Site icon Novelius Edebiyat

2024 Edebiyat Soruşturması –  Bölüm 13 – Ahmet Furkan Demir

13.12.2024 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

13. Bölüm: Ahmet Furkan Demir

Editörün Notu: 2024 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Konuklarımıza az sayıda ve net sorular yöneltmeye gayret ettik. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2024 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 1:

Şüphesiz 2024 yılında pek çok kıymetli eser okurlarla buluştu. Bunların ancak bir kısmını inceleyebildim. Genellikle eski yazar ve eski kitapları okumaktan daha fazla lezzet duyarım ama fırsat buldukça günümüz yazarlarını ve eserlerini de okurum. Bu yıl çıkan kitapların bazılarını da okuma fırsatım oldu. Bunların arasında beğenerek okuduğum kitaplar var lakin 2 kitabı çok beğenerek okudum. Bunları diğerlerinden üstün tutmam gerekir. Bu kitaplardan biri benim de zümre yazarı olduğum Novelius Edebiyat Öykü Seçkisi “İlkyazdan Düşenler” kitabı, diğeri ise pek kıymetli hocam Dilek Altundağ’ın kaleme aldığı “Lo’nun Gereklilik Kipleri” kitabıdır. Öykü türünde olan bu iki kitabı çok beğendim ama tabii ki yazarlarından biri olduğum İçin Novelius Edebiyat Öykü Seçkisi “İlkyazdan Düşenler” kitabı benim için her zaman çok özeldir.  

Soru 2:

2024 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize 2024 yılı panoramanızı çizer misiniz?

Cevap 2:

Gönül ister ki günün tüm vaktini edebiyata ve edebi projelere ayıralım lakin günümüzdeki yoğun hayat temposunda bunu yapmak pek de mümkün değil. Bir mühendis olarak her ne kadar yoğun bir tempom olsa da bu yıl gün içerisinde okumaya ve yazmaya muhakkak zaman ayırdım. Yazmak, elbette okumaya göre daha geniş bir zaman ve daha geniş bir sabır istemektedir. İş yoğunluğu bazen yazı işlerini sekteye uğratsa da mümkün mertebe yazılarımı yazmaya devam ettim. Bununla birlikte işten geriye kalan zamanlarda çevreme, sosyal aktivitelerime ve de kendime zaman ayırabildim.

Soru 3:

Türk Edebiyatı mı, Türkçe Edebiyat mı? Türkiyeli Edebiyatı mı?.. 2024’te de ısıtılıp önümüze konulan bu kavram kargaşası hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Nedir doğrusu?

Cevap 3:

Aslına bakacak olursak bir şeyin ismi ne olursa olsun önemli olan onun muhtevasıdır. Mühim olan kavramın adını tartışmak değil de içeriğine bir katkıda bulunmaktır. Bu bilinç ile olaya yaklaşarak elbette bu konu hakkında fikir alış-verişi yapılabilir. Benim bu husustaki fikrime gelecek olursak, edebiyatımız çok zengin bir muhtevaya sahiptir. İçerisinde farklı ırktan yazarları, farklı dilden kelimeleri, farklı bölgelerden kültürleri barındırmaktadır. Türk Edebiyatı kavramı geçmişten bugüne kullandığımız bir kavramdır ve aslında bahsettiğim bütünlüğü yansıtmaktadır. Yani her ırktan yazar, her dilden kelam ve de her bölgeden kültür kendini bu edebiyata şamil kılmıştır. Her dilden kelimeyi her ırktan yazarı ve her bölgeden kültürü geçmişten bugüne bizlere taşımış ve bir kalıp haline gelmiştir. Bence de bu hususta “Türk Edebiyatı” kavramını kullanmak daha doğru olacaktır.

Ahmet Furkan Demir

Soru 4:

Son on yılda yayımlanan verilere baktığımızda, kitap okumak, ihtiyaçlar hiyerarşimizin 235. sırasında kendine yer bulabilmiş. Ülkemizde kitap okumaya ayrılan vaktin günlük ortalama 5 dakika ile sınırlı olduğunu da düşünürsek, çıkan sonuca hiç de şaşırmamalı.

Gelelim sorularımıza…

Kitaba ve okumaya olan talebin bu denli kısır, entelektüel beğenilerin de bu denli diplerde olduğu bir ülkede “yazma” motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?

Yayımlanmayacağını, kimsenin okumayacağını bilseniz de yine de yazar mıydınız?

Cevap 4:

Ülkemizde kitap okuma oranlarının bu denli düşük olması gerçekten çok üzücü. Bu duruma yazarlar olarak daha da üzülüyoruz. Ama bu durum yazma motivasyonumu asla olumsuz etkilemedi. Aksine daha da motive etti diyebilirim. Yazdığım eserler sayesinde bir insan dahi okuma alışkanlığı kazanırsa bu benim için yeterli olacaktır. Aslında bu soru aklıma geçmişte var olan, “Sanat toplum için midir yoksa sanat sanat için midir?”  Tartışmasını getirdi. Aslında ben yazılarımı bu iki görüşten de faydalanarak yazıyorum. Elbette yazdığım şeylerin insanlara fayda sağlamasını isterim ama şunu da biliyorum ki yazdığım her satır Edebiyat tarihine kaydolmaktadır. Yazdığım eser yayımlanmasa bile yine kendim için yazmaya devam ederim. Çünkü bir yazar için anlattığı her olay bir dünya, bahsi geçen her reel ya da hayali karakter bir arkadaştır. Bunun için hiç yayımlanmayacağını bilsem dahi, hiç kimsenin okumayacağını bilsem dahi yine de yazmaya devam ederim.

Soru 5:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması adına yeni yılda (yayınevi-yazar-okur üçgeninde) neler yapılmalı? Ve 2025 Yılından beklentileriniz nelerdir?

Cevap 5:

Daha nitelikli bir edebiyat ortamının oluşması için yeni yılda yayınevlerinin daha aktif olarak rol alması gerektiğini düşünüyorum. Nitelikli olan eserlerin daha fazla yayımlanıp tanıtımlarının daha fazla olması gerekmektedir. Belki bu şekilde kitap okuma alışkanlığı olmayan insanları bir nebze de olsa kitap okumaya teşvik edebiliriz. En kötü ihtimalle kulak aşinalığı sağlanmış olur. Bu üçgen içinde yazarlar da daha nitelikli ve daha fazla eser üretmelidir. Gerek matbu olsun gerek dijital olsun, gerek kitap olsun gerek yazı olsun …

Yazılan eserler her ne olursa olsun her zaman nitelik ve sayı bakımından zengin olmalı

Yayınevi ve yazarlar arasında sağlıklı ve nitelikli bir koordinasyon olursa bu durumdaki gelişmenin okurlara da yansıyacağı kanaatindeyim.

2025 yılının da edebiyatımız adına hayırlara vesile olmasını diliyorum. Okuru ve eseri bol olan bir yıl olması bu husustaki en büyük temennimdir.

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

13.12.2024 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version