Site icon Novelius Edebiyat

İnceleme: Ennerhia Anlatıları A ‘Qutum Soyu

21.07.2022 © Novelius Edebiyat

Yazan: Mehmet BAHÇECİ

Bora Zaim‘in 2020 Yılında Giz Kitap etiketiyle raflardaki yerini alan “Ennerhia Anlatıları A ‘Qutum Soyu” isimli fantastik eserini Novelius Edebiyat okurları için mercek altına alıyoruz.

Eserden, isminin uzunluğu sebebiyle, kısaca, “Ennerhia” olarak bahsedeceğiz.

Bu güzide eser, 13,5’a 21 ebadıyla, karton kapaklı, o çok bildiğimiz, hafif uzunlamasına kitap formuyla geliyor. Eserin kapak çalışmasında, içerikle son derece uyumlu, albenisi bir hayli yüksek, oldukça net ve berrak bir görsel çalışmasına imza atıldığı çok açık.

Ennerhia vesilesiyle tanıştığımız Giz Kitap’ın ürün gamına şöyle bir göz attığımız vakit, ağırlıklı olarak Türk yazarlardan fantastik romanlara yer verildiğini görmekteyiz. Fantastik edebiyatla arası iyi olan okurlara bu müjdeli haberi duyurmış olalım.

Hemen her kitapta görmeye alıştığımız, belli bir sayıda kalması kaydıyla önemsemeyip nazar boncuğu saydığımız baskı hataları, maalesef ama maalesef, eksik ya da yanlış yazılmış kelimeler düzeyinde, normalin biraz üstünde, bu eserde gözümüze çarptı. 

Ennerhia Anlatıları, okuyanların çok seveceğini tahmin ettiğimiz, keza bizim de çarçabuk kanımızın ısındığı, birçok sıcak ve sempatik karaktere ev sahipliği yapmakta.

Siz hiç büyüyle ısıtılmış bir küvette yıkandınız mı? Siz hiç belli başlı kelimeleri fısıldamak suretiyle bir taşı, bir kitabı ya da herhangi bir nesneyi hareket ettirdiniz mi? Hayır mı?.. Peki öyleyse, şimdiki soracağımızı kesin deneyimlemişsinizdir, mesela bir piknikteyken, size hiç orman cadıları göründü mü? Böyle gündüz gözüyle, birdenbire? Bu da mı olmadı?.. Üzülmeyin, tüm bunları yaşamış birileri var ve onların macerası öyle gerçekçi ki… 

“Fantastik edebiyatta, neredeyse standart bir uygulama halini alan harita görseline bu eserde de yer verilmiş.”

Evet, tüm bu acayiplikler ve çok daha fazlası, Ennerhia evreninde, günlük hayatın olağan akışında sıklıkla yaşanan sıradan hadiseler. Eserin yazarı Bora Zaim, tüm bu fizik ötesi olguları öyle güzel, öyle tutkuyla işlemiş ki, yarattığı evrende gezinirken, hem yazarın hayal gücüne hem de büyü konusundaki derinlemesine bakışına hayran oluyorsunuz. Sinema filmlerini aratmayan heyecan temposu da cabası. Fakat “tempo” demişken, bu konuya ait önemli bir eleştirimizi, yazımızın devamında değinmek üzere saklı tuttuğumuz bilinsin. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetinelim, eğer birazdan açıklayacağımız o  durum da olmasaydı, kitap hakkında, çok rahatlıkla, fantastik edebiyatın en iyi örneklerinden olmaya aday yakıştırmasında bulunabilirdik. Fakat olsun. Bozmayalım moralleri. Bu haliyle de gayet güzel. 

Fantastik eserleri, kendi içinde “bir evreni olan ve olmayan” şeklinde iki temel gruba ayırırsak, Ennerhia’yı ikinci grupta zikretmemiz uygun düşecektir, zira incelememize konu eserimiz, gerçekçi bir anlatıma sahip olup, yer yer fantastik ögelerle zenginleştirilmiş bir eser değil. Bilakis, ta ilk sayfasından son sayfasına kadar, birbirinden tuhaf karakterlerinden tutun da olay ve mekânlarına varıncaya değin tümüyle kurgu bir evrende geçen, bu yönüyle de fantastik nitelemesinin hakkını sonuna kadar veren bir eser.  

İlk başta açık ve duru anlatımıyla, üstelik “büyü” gibi hem merak uyandırıcı hem de görece zor bir konuyu ele alışıyla dikkatlerimizi üzerinde toplayan Ennerhia, sayfalar ilerledikçe, bu sefer de olay örgüsünün katmanlılığıyla ilgimizi cezbetmeye başladı. Bizler gibi kitap oburlarının gözüyle değerlendirirsek, bu elbette eşsiz bir deneyimdi. Düşünsenize, kitabınızın neredeyse yarısına gelmişsiniz ve sayfaları çevirdikçe, daha büyük, daha büyük bir zevk ve iştahla okumaya devam ediyorsunuz. Ne muazzam başarı. Bu kritik eşiği üstün bir performanla aşan Ennerhia, nazarımız mı değdi, kem gözlere mi geldi, yoksa kanıksadığımız için büyüsünü mü yitirdi bilinmez, yarıdan sonra, sıradanlaşmaya, aynı esprileri patlatıp duran komedyen durumuna düşmeye başladı.

Ne demek istediğimizi biraz açalım. Kaşınan yerinize uyguladığınız ilk birkaç dokunuş büyük haz verir. Sonrakiler de bu keyif gitgide azalır, azalır ve öyle bir noktaya gelinir ki, artık kaşıyıp durmak bırakın keyif vermeyi, çoktan işkenceye dönüşmüştür bile. Olay yaratmak, bir gizemden öbürüne yelken açmak iyi güzel de, dozu iyi ayarlandığı sürece kıymet-i harbiyesi var. Roman karakterleri oradan oraya savrulurken, aslında peşlerine okurlar da takılmışlardır. Roman karakterleri gibi düşsel varkıkların savrulması neyse de, kanlı canlı okurların savrulması pek de hoş olmaz. Eğer olay ve gizem yoğunluğuyla okuru sürüklemek, başını döndümek marifet olsaydı, emin olun Tolstoy gibi yazın dünyasının dev kalemleri bu işe çok daha önceden tevessül etmiş olurlardı. Oysa onların eserlerini incelediğimiz de, asla ve asla böyle bir anlatımın içine girmediklerini görüyoruz. Belki yazarlar da, arabasının hız ibresine çocuklarının fotoğrafını koyarak süratten sakınan adamın taktiğine başvurmalı ve sık sık: biraz yavaş, tüm sırları bir kitapta açıklayamazsın, demeliler. Her ne kadar edebi bir metnin, “okurlarım ne düşünür acaba” kaygısı güdülerek yazılmaması gerektiğine inansak da, ara ara okur nabzı da tutulmalı ve bu sayede otokontrol sağlanmalı.

İşte bu matruşka oyuncaklarını andırır durum da olmasaydı, yani yaklaşık 250 sayfalık kitapta, son cümleye ulaşana değin, (rakamı abartıyoruz elbette) 250 matruşka bebeği kaldırmak durumunda kalmasaydık, ne de güzel olurdu.

Kitapla ilgili sosyal medyaya yansıyan yorumlarda da, benzer eleştirilerin dillendirildiğini görmekteyiz. Bizim “olay çeşitliliği, tempo ve katmanlılık” gibi ifadelerle açıklamaya çalıştığımız durumu, “kitap çok hızlı ilerliyor” şeklinde özetlemişlerdi. Evet, biz de farklı bir şey demiyor, farklı cümlelerle aynı şeyin altını çiziyoruz. Bilhassa kitabın ikinci yarısı fevkalade bir hızla ilerliyor.

Belki de, olay çeşitliliği yarı yarıya azaltılmalı, kitapta yer almasına karar verilen metin, daha etraflıca ve derinlemesine irdelenmeliydi. Elbette bunlar olmazsa olmaz kurallar değil, sadece ve sadece naçizane düşüncelerimizdir.

21.07.2022 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version