Site icon Novelius Edebiyat

2024 Edebiyat Soruşturması –  Bölüm 17 – Elif Nihal Altan

16.12.2024 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

17. Bölüm: Elif Nihal Altan

Editörün Notu: 2024 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2024 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 1:

2024 yılı Kavin isimli son romanımın da yayınlanma tarihidir. Yılın başlarında yeni bir bebeğin doğum sancılarını çekerken çok okuma yapabildiğimi söyleyemem açıkçası. Eylül ayından bu yana yeniden okuma sürecine kaldığım yerden devam ediyorum. Bu süreçte hem yerli hem yabancı pek çok eser okudum fakat hiçbiri yeni çıkan kitaplardan değildi. Son dönemlerde aldığı ödüller ile adından sıkça söz edilen “Vejetaryen” isimli kitaptan çok etkilendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Çokça duyguyu, şiddeti, cinselliği barındıran konusu ile gerçekten de tariflendiği gibi rahatsız edici bir yolculuğun romanıydı. Yine son dönemlerde okuduğum ve okurken yazım tekniği açısından çok etkilendiğim, kendimi bir oyunun içerisinde bulduğum kitap Raymond Carver’in kaleme aldığı “Katedral” isimli öykü kitabıydı.

Soru 2:

2024 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize 2024 yılı panoramanızı çizer misiniz?

Cevap 2:

Az evvel de değindiğim gibi Kavin’in ortaya çıkış sürecine denk gelen 2024 yılının ocak ayından nisan ayına kadar geçen süreçte gerek okuma gerekse yazma anlamında etkili çalışmalar yapamadım. Neyse ki 2024 yılı Eylül ayından itibaren eski performansıma kavuştuğum için keyifliyim. Bunda aralarına dahil olduğum bir okuma kulübünün etkisinin çok olduğunu eklemek istiyorum. Küçük yaşlardan bu yana ödev sorumluluğu yüksek olan bir kuşağız. Yoğun çalışma temposunun karşısında rehavete kapılmamanın en etkili yolu bir şeylere biraz da mecbur olmak. Bu ay bu kitap okunacak deniliyor ve mecburen o kitabı okuyorsunuz. İlginizi çekmese bile yapılan değerlendirme toplantılarında farklı bakış açılarına tanık olarak kaçırdığınız manzaraları seyretme fırsatı buluyorsunuz ki bu da yadsınamayacak bir şans. İlaveten bu süreçte ders saati az olsa da isminden çokça söz edilen bir yazarlık atölyesine katıldım. Farklı manzaralar haricinde farklı tekniklerin de biz yazarları beslediği kimsenin itiraz edemeyeceği bir gerçek. Üzerime eklendikçe çoğalıyorum ve bu 2024 yılımın panoramasını zenginleştiriyor.
Yeni projelere sıra gelecek olursa, şanslıyım ki yıl bitmeden yeni romanımla alakalı, zihnimde beliren çerçeve için renk toplamaya başladım.

Soru 3:

Türk Edebiyatı mı, Türkçe Edebiyat mı? Türkiyeli Edebiyatı mı?.. 2024’te de ısıtılıp önümüze konulan bu kavram kargaşası hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Nedir doğrusu?

Cevap 3:

Bu sorunun doğrusu kişiden kişiye değişiklik gösterecektir şüphesiz. Bu da birden fazla doğru ile karşı karşıya getirecektir bizi. Kendi doğruma gelince, hiçbir zaman ırkçı bir söylem içinde olmak istememişimdir. “Türk Edebiyatı” dilimizin alışageldiği bir söylemdir fakat edebiyat “Türkçe Edebiyat” yapabilen herkese açık bir kulvar değil midir? Farklı coğrafyalarda da azınlıklar tarafından çokça edebi eserler üretilmektedir, yok sayamayız. Türkçe konuşabilmek kendini ifade etmek için yeterli diye düşünüyorum. “Şu” veya “Bu” gibi söylemlerle kısır bir döngü içine yerleştirilemeyecek kadar bereketlidir edebiyatın toprağı. Toprak ana gibi cömerttir. Ekilen her tohum yeşerir, büyür. Önemli olan ürüne ulaşmaktır, bunu sınırlandırmanın gereksiz zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. “Türkiyeli Edebiyat” söylemini ise çok eksik bir tanımlama olarak görüyorum. Yurt dışında yaşayan Türkleri mi dışlamak niyetindeyiz? Biz kimin yazıklarını edebiyatın toprağına kabul ediyorsak Türk edebiyatı odur.

Elif Nihal Altan

Soru 4:

Son on yılda yayımlanan verilere baktığımızda, kitap okumak, ihtiyaçlar hiyerarşimizin 235. sırasında kendine yer bulabilmiş. Ülkemizde kitap okumaya ayrılan vaktin günlük ortalama 5 dakika ile sınırlı olduğunu da düşünürsek, çıkan sonuca hiç de şaşırmamalı.

Gelelim sorularımıza…

Kitaba ve okumaya olan talebin bu denli kısır, entelektüel beğenilerin de bu denli diplerde olduğu bir ülkede “yazma” motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?

Yayımlanmayacağını, kimsenin okumayacağını bilseniz de yine de yazar mıydınız?

Cevap 4:

Kaşınan yeri kaşımak gibi bir dürtü benim için yazmak. Bunu kimse için yapmam. Tamamen kendimi rahatlatmak adına harekete geçerim. Yazma isteği geldiğinde iç gıdıklanma başlıyor sebepsiz hatta bazen zamansız. Sorgulamaya kapalı bu dürtü. Geldiğinde yazmazsam huzursuzluk verecek kadar rahatsız etmeye başlıyor.
Bir yazar olarak kaç kişiye ulaştığını, kimlerin okuduğunu hatta beğenip beğenmediğini merak ediyorum şüphesiz ama bu sadece merak. Beni yazmaya sevk eden kaç kişinin okuduğu bilgisi ya da yazdıklarımı beğenmeleri değil. Yine yazardım, yine yazacağım.

Soru 5:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması adına yeni yılda (yayınevi-yazar-okur üçgeninde) neler yapılmalı? Ve 2025 Yılından beklentileriniz nelerdir?

Cevap 5:

Dünya genelinde yayılan hızlı tüketim akımı maalesef ülkemizde de hâkim. Tüm heveslerimiz anlık. Okuyucu da artık eski okuyucu değil, hepimiz bunun farkındayızdır. Kitabevlerine gidip kitap kokusunu içine çeken kaç kişi kaldı? Herkes internet üzerinden sipariş verme ve hizmeti ayağına bekleme noktasında. Bu durumda yayınevinin dağıtım ağının çok güçlü olması gerekiyor, şahsım adına bu konuda şanslı olduğuma vurgu yapmadan geçemeyeceğim. Yeni yazar adayı arkadaşlarımın da tercih yaparken bu konuya özellikle dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir de okuyucu ile yazarın yüz yüze geldiği etkinliklerin çok verimli olduğunu deneyimledim özellikle son kitabımla birlikte. Yayınevi-yazar ortaklığı ile farklı platformlarda gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde kitabın içeriği ile ilgili fikir sahibi olan okuyucunun ilgisi şüphesiz daha olumlu oluyor.

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

16.12.2024 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version