekilde yer aldı. Ayrıca Sofya’daki Sanat Okulu’ndan, “Resim” bölümünden mezun oldum. Ancak bundan sonra farklı bir yola başvurdum. Jeoloji okudum, ardından Sofya Üniversitesi’nde paleontoloji alanında uzmanlaştım. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen bu alanları, Bulgar Antarktika Enstitüsü’nde Prof. Christo Pimpirev’in gözetiminde çalışmaya başladığımda, Antarktika’ya yapılan Bulgar keşif gezilerinin organizasyonunda yer aldığımda birleştirmeyi başardım. Birkaç yıldır Türkiye Kutup Araştırmaları Merkezi TÜBİTAK-MAM ile Prof. Burcu Özsoy şahsında aktif bir işbirliği içinde olduğumuzu belirtmek isterim.

Ama her zaman istediğim şey yazar olmaktı. Benim için yazmak bir sihirdir; kendimi ifade etmenin bir yoludur. Hikâyenin zihnimde doğuşundan beyaz sayfaya aktarılışına kadar. Hayata geçirdiğim karakterlerden, onları kendi hayatlarını yaşayan bireylere dönüştürmeye kadar. Aşık olurlar, ayrılırlar, acı çekerler ve sevinirler ve siz onları istediğiniz yöne yönlendirip yönlendirme gücüne sahipsiniz. Ama bunu okuyucuya dokunacak, onların da sizinle birlikte deneyimlemelerini sağlayacak, yazarken hissettiğiniz duyguları hissettirecek, hiç durmadan, sonuna kadar sayfaları çevirecek şekilde yapmalısınız.

Kitap yazmak ve okumak özel bir sohbet gibidir. Bu, okuyucu ile yazar arasında son sayfanın ötesinde de devam eden samimi bir deneyimdir.

Mehmet Bahçeci:

İlginç ve hoş bir yaşamınız olmalı. Antartika dahil dünyanın pek çok yerinde bulunduğunuzu biliyorum. Bu deneyimler yazma kabiliyetinizi nasıl etkiledi?  

Gergana Lapteva:

Evet, mesleğim bana dünyanın en uzak yerlerinden bazılarına seyahat etme özgürlüğünü verdiği için şanslıydım. Keşif gezilerinin organizasyonunun yanı sıra enstitünün kültürel faaliyetleriyle de ilgileniyorum. Fotoğrafçılığı da seviyorum. Böylece seyahat ederek ve farklı enlemlerden izlenim, bilgi ve görüntüler toplayarak, Bulgar kutup kaşiflerinin Livingston Adası’ndaki üssümüze nasıl ulaştıklarını ve ne tür tehlikeler ve zorluklarla karşılaştıklarını anlatan ilk seyahat günlüğüm olan “Güney yönü – Antarktika’ya yolculuk” yazdım. Bunu bir diğeri izledi: Güney Amerika’daki ülkelerin tarihini ve kültürünü anlattığım “Tanrıların Kapısı”.

Ancak asıl istediğim, kitaplarım aracılığıyla bizi geçmişe götüren ve bugünü daha iyi anlamamızı sağlayan ilginç insanlar, olaylar ve yerler hakkında hikayeler anlatabilmek, aynı zamanda da dünyamızdaki saf insani ilişkileri aktarabilmekti. dünyamızı çevreleyen. Böylece ilk romanım “Para” ortaya çıktı, ardından “İlahi Koku”, “Apamea’nın Sırrı” ve “Üçüncü Katman” geldi. Yayınları için, bana güvendikleri için Egmont yayınevine sonsuza kadar minnettarım.

Mehmet Bahçeci:

Birbiriyle ilişkili üç sorum var:

Gergana Lapteva:

– Çeşitli edebiyat okurum ama tarihi odaklı kitapları tercih ederim. Öğrenebileceğiniz kişiler. Bana göre bir kitabın okuyucuyu ilgi çekici ve heyecanlandırabilmesi için aynı zamanda bir şeyler öğretmesi, içindeki hikayelerin hem merak uyandırıcı hem de bilgilendirici bir şekilde aktarılması gerekiyor. Tarihi gerilim romanlarını, biyografik romanları, seyahat ve ilgi çekici yerlerle ilgili kitapları severim.

– Bulgar ve dünya edebiyatından en sevdiğimiz yazarlarımız kimler?

-Yabancı yazarlar arasında favorilerim arasında Dan Brown ve Tom Egeland’ın yanı sıra José Rodríguez dos Santos, Walter Ellis ve Umberto Eco da var. Elif Şafak ve Defne Suman’ın kitaplarını da beğeniyorum.

– Bulgar yazarlar arasında Georgi Gospodinov ve Georgi Burdarov’un eserlerini beğeniyorum.

– En sevdiğiniz üç kitap hangileri?

– Dan Brown’dan “Cehennem”, Christy Leftery’den “Halep Arıcısı” ve Daphne Calotai’den “Rus Balerin”.

Mehmet Bahçeci:

Ülkemize dair izlenimlerinizden bahseder misiniz?

Gergana Lapteva:

Türkiye benim için favori bir ülkeden çok daha fazlası. Çeşitli medeniyetlerin tarihini, kültürünü ve geleneklerini korur. Doğal, arkeolojik ve modern manzaraların birleşimi Türkiye’yi benim gibi gezginler için bir mıknatıs haline getiriyor. Ayrıca en güzel ve ilginç şehirlerden, yörelerden ve tabii ki plajlardan bazıları da var.

Türkiye’nin farklı yerlerine sık sık seyahat ediyorum. İstanbul’u elbette biliyorum, muhteşem bir yer ve tadını çıkarmaya asla doyamayacağım. Beni etkileyen yerler arasında; Gaziantep, Urfa, Halfeti, Mardin, Midiyat, Kapadokya ve Pamukkale yer alıyor. Ayrıca Akdeniz kıyıları. Ancak ilk görüşte aşık olduğum şehir Antalya’nın Side şehridir. Birkaç yıl önce tatil için oradaydım ve burayı o kadar beğenmiştim ki artık orada yazları ve daha fazlasını geçirebileceğim küçük bir daire var. Şimdi yılbaşında orada olmayı planlıyorum.

Gergana LAPTEVA

Mehmet Bahçeci:

Kitaplarınızı Türk okurlarıyla buluşturma projenizde bir gelişme var mı?

Gergana Lapteva:

Bu benim hayal ettiğim bir şey. Romanlarımın birçoğunda olay Türkiye’de geçiyor. Bunlar “The Secret of Apamea”, “The Coin ” ve “The Third Layer”. Bu nedenle bunların Türkçeye çevrilerek orada da dağıtılmasını çok isterim. benim için son derece ilginç ve değerli olacak.

Birlikte çalıştığım yayınevi, “Egmont” uluslararası bir yayınevi ve merkezi de Türkiye’de. Yakın gelecekte kitaplarımın tercüme edilerek Türkiye pazarına ulaşacağına dair editörümden güvencem var. Umarım pek yakında gerçekleşir.

Mehmet Bahçeci:

The Coin / Para isimli romanınız hakkında edindiğim bilgileri heyecan verici bulduğumu söylemeliyim. Bu romanınız Türkçeye çevrilirse, mutlaka okumak isterim… İlginç bir konusu var The Coin’in. Tur rehberi Mira ve Gazeteci Stefan’ın yolları Antalya’da kesişir ve Bulgaristan’dan Türkiye’ye, oradan da Akdeniz ve İtalya’ya uzanacak büyük bir maceraya atılırlar. Tarihi gerçekler ve mafyatik yapılanmalar da kurgunuzda özel bir öneme sahip olmalı. Bize bu romanınızın konusundan ve onu yazan kişi olarak sizin için ne anlam ifade ettiğinden bahseder misiniz?

The Coin / Para / Монетата

Gergana Lapteva:

“The Coin” benim ilk romanım ve belki de bu yüzden benim için en değerli olanı. Yazma fikri bahsettiğim Side’ye ilk ziyaretim sırasında doğdu. Kısa bir süre sonra, Sofya havaalanında İtalya’ya antik para kaçakçılığı yapan bir kadın ve erkeğin yakalanmasını anlatan bir makaleye rastladım. Merak ettim ve daha fazla bilgi aradım. Bu tür birçok vakanın olduğu ortaya çıktı. Her biri daha da ilgimi çekti. Nihayet dünya çapındaki antika ve değerli eşya kaçakçılığıyla ilgili o kadar çok veriye sahiptim ki, bunun konuşulmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye değer bir konu olduğuna karar verdim. Roman böyle ortaya çıktı.
Çağımızın çok önemli ve güncel bir konusuna değindiğini düşünüyorum. Tüm dünyanın ortak sorunu olan trafik sorunu. Neyse ki ele geçirilip ait olduğu ülkelere iade edilen eserler de var. Bu umut veriyor ama ne yazık ki suç grupları da oldukça becerikli.

Mehmet Bahçeci:

The Third Layer / Üçüncü Katman adlı romanınıza gelelim… Tipik Dan Brown romanlarına benzeyen konusuyla dikkatleri üzerine çekiyor. Papalık tarihi, Bulgar tarihi, geçmişin sırları ve çok daha fazlası, tarihi bir tuvaldeki gizli katmanın keşfi sonrasında gün yüzüne çıkıyor… Üçüncü Katman ya da diğer kitaplarınızdan hangilerinin sinemaya uyarlanmasını isterdiniz? Ve neden?

Gergana Lapteva:

Evet, “The Third Layer”de Dan Brown‘un romanlarına benzeyen hikayeler anlatıyorum. Çalışmalarından etkilenmeden duramıyorum ama bu kitapta da ülkem için çok önemli olan Orta Çağ Avrupası ve Bulgaristan tarihinin bir bölümünü vurguluyorum. Ölümü hakkında birçok komplo ve bilinmeyenin olduğu en büyük Bulgar krallarından biri olan Kral Kaloyan‘ın öldürülmesi konusuna da değiniliyor. Romanın sayfalarını sekiz asır önceki olayları yeniden canlandırmaya ve çok az insanın bildiği gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştım. Elbette diğer romanlarımda olduğu gibi tarihçilerin ve arkeologların araştırmalarından yararlanıyorum.

Kitapta Venedik, Roma, İstanbul ve Konstantinopolis ile İkinci Bulgar Krallığının Başkenti Veliko Tırnovo anlatılıyor.

Bir gün bu kitabın film uyarlaması yapılırsa çok mutlu olurum çünkü bahsettiğim olaylar gerçekten o dönemin tarihindeki en önemli olaylardan bazıları.

Aslında bir kitap yazdığımda onu hep bir film olarak hayal ederim. Kafamda karakterler ve onların başına gelenler bir kaset gibi hareket ediyor, konuşmalarını duyuyorum, aksiyonun geçtiği yerleri görüyorum. Yani kitaplardan herhangi biri filme dönüştürülebilir.

The Third Layer / Üçüncü Katman / ТРЕТИЯТ СЛОЙ

Mehmet Bahçeci:

Okuduğunuz Türk yazarlar var mı?

Gergana Lapteva:

Önceleri ağırlıklı olarak Orhan Pamuk ve Elif Şafak‘ın kitaplarını biliyordum ama son zamanlarda Bulgaristan’da giderek daha fazla Türk yazar tercüme ediliyor. Kısa bir süre sonra Kitap Fuarı’nda Sofya’yı ziyaret eden ve “İstanbul Rapsodisi” ve “İzmir’in Kızı” romanlarını sunan Defne Suman‘dan daha önce bahsetmiştim. Şu anda Ahmet Altan‘ın “En Uzun Gece” kitabını okuyorum.

Mehmet Bahçeci:

Yaşam büyük bir koşturmaca ve hepimiz zaman fakiriyiz. Okuma ve yazma aktivitelerinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz? Okuma ve yazma alışkanlarınızdan bahseder misiniz?

Gergana Lapteva:

Evet, hayat zamanla sürekli bir yarış gibi görünüyor ve hiçbir zaman istediklerimize yetmiyor, en azından yeterli olmuyor.

Antarktika Enstitüsü’ndeki çalışmalarımı yazıyla birleştirmeye çalışıyorum. Boş zamanlarımda okumayı seviyorum, bu şekilde gerçekten rahatlıyorum. Dağda, sahilde ya da başka bir yerde olsam da her zaman yanımda bir kitap taşırım.

Yazmaya gelince, orada işler biraz farklı. Kitaplarımın özelliği, her biri üzerinde çalışmanın çok fazla zaman, hazırlık, gerçeklerin ve olayların araştırılmasını ve hepsinden önemlisi özveriyi gerektirmesidir. Benim için tüm bu süreç gerçekten zorlu ama aynı zamanda büyük bir keyif. Her şeyden önce, belirli bir alan veya olayla ilgili mevcut bilgileri araştırmam ve elemem gerekiyor. Mümkün olduğunca objektif ve doğru olmaya çalıştığım için çeşitli uzmanlarla istişarede bulundum. Diğer önemli faktör ise kişisel izlenimdir. Her şeyi birinci şahıs ağzından aktarmak istiyorum. Çok seyahat ederim. Benim için bir yaşam biçimi haline geldi. Bu yolculuklarda çok şey öğreniyorum, kendime yeni dünyalar, kültürler, gelenekler keşfediyorum, ilginç insanlarla tanışıyorum ve buna bağlı olarak bu duyguları romanlarda da aktarmak istiyorum. Bununla birlikte, bir kitabın okuyucuyu ilgi çekici ve heyecanlandırabilmesi için aynı zamanda bir şeyler öğretmesi de gerekiyor ve benim önümde olan görev de tam olarak bu; hikâyeleri hem merak uyandırıcı hem de bilgilendirici bir şekilde aktarmak. Yeterli bilgiyi, olguyu ve izlenimi topladıktan sonra asıl yazma süreci başlıyor. Günde en az 4-5 saatimi yazmaya ayırmaya çalışıyorum, bazen hikâye beni daha çok tüketiyor.

Kahramanlarımla geçirdiğim bu yalnız zamanı gerçekten çok seviyorum!

Mehmet Bahçeci:

Üzerinde çalıştığınız yeni projeler var mı? Varsa, içerikleri nelerdir?

Gergana Lapteva:

Evet, yeni romanımın metnini zaten yayıncıya gönderdim. “Portredeki Kız” adlı eser, biri 1920’lerde, diğeri ise günümüzde yaşayan iki kadının hikayesini anlatıyor. Öyle ya da böyle kaderleri iç içedir ve neredeyse yüz yıla yakın zaman farkıyla aynı yerleri ziyaret ederler.

Eylem Bulgaristan’ın Sofya ve Arjantin’in Buenos Aires kentinde gerçekleşiyor.

Bir hikaye, Bulgaristan’ın modern tarihindeki en kanlı suikastlardan birini anlatıyor – “St. Üç yüzden fazla kişinin öldüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı Sofya’daki “Nedelya”. İkinci hikyâe, geçen yüzyılın başında Arjantin’e göç eden birkaç nesil Bulgar’ın hikayelerini anlatıyor.

Elbette aşk var, zorluklar var ve birçok sırrı saklayan bir portre var.

Bu romanın özelliği, yüz yıl önceki göçmenlerin torunları olan Arjantin’de yaşayan Bulgarların gerçek hikayelerini ve anlatımlarını içermesidir.

Mehmet Bahçeci:

Öncelikle, içtenlikli yanıtlarınız için çok teşekkür ederim. Eserlerinizi Türkçe okumak bizler için keyifli bir deneyim olacak. 

Ve son bir soru daha…

Yeni yıldan neler bekliyorsunuz? Okurlarınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Gergana Lapteva:

Kendime, akrabalarıma ve arkadaşlarıma her zaman sağlık diliyorum! Bu en önemlisidir.

Okuyuculara, bugünü ve bize sunduklarını takdir edebilmelerini de söylemek istiyorum. Zaten olmuş olanı değiştiremeyiz. Ne olacağını bilemeyiz. Ama şimdi buradayız, şu anda yaşıyoruz ve dünyadaki tüm olasılıklar bu anın içindedir. Kalbinizin ve hayallerinizin peşinden gidin, inanmaya ve sevmeye devam edin.

Röportaj ve güzel sorular için de çok teşekkür ederim. Umarım okuyucular için de aynı derecede ilginç olur.

Başarılar diliyorum Mehmet!

24.12.2023 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version