erdinç gültekin

Erdinç Gültekin Röportajı

23.05.2023 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

novelius edebiyat Erdinç Gültekin, yıllar içerisinde kendi anlatım biçimini oturtan yazarlarımızdan. Daha çok öyküleriyle tanıyoruz onu ama siyasetten, beyazperdeye, şiirden, düşünce kitaplarına uzanan oldukça geniş bir ilgi alanına sahip olduğunu da biliyoruz.  Bu röportajımızda hem merak ettiğimiz hususları kendisine soracağız hem de sevdiğimiz bir kalem emekçisinin çalışmalarını edebiyatseverlere tanıtmanın gayreti içinde olacağız.

O hâlde ilk sorumuzla başlayalım…

Erdinç Gültekin | Mehmet Bahçeci Röportajı

Mehmet Bahçeci: Erdinç Gültekin kimdir? Edebiyatla kurduğunuz ilişkiye değinerek kendinizden bahseder misiniz?

Erdinç Gültekin:  Tembel bir öykücüyüm. Jack London kadar çalışkan olmak isterdim. Ama bütün suç bende değil. Yine de bu yaşıma kadar 300’e yakın kısa öykü yazdım. Yaşam bu kadarına izin verdi.

Mehmet Bahçeci: Ben, Erdinç Gültekin öykücülüğü diye bir tarzın oluştuğuna inanıyorum. Kısa ama etkili. Çoğu kez muzip… Küçürek öykü dışındaki türlere, örneğin novella ve romana yöneliminiz olacak mı?

Erdinç Gültekin: Tarz, yazan kişinin yapısına göz kırpan bir durum. Zamanla, emekle, yazarın kendisini tanımasıyla oluşuyor. Bunun sonucu okuyucu mutlu olursa biz de mutlu oluruz. Novella olabilir ama roman yazabileceğimi sanmıyorum.

Mehmet Bahçeci:  İzmir’i soralım size. Güzel şehrinizi siz bize anlatın. Burada nasıl vakit geçirirsiniz? Yazar Erdinç Gültekin için ne anlam ifade eder İzmir?

Erdinç Gültekin: İzmir; beton, cam ve metal yığını artık. Toprak yok. Toprak kokusu yok. Taşlaşan bir dünya İzmir. İstanbul’un iki beden küçüğü diyelim. Mezarda emekli olmazsak; kaçmak, uzaklaşmak, kafamı dinlemek gibi büyük hayallerim var. Foça’yı çok severim.

erdinç gültekin

Mehmet Bahçeci: Çehov hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Çoklarına göre öykü türünün babası olarak kabul edilir. Siz de aynı fikirde misiniz? Yazın dünyasından başka kimleri önerirsiniz?

Erdinç Gültekin: Çehov’u aileden biri gibi görürüm. Gorki de onu çok severdi. Sanırım ben de en az Gorki kadar seviyorum. Ayrıca gençlerin, Köy Enstitülü yazarları mutlaka  okumasını isterim. Osman Şahin, Hasan Kıyafet, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran hepsi birer hazinedir.

Mehmet Bahçeci: “Gökyüzünün Hemen Altında” adlı öykü kitabınızın arka kapak yazısında şöyle bir tespit var:

“İstese şimdiye onlarca fabrikası olurdu genç yazarımızın ama o fabrika bacası gördüğünde dahi içi sıkıldığından ve bir dünya vergi kaçırıp vergi rekortmenleri arasına girmeye tenezzül etmediğinden ve bir parça da fabrika ayarları bozuk olduğundan öykücü olmaya karar vermiştir.”

Kimler ya da hangi konular fabrika ayarlanızı bozdu?

Erdinç Gültekin: Halkın fabrika ayarlarını bozanları görünce, bu talan ve yağmanın çanak yalayıcılarını görünce ve buna bir de gönüllü köleler eklenince sizin de elbet ayarlarınız bir parça zarar görüyor. Bu da zaten olması gerekendir.

Mehmet Bahçeci: Bir edebiyat emekçisi olarak çağımız yazarlarına ve ülkemiz edebiyat ortamına ilişkin düşünceleriniz nelerdir?

Erdinç Gültekin: Liberal, tarikat bağları olan, arkasına holdingleri almış, AB’nin ya da ABD’nin sözcüsü gibi konuşan yazarları okumam. Zaten bu yazarların da bizlere ihtiyacı yok. Onlar bizi küçümser, biz onları küçümseriz. Üzüldüğüm nokta kibre batmış olmaları ve halka patronlarının gözüyle bakmaları.

Mehmet Bahçeci:

ressam olsaydım eğer

ne gözlük

ne pipo

ne top sakal

tövbe şarap da içmezdim

inadına rakı

kavun

beyaz peynir…

Yâr Yanığı isimli şiir kitabınızdaki Özgün Ressam adlı şiirinizde böyle söylüyorsunuz. Fakat bir ressam değil edebiyatçısınız. Yaşamınızda da şiirinizdeki gibi bir alaturkalık durumu söz konusu mu? Nasıl bir ortamda yazarsınız?

Erdinç Gültekin: Şiir yazmıyorum artık. O gücü bulamıyorum kendimde. Ben öykücüyüm.  Bir çalışma masam ya da çalışma odam yok, olmadı. Ama dediğim gibi 300’e yakın kısa öykü yazdım. 7 öykü kitabım yayımlandı. Kenarda daha birçok öyküm var.

Mehmet Bahçeci: Mutlaka tüm kitaplarınızın yeri ayrıdır ama birini seçin desem, hangisi olurdu?

Erdinç Gültekin:  Geberik’i sanki biraz daha seviyorum. Belki de kendimle bir hesaplaşmaya girdiğim için. Ama arzum öykülerimin toplu basımının yapılması ve başka dillere çevrilmesidir.

erdinç gültekin

Mehmet Bahçeci: Bir yazar olarak sizin için umut ne anlam ifade ediyor?

Erdinç Gültekin: Umutsuzluk yıkıcı bir hastalık. Daha ana rahmine düşmemişleri düşününce insan ürperiyor. Onlara binbir çeşit kötü yol hazırlıyor birileri. Ve o birileri on bin yıldır insanı köleleştirmeye çalışıyor. Umut bu zalimlerle mücadele etmek için gerek, en çok bunun için gerek.

Mehmet Bahçeci: Yaşadıklarınızdan, okuduklarınızdan ve düşündüklerinizden yola çıkarak tek bir öğüt vermeniz gerekseydi bize, bu ne olurdu?

Erdinç Gültekin: Geç kalmayın.

Mehmet Bahçeci: Son olarak yolun başındaki yazarlara neler önermek istersiniz? Samimi yanıtlarınız için teşekkür ederiz.

Erdinç Gültekin: Doğru yazarları, eserleri bulmaya çalışsınlar. Reklamların ve magazinin esiri olmasınlar. Sahafları gezsinler. Vitrinlerden mümkün olduğunca uzak dursunlar.  Ayrıca söyleşi için ben de teşekkür ederim.

23.05.2023 © Novelius Edebiyat

Erdinç Gültekin Röportajı” üzerine bir yorum

  1. Erdinç Gültekin’in geleceğe kalacak sayılı yazarlardan biri olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Bu söyleşi de ileride onun edebiyatını inceleyecek akademisyenlere ışık tutacak zenginlikte olmuş. ‘Novelius Edebiyat’a teşekkürler…

Bir Cevap Yazın