Site icon Novelius Edebiyat

İlk Ümit: Özlem Dikeçligil – Ümit Yaban

ÜMİT YABAN

03.12.2023 © Novelius Edebiyat - Ümit Yaban

“Henüz tavsiye verebilecek bir yazar sınıfına koymak istemem kendimi ama iyi bir okur olarak yazmak isteyenlerin kendilerine ve edebiyata inanmalarını isterim. Çünkü hayatta edebiyatın gücü kadar inancımızı hak eden çok az şey var.”

ÖZLEM DİKEÇLİGİL

Ah ilk kitaplar, sanki yazandan bir parça kopacak da evrende yıldız gibi parlayacakmışçasına müstesna bir öneme sahiptir. Bu önem hem yazarlar hem de edebiyat tarihi için geçerlidir. Bu heyecana ortağız ve zevkle görünürlüğüne katkı sunmayı kendimize görev addediyoruz.

Röportaj: Özlem Dikeçligil – Ümit Yaban

Ümit YABAN: Sayın Özlem Dikeçligil ilk kitabınız Hayalet Bakıcısı’nı kutlarım. Kitabınız Notos Kitap basımı ile okuyucusuyla buluştu. Çokça emek verilmiş bir kitap, tebrikler. Öncelikle merak ettiğim sizsiniz, edebiyatla kurduğunuz ilişkiye de değinerek kendinizi tanıtır mısınız? Özlem Dikeçligil kimdir?

Özlem DİKEÇLİGİL: Teşekkür ederim. Okumayı hep çok sevdim. Geniş kütüphanesi olan bir evde büyüdüm. O kütüphane, kendime ait bir dünya kurabilmek için bir inşa sahası oldu. İhtiyacım olan her ne varsa elimin altındaydı. Başka herhangi bir şeye ihtiyaç duymadım. Kurmaca her zaman kendimi daha güvende hissettiğim bir yer oldu benim için. Edebiyatla çocukken kurduğum bu bağ giderek daha sık, daha kalın dokunmuş bir örtü olarak hayatımın çoğunu kapladı. İyi bir kitap okumanın yerini tutacak, içimde bir yükselme sağlayabilecek çok az şey sayabilirim.

Yazmak da hayatımda buna paralel olarak ilerledi.  Her zaman yazdım.

Ümit Yaban, İlk Ümit röportaj serisinin 19. bölümünde Yazar Özlem Dikeçligil’i ağırlıyor…

Ümit YABAN: Yazma yolculuğu nasıl başladı? Başlarken destek aldığınız bir atölye ya da öğretici oldu mu?

Özlem DİKEÇLİGİL: Yazmak hayatımda hep vardı. Bilgisayarımdaki dosyalar, öykülerle, taslaklarla doluydu.  Ancak bu yazdıklarımı yayınlatabilecek ısrarlı bir dış enerjim yoktu. Öylesi bir takip yorucu bir akışın içinde olmayı gerektiriyordu. O dünyaların insanı değilim. İçe dönük bir enerjim var. Notos’un yaratıcı yazarlık atölyesinin ilanını gördüğümde kayıt yaptırdım.

Genelde kötümser, kaygılı bir insanım. Yaratıcı yazarlık atölyelerinin bir işe yaramadığı gibi bir önyargım da vardı ama atölyenin ilk dersinde ezberim bozuldu. Semih hocanın ve atölye arkadaşlarımın değerli yorumları ve bana verdikleri cesaret o yüzden çok kıymetli. Yazdıklarımın iyi oldukları hakkında bir hissiyatım vardı ama bir dış göz tarafından ölçülüp biçilmek istiyordum. Hayalet Bakıcısı’nı ilk kitabım olarak elimde tutabiliyorsam bu Notos Atölye’nin verdiği cesaret sayesindedir.

Ümit YABAN: Karar vermeniz ve elinize kitabınızı almanız arasında ne kadar zaman geçti? Bu süreçte yazar tıkanması yaşadınız mı? Yaşadıysanız bunu yaşayan yeni yazarlarımıza önerileriniz var mı?

Özlem DİKEÇLİGİL: Çok uzun sürmedi çünkü hazırdım. Sadece başka bir göze ve akacak kanala ihtiyacım vardı. Geçen zaman içinde iyi bir okur olduğumu düşünüyorum. Bu yüzden kendi yazdıklarım için de müşkülpesenttim. Henüz tavsiye verebilecek bir yazar sınıfına koymak istemem kendimi ama iyi bir okur olarak yazmak isteyenlerin kendilerine ve edebiyata inanmalarını isterim. Çünkü hayatta edebiyatın gücü kadar inancımızı hak eden çok az şey var.

Ümit YABAN: Günlük yazma rutininiz var mıydı?  Malum yaşam büyük bir koşuşturma bu koşturma arasında yazmaya günlük ne kadar zaman ayırabiliyordunuz?

Özlem DİKEÇLİGİL: Günlük yazma performansı diye tabir ettiğim şeyden uzak durmaya çalışırım. Genellikle akşam saatlerinde her işimi bitirmiş, olarak yazı masama oturmak isterim. Herhangi bir şeyle bölünmeyi sevmem. Dışarıda çalışmayı seven yazarlardan değilim. Başka yerlere bilgisayarımı, defterimi götürsem de çalışmak için bir alan açamam. Evde kendi masamda yazabilirim ancak. Çalışırken sokağın seslerini severim. Ama müzik mutlaka kapalı olmalı aksi halde kendi ritmini yakalamakta zorlanırım.

Ümit YABAN: Türk ve Dünya Edebiyatından takip ettiğiniz isimler, hayranlık duyduğunuz yazarlar kimler?

Özlem DİKEÇLİGİL: Başucu kitaplarım zaman içinde değişmekle birlikte bazı yazarların kurduğu dünyadan onu anlatma biçimlerinden daha çok etkilendiğimi düşünüyorum. Michel Tournier, Par Lagerkvist, Ralf Rothmann, Joyce Carol Oates, Alice Munro bunlardan bazıları. Ancak okuma tutkumu besleyip yeşerten ilk kitapların hemen hepsi Rus edebiyatından olmuştur. Çok uzun bir dönem sadece onları okudum. Halen daha Rus edebiyatındaki o büyük damarın varisi olan çağdaş yazarları okumaktan büyük zevk alırım. Mesela Vladimir Makanin, Lyudmila Petruşevskaya, Tatyana Tolstaya, Mihail Şişkin, bunlardan bazıları. Özellikle Makanin’in Underground’da yarattığı Petroviç karakterinin çağdaş edebiyattaki en güçlü en kanlı canlı karakterlerden biri olduğunu düşünüyorum.  Ancak bir okur olarak adını andığım yazarlardan çok daha fazlasının üzerimde hakkı vardır.

Ümit YABAN: Kitabınızdan size dair bana geçen en kuvvetli duygu bir kadın olarak ne kadar merhametli olduğunuz oldu. İlk öykünüz ise en sevdiğim. Beklemekten sıkılmayan biri de olsam hele bu sıra, Volkana duyduğum öfke çok büyük. Sizin kendinize en yakın hissettiğiniz öykü ya da karakter hangisi?

Özlem DİKEÇLİGİL: Teşekkür ederim. Küçük Bir Tören pek çok okur tarafından çok sevildi. Ben kahramanlarımı tüm zaafları ve dibe batışlarıyla seviyorum. Bu yüzden hepsine mesafem aynı. Ama hikayesine yeniden ve farklı bir gözle bakılmasını istediğim karakterim Banyo Günü adlı öykümdeki M.

Özlem DİKEÇLİGİL

Ümit YABAN: Yazmak sizce terapötik bir yolculuk mu? Kadın olarak içimize işledi öyküleriniz. Siz nasıl başlayıp, kim olarak çıktınız bu yolculuktan?

Özlem DİKEÇLİGİL: Ben yazarak içini döken, kendi yaşadıklarından beslenen yazarlardan değilim. Bazı izler varsa da bunlar kendimin bile tanıyamayacağı kadar örtük ve siliktir. Ama öte yandan kahramanlarımın hepsi benim bir parçam. Onları duyar ve seslerini yazmaya çalışırım. Kendime inandığım kadar onlara da inanırım. Bu bakımdan belki terapötik bir yanı olmuştur.

Ümit YABAN: Yeni dosya hazırlığınız var mı? Var ise kadın üzerinden mi paylaşacaksınız yine bizimle kendinizi? İlk kitap tecrübesini yaşamış biri olarak, ikinci dosya hazırlığında mutlaka buna dikkat edeceğim dediğiniz başlıklar neler?

Özlem DİKEÇLİGİL: İlgilendiğim, yazmak istediğim konular sanırım ilkine benzer olacaktır ancak henüz dosya olabilecek kadar ete kemiğe bürünmediler. Biraz daha birikmeleri gerekiyor.

Ümit YABAN: Sorularımla okuyanların hem sizi daha iyi tanıması hem de kendi kafalarındaki soru işaretlerine bu yoldan geçmiş birinden cevap bulmalarını diledim. İlk kitabınızın ömrü kelebeğin ömrünün katbekat üstünde olsun. İkinci kitabınızı heves ile bekliyorum. Gönlünüze, kaleminize layık ömrünüz olsun. Teşekkürler.

“İlk Ümit” Röportaj Serisinin Diğer Bölümleri İçin

Lütfen Tıklayınız…

03.12.2023 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version