13.04.2025 © Novelius Edebiyat
Kitabın Öyküsü
Bölüm 9
“Parça Tesiri”
Novelius Edebiyat:
Sayın Onur Akbaba, öykü türüne ait kitabınız, “Parça Tesiri” adını taşıyor ve 2025 yılı Ocak ayında Metinlerarası Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kıymeti bilinen, adından söz edilen eserler arasında yerini alması temennisiyle, öncelikle sizi, sonrasında da eserinizi tanımak ve tanıtmak isteriz.
Onur Akbaba kimdir?
Onur Akbaba:
Ordu’nun Fatsa ilçesinde dünyaya geldim. Gazi Üniversitesi Felsefe Grubu Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Hâlihazırda İstanbul’da bir lisede öğretmenlik yapıyorum. Edebiyat dünyasına, 2002 yılında yayınladığım Olmaz Sokağı isimli şiir kitabıyla giriş yaptım. Bu kitap, Cemal Süreya Şiir Ödülleri’nde Mansiyon’a değer görüldü. Ardından, 2018 yılında Büvek isimli öykü kitabını yayınladım. Bu kitap da, Sennur Sezer Öykü Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne değer görüldü. Son olarak, 2024 yılında Parça Tesiri isimli öykü kitabını yayınladım. Bu kitabın içerisinde de, Türkiye’nin önde gelen yarışmalarında ödüle değer görülen, dergilerde ve seçkilerde yer alan öyküler yer alıyor.
Novelius Edebiyat:
Kitabınızda hangi konuları mesele edindiniz?
Onur Akbaba:
Yazar, yazdıkları kadar yazmadıklarından da sorumludur bana kalırsa. Sizi, bir meseleyi yazma(ma)ya iten durumun, birbiriyle iç içe girift bir yapıdan oluştuğunu düşünüyorum. Yaşamın içerisinde kendisini hissettiren, sancısını duyuran, alttan alta ben buradayım diyen an’lardan zamana yapılan bir yolculuk olarak görüyorum yazarlığı. Eksik kalmışlığın, fazla gelmişliğin, varoluşun, hüznün, umudun, korkunun, insana dair birçok karmaşık yapının eşlik ettiği inişli çıkışlı bir yolculuk. Parçalardan bütüne yapılan bir yolculuk da diyebiliriz buna. Belki de bu yüzden, Parça Tesiri.
Anlatılacak olan mesele her neyse, bir şekilde gelip sizi buluyor. Yeter ki siz o karşılaşmaya bilişsel ya da ruhsal bütünlük olarak, siyasi ya da toplumsal varoluş olarak hazır olun. Hiç beklemediğiniz anda size iç sesini duyuran, sızısını hissettiren o karşılaşmaları önemsiyorum. Bir çıt sesi gibi düşünebilirsiniz bunu. Hayatın belirli kırılma anları ve o anlarda çıkardığı kendine özgü sesleri olduğuna inanırım ben. İşte o sese kulak verdiğinizde, küçücük bir çıt sesi, yazardan okura büyüyen bir çığlığa dönüşebiliyor. Yaşamın bana duyurduğu o sesleri, bazen bir fısıltı, bazense bir haykırış eşliğinde okura iletmek gibi görürüm biraz da öyküleri. Günün sonunda, her öykünün kendine ait bir melodisi, bir tınısı ya da ritmi olduğunu düşünürüm. Hangi hikâyeye hangi tınının ya da ritmin eşlik edeceğinin kararı biraz da yazarın becerisiyle ve hikâyenin kendisiyle doğru orantılıdır.
Bu hayatta herkesin; fark edilmeyi, anlaşılmayı, dokunulmayı, sarıp sarmalanmayı, (yayınevimin de söylediği gibi) kurcalanmayı bekleyen bir yanı vardır. Bunun için öyküden daha iyi bir el düşünemiyorum.
Novelius Edebiyat:
Okurları nasıl bir üslup ve konu beklemektedir?
Onur Akbaba:
Sizi diğerlerinden ayıracak olan dili yaratmak ama aynı zamanda da sürekli olarak o dilin sizi sizden de ayırıyor olmasına özen göstermek. Diğerlerinden ayrışıyor olmanız tek başına bir şey ifade etmez bana kalırsa. Sürekli olarak kendinizden de ayrışıyor olmanız gerekir. Bir nevi yolda olma hali. Bir okurum, isimsiz yirmi öykü arasından senin öykünü bulabilirim demişti. Onlarca isimsiz öykü arasından ayırt edilebilecek ama aynı zamanda da kendi öykü dünyanda tekrarı olmayacak bir üsluptan bahsediyorum.
İlk görünenin ardındaki görünümü aramaz mı biraz da öykü? Bu yüzleşmenin tarafıdır bana kalırsa. Yaşamın içerisinde her durum ya da her duygu öyküye konu(k) olabilir. Bu konukluğu önemserim. Bu önemsemenin okurda da bir karşılığı olduğunu düşünürüm. Çoğu zaman, başlamak yazmaktan daha uzun sürer. Öykülerimi tek oturuşta yazıp bitirdiğimi düşündürten geri dönüşler alıyorum okurlarımdan. Kolay görünüp zor yapılan şeyler kıymetlidir bence. O işteki ustalığa işarettir biraz da. Hiçbir öykümü bu kolaylıkta yazamadım diyebilirim. Bazen anlatmak istediğinizle iç sesiniz uyuşmayabilir. Bu da süreci zorlaştırır. İşte orada hikâyeye kulak vermek gerekir.
Yaşamın içerisinde bir öykü yazarı sorumluluğuyla var olmaya çalışıyorum. Bu varoluş, bir zaman sonra size gitmeniz gereken yöne dair ipuçları veriyor zaten. O yöneliş ardından derin bir yoğunlaşmayı getiriyor. O yoğunlaşmanın ardında gördüğünüz dünya, yeni bir dünya oluyor. İlk kez sizin ayak bastığınız bir dünya. Okuduğum kitaplarda altı çizilesi cümlelerle karşılaşmayı severim. Dolayısıyla, yazdıklarımda da bunu önemserim. Okur herhangi bir cümlenin altını çizer mi kaygısına düşmem elbette ama o anlam yoğunluğunu, o zihinsel ve ruhsal doygunluğu yakalayabilmek beni mutlu eder. Bir cümlenin altını çizerken, aslında bir yarım kalmışlığın, bir hüznün, bir yüzleşmenin de altını çizmez mi insan? Kendisiyle bir kez daha karşılaşmaz mı? Dediğim gibi bana bir okur olarak altını çizme gereği hissettiren her sözcüğü, her satırı, her paragrafı önemserim. Parça Tesiri özelinde şunu söyleyebilirim, kitabı okumaya karar vermiş okurlar bu tür karşılaşmalara hazır olsunlar.
Novelius Edebiyat:
Yazım ve yayımlatma safhalarına da değinerek eserinizin ortaya çıkış öyküsünü ve sizin için taşıdığı anlamı bizlerle paylaşır mısınız?
Onur Akbaba:
Parça Tesiri kitabımdan önceki öykü kitabımı 2018 yılında yayınlamıştım. Üzerinden altı yıl geçmiş. Bu konuda aceleci davranmadığımı söyleyebilirim. Yazdığım öykülere farklı zaman aralıklarında farklı duygu geçişlerinden ve farklı bilişsel yetilerden tekrar tekrar bakabilmeyi önemsiyorum. Bir nevi öykülerimi demlenmeye bıraktığım da söylenebilir. Belirli bir zaman aralığından geçmiş, bir anlamda demini almış öyküler artık okuyucusuyla buluşmaya hazırdır diye düşünürüm. Gerisi artık okuyucunun meselesidir. Benimle başlayan bu yolculuk, okurda kendisine bir yer bulabilmişse ne mutlu bana. Kurulan bu bağın kutsal olduğuna inanırım.
İyi ki yollarımız kesişmiş diyebileceğim bir yayınevi Metinlerarası. “Yaşamak kurcalanmalı” şiarıyla yola çıkmış bir yayınevi. Öykülerinizi gün ışığına çıkartmak için bundan daha doğru bir mecra olabilir mi? Zaman an’lar toplamıdır. Zamanın içerisinde bize ait olan her bir an kurcalanmaya değer bence. Metinlerarası, bu kurcalamaya kıymet veren bir yayınevi.
‘Her şeyin bir hikâyesi vardır, yeter ki bir de anlatanı olsun.’
Öyküyle kalın.
K ü n y e :
Metinlerarası Kitap • Öykü • 96 s. • 13,5*21 cm • Yazar Onur Akbaba • Karton Kapak • 1.Hamur Kağıt • Ocak 2025 • ISBN 9786256566781
Tanıtım Bülteni:
Yüzüne yerleştirdiği kırık tebessüm hep orada. Yıllardır duvarında asılı bir tablo gibi, kaldırıldığı anda anlaşılıyor yokluğu. İri gözleri, ilerisi olmayan bir sisin bütün söyledikleri. Tam olarak böyle. Saçlarını arkadan topladığında başka bir kadın oluyor, omuzlarına dağıttığında başka. Gün akşama evinde oturduğunda başka bir kadın oluyor, ver elini caddelerde yürüdüğünde başka. Üzerinde sırt fermuarlı mavi bluzu varsa başka bir kadın oluyor, çiçekli desenli ekose elbisesi varsa başka. İçinde bir araya toplanan kaç ayrı kadına söylediği kaç ayrı şarkı bu? Etrafında dönüp duran kaç ayrı adama yürüdüğü kaç ayrı yol?
Parça Tesiri; duymaktan korktuğumuz soruları, tutmaktan yorulduğumuz sırları, dilimizin ucuna kadar gelip de bir türlü söyleyemediklerimizi ve dahasını cesurca ortaya koyuyor.
Onur Akbaba, umuttan yana oynatıyor kalemini. En büyük dostumuz olmayı başardığı gün, en büyük düşmanımız da olacağını bildiği bu duygudan yine de vazgeçmiyor. Öyle kendiliğinden dile gelmeyen birçok ayrıntıyı, şiirsel bir zarafetle ince ince işliyor.
Parçaların, kimi zaman bütünden daha büyük olabileceğini deneyimlemek isteyen okurlar için Parça Tesiri, özel bir eser.
13.04.2025 © Novelius Edebiyat


