12.12.2023 © Novelius Edebiyat
Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ
6. Bölüm: Recep Kayalı
Soru 1:
2023 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize Recep Kayalı’nın2023 yılı panoramasını çizer misiniz?
Cevap 1:
Merhabalar burada sizlerle olmak çok güzel. 2023 yılı benim için verimli olduğu kadar zor ve yorucu bir yıl oldu. Dört yıl süren kölelik sürecinden sonra kendi yayınevimi kurdum. Evreka Çocuk Yayınları artık okuruna emanet. 2023 yılının son ayları içerisinde ilk çocuk kitabım olan Rüyalar Tiyatrosuna İki Bilet yayımlandı. Benim için yepyeni bir alan ve çok heyecanlıyım. Bu kitap ayrıca Evreka Çocuk Yayınları’nın da ilk kitabı olma niteliği taşıyor. Yine sene içerisinde daha sonra yayımlayacağımız Madalyadaki Ayak İzleri ve Bir Acayip Tarih Turu isimli çocuk kitaplarımı yazdım. Bu kitapların bazıları bir önceki sene başlayıp kenara koyduğum dosyalardı. 2023 senesi içinde onları da bitirmiş olduk.
2023 yılı içerisinde Bilinen Tüm Zamanlar’ın ikinci baskısının haberini aldım. Tüm okur dostlarıma teşekkür ederim. Tanıtımımız kişisel gayretimizin sınırları içerisinde kalmış olsa da bizi yine yalnız bırakmadılar. Sene içerisinde Bilinen Tüm Zamanlar Sabahattin Kudret Aksal Öykü Armağanı’nda dikkate değer kitaplar arasında gösterildi. Bu da hoş bir hatıra oldu benim için. Bilinen Tüm Zamanlar hakkındaki geri dönüşlerden de çok mutlu olduğumu dile getirmeliyim.
2023 yılının benim için en büyük hediyesi ise Güze Yakışan Ölümler adını verdiğim novellam oldu. İki mevsim boyunca durmaksızın üzerinde çalıştım. İlk novellam. Sanırım yazınsal anlamdaki en büyük mesaimi Güze Yakışan Ölümler’e harcadım. İçime sindi. Özellikle görüşünü aldığım çok kıymet verdiğim bir iki usta kalem oldu. Onlardan aldığım dönüşler de benim için çok kıymetliydi. Yazarlık yolculuğumda yeni bir durak olarak nitelendiriyorum Güze Yakışan Ölümler’i. Bu sebeple çok heyecanlıyım. Hayatımın en güzel şeylerinden birisi oldu. Bir novellanın daha çalışmalarına en azından zihinsel alt yapısını oluşturmaya başladım.
Soru 2:
2023 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?
Cevap 2:
Çok yoğun çalışıyorum. Yayınevi kurma süreçleri sebebiyle belirli kitapları belirli bir zaman dilimi içinde okuyup yayına hazırlamam gerekti. Gemicilerin en az denize giren adamlar olması gibi editörler, yayın yönetmenleri de çok az istedikleri kitapları okuyabiliyor. Ancak tüm bu sıkıntılara rağmen hoş kitaplar okudum. Sedat Anar’ın Paganini Dinleyen İnekler çok hoş bir ilk öykü kitabıydı. Burcu Ünlü’nün Ben Yokmuşum Gibi isimli eseri onun yolculuğunun sağlam adımlarla ilerleyeceğine dair tatlı bir işaret olmuş. Turhan Yıldırım’ın Modern Soslu Postmodern Makarna isimli kitabı içinde pek çok farklı öykü tekniğini, yazma biçimini barındıran pek fazla örneği olmayan bir kitap. Turhan Yıldırım’ın kafasının çalışma biçimini, öyküye yaklaşımını seviyorum. Ben özellikle kısa öykülerin olduğu bölümü diğer bölümlerden daha çok sevsem de kaleminin farklılığı göz ardı edilmemeli. Uğur Deveci Buzdan Top, Sema Bayar’dan Vakitsiz Ölüler Yurdu sevdiğim kitaplar oldu. Zeynep Delav’ın kitabını heyecanla bekliyorum. Bunların dışında bu sene bazı yazarlara çok eğildim. Jean Louis Fournier’in Kuzeyli Annem, Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam, Dul, Tek Yalnız Ben Değilim kitaplarını okudum. Otopsim’e de başladım ama yetti bu kadar dedim. Yıl bitmeden Erlend Loe abimizin Mal Sayımı ve Fuat Sevimay’ın Aziz ile Nikola’sını da okumayı düşünüyorum.
Soru 3:
2023 Yılı edebiyat tartışmaları yönünden de hararetli bir yıl oldu. Tartışmalarda şu üç başlığın öne çıktığını görmekteyiz; birincisi, kitaplara yönelik sansür uygulamasıydı, bir diğer tartışma çeviri eserlerde yapay zekâdan yararlanılmasıydı. Ve üçüncüsü de aslında hep var olan ve dönem dönem alevlenen intihal konusunda yapılan tartışmalardı…
Bu üç başlıktan dilediğiniz biri hakkındaki değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?
Cevap 3:
Sansür konusuna değineyim. Öncelikle sansür sadece edebiyatta yok. Sıradan bir devlet memuru sosyal medya hesabında bir gönderiyi beğenirken ya da düşüncesini dile getirirken frenliyor kendisini. Ya da sokaktaki vatandaş yüzde yüz haklı olduğu bir konuda bile ağzından cümle çıkarken elli defa düşünüyor. Korku toplumuyuz. Topluca bir paranoyanın içindeyiz. Birazcık güç gördüğümüzde siniyoruz. Edebiyatta sansüre bu sebeple şaşırmamak lazım. Hayatta ne varsa edebiyatta bunun olması gerektiğini savunuyorum. Metnime edebi dikkatin dışında, eserin daha iyi olacağına dair inanabileceğim bir öneri haricinde bir müdahale geldiği anda o ortamda olmamayı tercih ettim. Bu bir dergiden ayrılma olarak ya da başka bir şekilde neticelendi. Tepki koyulmalı. Konfor alanımızı değerlerimiz uğruna bir kere terk edersek karşı tarafa tokat atmış oluruz.
Soru 4:
Okumayı hep düşlediğiniz, ama bir türlü elinizin varmadığı, dolayısıyla da sürekli ertelediğiniz o kitaplara gelelim… Bu kitaplardan 2023’te, “Nihayet okudum,” dedikleriniz var mı? Okuma deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?
Cevap 4:
Açıkçası hep Türkçeye bir kitap, yazar kazandırmanın arzusundaydım. Daha önce basılmamış edebi bir eserin editörlüğünü yapmak, keşfetmek, yayımlamak istiyordum. Opera Kitap’tan çıkan Şilili yazar Baldomero Lillo’nun Toprağın Altında kitabının editörlüğünü, Evreka Çocuk Yayınları için Laura E. Richards tarafından kaleme alınan daha önce iki defa filme aktarılmış Kaptan Ocak’ın hem editörlüğünü hem de yayıncılığını üstlendim. Doğrusu keşfetmenin ne güzel bir şey olduğunu yeniden hatırladım. Ayrıca iki senedir kafamın bir köşesinde Sulhi Dölek öyküleri geçiyordu. Ara sıra bazı öyküler okuyup koyuyordum bir yere. Bu sene Vidalar kitabını baştan sonra okudum. Çok eğlenceliydi. Cin gibi bir adam Sulhi Dölek. Atmosfer kurarak gülümsetebilmek önemli bir meziyet. Tabii onun senarist olması da buna bir etken. Bir de özellikle kitapta depremle daha doğrusu deprem yardımlarıyla ilgili bir öykü vardı. Bazı şeylerin hiç değişmediğini görmek kalbimi acıttı açıkçası. Sabahattin Kudret Aksal’ın seçme öykülerinin yer aldığı Saatler kitabıyla da sürekli göz göze geliyorduk. Onu da baştan sona okudum. Adil İzci’nin Sabahattin Kudret Aksal için hazırladığı bir armağan kitabı var. Çok kıymetli bir eser. Öyküleri o kitapla eş zamanlı okudum. Böylelikle eserin otobiyografik yönünün kuvvetini, Aksal öyküsünde hatıraların rolünü görmüş oldum. Hoş bir deneyimdi.
Soru 5:
Deprem, ekonomik kriz ve savaşların gölgesinde yiten “sevimsiz” bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2024 sizce neler getirir, nasıl bir yıl olur? Yeni yıldan neler bekliyorsunuz?
Cevap 5:
2023 yılı hem ülkemiz hem de dünya için rezalet bir seneydi. Deprem felaketinde binlerce vatandaşımızı kaybettik. Hemen dibimizde insanlığın gördüğü en büyük vahşetlerden bir yaşanıyor. İsrail Filistinli bebekleri, aileleri katlediyor. Vahşeti televizyondan izliyoruz. Ekonomik çöküntü, vurdumduymazlık ve toplumsal delilik de cabası. Bunların dışında benim öykü yolculuğumda emeği, iyi niyeti olan sevgili yazar büyüğüm Recep Seyhan’ı da kötü bir hastalık sebebiyle kaybettik. Onun da acısını hissediyorum. 2024’ün 2023’ten daha kötü olması için çok çalışması gerekiyor. Bence uğraşmasın hiç. Kişisel olarak medeni hâlimin değişeceği, sevdiğim kadınla ömrümü birleştireceğim, Evreka Çocuk Yayınları üzerine yoğun mesai yapacağım, yeni Madalyadaki Ayak İzleri ve Güze Yakışan Ölümler’i getirecek bir sene olacak. Yeni yıldan barış, mutluluk, sağlık, aşk bekliyorum.
Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…
12.12.2023 © Novelius Edebiyat


