Site icon Novelius Edebiyat

2023 Edebiyat Soruşturması – 2. Bölüm – Ahmet Karadağ

mehmet bahçeci

05.12.2023 © Novelius Edebiyat

Yayına Hazırlayan: Mehmet BAHÇECİ

2. Bölüm: Ahmet Karadağ

Editörün Notu: 2023 Yılı Edebiyat Soruşturmamızda, edebiyatın yükünü sırtlanmış birbirinden değerli isimleri ağırlıyoruz. Edebiyatseverler için faydalı olması temennisiyle...

Soru 1:

2023 Yılını okuma ve yazma anlamında nasıl geçirdiniz? Kendinize ve projelerinize vakit ayırabildiniz mi? Bize Ahmet Karadağ‘ın 2023 yılı panoramasını çizer misiniz?

Cevap 1:

Bu yıl benim için verimli geçti diyebilirim. Bir yıla yakındır üzerinde çalıştığım bir öykü dosyasını tamamlayarak değerlendirilmek üzere bir yayınevine gönderdim. Bu yıl bitmeden de güzel bir cevap alabilirsem 2023 benim için güzel bir yıl olmuş olacak. Bunun dışında yıl boyu bazı gazete ve dergilerin kitap ekleri, internet siteleri için edebiyat yazıları yazdım.

Okuma anlamında ise diğer yıllardan çok farklı geçmedi benim için. Bir rutinim var çoğu kez bu rutin çerçevesinde okuyorum. Daha çok kurgu, istisnai olarak da kurgu dışı kitapları okuyorum. Genelde haftalık 300-400 sayfa arasında okuyorum.   

Soru 2:

2023 Yılında yerli ve yabancı pek çok eser okurlarla buluştu. Yeni çıkan kitapları takip edebildiniz mi? İçlerinden okuduklarınız ve beğendikleriniz var mı? Düşüncelerinizi kısaca paylaşır mısınız?

Cevap 2:

Bu yıl yayınlanan yerli kitaplardan bir kısmını okuma fırsatı buldum. Daha çok öyküyle uğraştığım için 2023 yılında çıkan yerli öykü kitaplarından epeyce bir kısmını okuyabildim diyebilirm. Bir kısmını da henüz okuma aşamasındayım. Bu yıl okuduğum 2023 yılında basılmış öykü kitaplarında aklıma ilk gelenler; Cabir Özyıldız’ın “Eski Zaman Türküsü”, Merve Yakut’un “Caravaggio Kırmızısı”, Meltem Dağcı’nın “Dünya’nın Öteki Yüzü”, Didem Kazan Sol’un “Kusura Ayna”, Işıl Madak’ın “Anlamsızlık Saati”, Turhan Yıldırım’ın “Modern Soslu Postmodern Makarna”, Nihan Eren’in “Nefeshane”, Esra Kahya’nın “Benim Rüyalarım Hep Çıkar,” Füruzan’ın ”Akim Sevgilim” isimli kitapları olmuştur. Bu sene yayınlanan romanlardan okuduğum ve aklıma gelen yerli romanlar da, Mahir Ünsal Eriş’in “Acaip”, Arzu Yıldız’ın “Pizza Dükkanı”, Deniz Faruk Zeren’in “Ben Bermal”, Murathan Mungan’ın “995 Km” oldu. Bunun dışında da bol bol modern dünya edebiyatından eski ya da yeni yayınlanan roman ve öykü okudum. Fazla şiir okumuyorum, bu sene okuduğum tek şiir kitabı, Fuat Eren’in “Belki Stockholm’de Bir Banka Soymalıyım” isimli kitabı oldu. Bunlar ilk aklıma gelen kitap ve yazarlar, masamda okunmayı bekleyen bu sene yayınlanan diğer kitaplardan bahsetmedim.   

Soru 3:

2023 Yılı edebiyat tartışmaları yönünden de hararetli bir yıl oldu. Tartışmalarda şu üç başlığın öne çıktığını görmekteyiz; birincisi, kitaplara yönelik sansür uygulamasıydı, bir diğer tartışma çeviri eserlerde yapay zekâdan yararlanılmasıydı. Ve üçüncüsü de aslında hep var olan ve dönem dönem alevlenen intihal konusunda yapılan tartışmalardı…

Bu üç başlıktan dilediğiniz biri hakkındaki değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?

Cevap 3:

Bu sene yine sansür gündemdeydi –ne zaman gündemden düştü ki?- Ülkemizde haksızlıklar karşısında en çok bedel ödeyen yazarların başında olduğu için Aslı Erdoğan’la özel bir gönül bağım var. Bu nedenle de benim için en dikkat çekici sansür Aslı Erdoğan’ın yasak olmayan kitabı “Artık Sessizlik Bile Senin Değil” isimli kitabının cezaevlerinde hükümlü ve tutuklulara verilmesinin yasaklanması oldu. Sansür, yasaklı olmayan kitapların verilmesinin engellenmesi, cezaevlerinde artık çokça görülen bir uygulama. Biliyorsunuz bu konunun esprisi de olmuştu. Sanırım Ahmet Altan Silivri Cezaevinde yatmaktayken, başka bir koğuşta kalan bir mahkûm tarafından cezaevi idaresinden Ahmet Altan’ın bir kitabı talep edilmiş. Gardiyan gülerek, “Bu kitap yasak veremiyoruz ama yazarı yan koğuşta yatıyor, istersen yazarını getireyim” diye espri yapmış. Eminim Aslı Erdoğan da Bakırköy Kadın Cezaevinde yatarken kitapları sakıncalı bulunarak verilmiyordu.

Doğrudan edebiyatla ilgili olmasa da bu senenin önemli ve sansasyonel bir sanatta sansür olayı da Antalya Altın Portakal Film Festivalinde oldu ve festivali iptal ettirdi. Kanun Hükmünde Kararname ile işlerinden olan on binlerce insanın dramlarını anlatan “Kanun Hükmü” isimli belgeselin siyasal baskılar üzerine festivalden çıkarılması büyük tepkilere neden oldu. Festival organizasyonunun ve organizasyona ev sahipliği yapan belediye başkanının bu baskıya boyun eğmesine tepki gösteren jüri, yönetmenler, yapımcılar toplu bir şekilde festivalden çekilince bu sene festival 12 Eylül 1980 darbe senesinden sonra ilk kez yapılamadı.

Bunlar suyun görünen yüzündeki sansür olayları. Bir de düşüncelerini ifade ederse başına gelebilecekleri hesaplayarak baştan yazılamayan binlerce kitap, çekilemeyen film, bestelenemeyen şarkıyı üst üste koyarsak bu konudaki devasa yaranın boyutları daha iyi anlaşılmış olur.          

Soru 4:

Okumayı hep düşlediğiniz, ama bir türlü elinizin varmadığı, dolayısıyla da sürekli ertelediğiniz o kitaplara gelelim… Bu kitaplardan 2023’te, “Nihayet okudum,” dedikleriniz var mı? Okuma deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?

Cevap 4:

Elimin varmadığı demeyeyim de okumayı çok isteyip de bir türlü okumaya fırsat bulamadığım kitaplar vardı. Bu sene okuma imkânı bulduğum ve beni çok mutlu eden yazarlar ve kitapları şöyle oldu; Alice Munro’dan “Nefret, Arkadaşlık, Flört, Evlilik”, Coetze’den “Barbarları Beklerken”, Dino Buzzatti’den “Tatar Çölü”, Ahmet Altan’dan “İsyan Günlerinde Aşk”, Doris Lessing’ten “Altın Defter”, Elias Canetti’den “Edebiyatçılar Üzerine”, Georges Perec’ten “Yaşam Kullanma Kılavuzu” kitapları bu senenin kâr haznesine yazabileceğim muhteşem kitaplar oldu. Elimin varmadığı ve başlayıp başlayıp devam edemediğim tek kitap Robert Musil’in “Niteliksiz Adam” romanı. Bir türlü olmuyor. Onun da bir gün vakti gelecektir diye düşünüyorum. 🙂   

Soru 5:

Deprem, ekonomik kriz ve savaşların gölgesinde yiten “sevimsiz” bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2024 sizce neler getirir, nasıl bir yıl olur? Yeni yıldan neler bekliyorsunuz? 

Cevap 5:

Gelecek yılla ilgili şaşırtıcı bir şekilde umutluyum. Kötülüğün, rezilliğin, pespayeliğin, zulmün son sınırlarına ulaşıldığını düşünüyorum. Yıllardır bir türlü sonlanamayan düşüşün, dibi bulunamayan batışın bu sene sona ereceğini, hızla dibe vuruştan, perme perişan oluştan sonra yukarıya doğru bir çıkışın başlayacağını düşünüyorum. “Hiroshima Kuralı” diye adlandırdığım, büyük bir travma, belki bölgesel bir savaş sonrası çokça acılar çekildikten sonra bu ülkede de güzel şeylerin olacağına hiç olmadığı kadar inanıyorum. Çok mu safım bilmiyorum ama artık bunun vaktinin geldiğini de hissediyorum. Bilime, tarihe ve sosyolojiye güveniyorum.

Soruşturma Ana Ekranına Dönmek İçin Lütfen Tıklayınız…

05.12.2023 © Novelius Edebiyat

Exit mobile version